bugün

Kesinlikle asker filmi olmayip tamamen bir psikolojik filmdir.
yönetmeni levent semericidir. başrollerinde mete horozoğlu ve ilker kızmaz vardır. yabancı yapım bir film olsaydı belki türk olamanın getirdiği önyargılardan kurtulup, kült psikolojik gerilim film örnekleri arasına girebilirdi. traş sahnesi, hepsi başkadır bu çocukların ve iştima sahnesi efsanedir.
(bkz: nefes)
Kalekol projesinin ne kadar mühim olduğunu bir kez daha gözler önüne seren başyapıt. Güzel olmuş. Ellerine sağlık emeği geçenlerin.
defalarca kez izlenildiği halde aynı duyguları yaşatan en önemlisi bir insanın hissedebileceği neredeyse tüm duyguları hissettiren bir baş yapıt. http://www.youtube.com/watch?v=IwWiclsFzhE hayko cepkinin şarkısı ve filmden alınan bazı kesitler inanılmaz derecede uyumlu olmuş.

özellikle bazı kimselere izletilmesi gereken bir film...
Bu filmin bir tanımı var mıdır, bilemiyorum. Asker ocağında yaşanabilecek bütün anıları, en güzelinden en felaketine içinde barındırıyor.Teröre ve askerlik kurumuna bütün perspektifleriyle yaklaşıp içine işliyor. Bu filmi izleyipte duyhularına hakim olabilen bir insan var ise onun be ta ağzına sıçayım.

yine izledim, yine ağladım.
Her izlendiğinde ağlanılan uzun süre etkisinde kalınan filmdir. Askerde olan bir yakınınız varsa izlememeniz şiddetle tavsiye edilir .
türk ordusunun affedilemez ayıplarını ele alan, en çarpıcısından film. öylesine kritik yerde karakol komutanını asteğmen yapmak, başıboş bırakıp ölüme terketmek yalnızca bizim ordumuza has bi özelliktir heralde amk. en yakın arkadaslarımdan biri, ömründe silah görmemiş çocuk, gitti hakkari'de sınır karakollarından birinde karakol komutanı oldu, kafayı sıyırdı geldi, kuzenim yine hakkaride komando tim komutanıydı o da atlattı geldi. filmi abartı bulan, o kadar savunmasız karakol mu olan diyen armut aktütün, derecik, taşdelen karakol saldırılarını bi hatırlasın. sadece karakol baskınlarında şehit olan asker sayımız 460.
Biraz önce tv de izlediğim uzun metrajlı harika film.Kurgu,müzik ve en önemlisi çekim açılarıyla vay be ne yönetmenmiş,kesin ödül almıştır dedim ve öğrendim ki altın koza film festivalinde en ıyi yönetmen ödülü levent semerciye gitmiş.
Pkk li picleri kudurtan filmdir. Heleki bir ölür bin doğariz repliğinin olduğu sahne tüylerimi diken diken yapmıştır.
Her izlediğimde sevdiceğimin askere gideceğini düşünüp hüngür hüngür agladıgım filmdir.
türkiye'de çekilmiş en gerçekçi filmlerden biridir. oraları gidip gören bilir. evet.
"Dikkat edin sayın savcım burda zemin kaygan olur." Repliğiyle hafızama kazınmış filmdir.
gelmiş geçmiş en iyi türk dram filmidir.insanı kahreder.geçirmiş olduğum karanlık ve ayazlı hakkari gecelerini anımsatır.sigara üstüne sigara yakmama neden olur.özlersiniz memleketinizi, ailenizi, arkadaşlarınızı varsa sevgilinizi.içiniz yanar dökülürsünüz.depleşin, yenimahalle, valilik çeşmesi, başkale, 32 virajlarda geçirirsiniz saatlerinizi.uykularınız kaçar gecenin bir yarısı sigaranızı uyuyan koğuşun ortasında yakar gidip gelirsiniz.ankasörlü telefonlara kulak verirsiniz bazen sevgi sözcükleri yükselir bazen küfürler uçuşur bazense mesafelere karşı ailevi problemler giderilmeye çalışılır.
Bir "dağ" filmi değildir.
Bu film üzerinden veya aynı kulvarda olan dağ isimli film üzerinden Doğu sorununu tahlil etmek ile yazı tura filmi üzerinden tahlil etmek farklı iki tutumdur.

Kurgu üzerinden gerçeği anlamak her iki durumda da bana çok mümkün gelmiyor.
Şimdi yayınlanan haberlere bakınca filmde mete horozoglunun 45 saniye cümlesini daha iyi anlıyorum. Gecen bir programda yüz küsur sehidimiz var ama 5inin adını say desek kimse sayamaz mealinde bir cümle geçiyordu. işte kim ne derse desin ateş düştüğü yeri yakıyor.
beyaz tv'de yayınlanan mükemmel film. evet.
Beyaz tvde yayınlanan ve sonlarına gelinen filmdir.Izlerken bile duygulandırır her mermi bize gelir gibi olur.Allahım askerlerimize yardımcı olur inşallah başımızda ki bu illetden kurtuluruz.

Duygunun en som safhasına kadar yaşatan filmdir.
vatan hainlerinin direk zapladığı film. Adı üstünde ulan piçler siz izlemeyin.
Anti militarist bir film degildir.
orda yaşananların sadece küçük bir bölümünü anlatan film.
günler süren intikaller yoktur. botların içinde yürümekten parçalanmış ayak derileri yoktur mesela.
haftalar süren operasyonlar yoktur.

insan vardır bu filmde. her kelimesiyle yürekleri burkan.
vatanı için her türlü cefaya göğüs gerek insan vardır.

uyursa ölecek insan vardır. uyumadan ölmüştür.
Filmdeki yüz başı asker kaçağıymış diye bir haberi olan film.
Nasıl bir cümle kurduysam artık.
Tanımsız bir film mutlaka izlenmeli.
Nefes filmi bize ne sunmak istiyor? işte sorulması gereken soru bu. Bence askerin 'o anını' sunmak istiyor. O anı bütün yalınlığıyla sunmak ve askerle birlikte o anı yaşamamızı istiyor. Nöbet yerinde üşüyerek beklerken onunla birlikte beklememizi, komutan bütün bir bölüğe ''Uyursan ölürsün!'' diye fırça attığında seninde o askerle birlikte o fırçayı yemeni, uyuyamadığında seninde uyuyamamanı, kabus gördüğünde seninde onunla birlikte o kabusu görmeni istiyor. Çatışma çıktığında ise tıpkı o çatışmadaki asker gibi seninde gündüz olsun diye dua etmeni istiyor, ve bir nebze de olsun film bunu başarıyor.

Ayrıca film bana fazlasıyla Stanley Kubrick'in başyapıtı Full Metal Jacket'i hatırlattı (Bakın benziyor demiyorum, hatırlattı diyorum). Neredeyse o filme Türk sinemasının cevabı gibi ve filmin o filmle kıyaslanıcak pek çok sahnesi var. Askerlerin saç traşı olduğu sahne olsun, koştukları sahneler olsun, komutanların uzun tiradıyla olsun (kaldı ki bizim filmimizde komutan her ne kadar askerlerine bağırsa da özünde onların iyiliği isteyen birisi olduğunu ve oğlunu fırçalayan bir baba edasında olduğunu biliyoruz, ama diğer filmde komutan askerlerine yeni sahip olduğu kölesi ya da köpeği muamelesi çekiyor) Her iki film Amerikalılarla bizlerin askerliğe ne kadar faklı gözlerle baktığımızı gösteriyor. Onlar askerde birer cani yaratmaya çalışırken bizler insanlığını asla kaybetmeyen onurlu askerler olarak eğitiyoruz onları. Bu iki film arasında beni en düşündüren parallellik ise şu oldu. Full Metal Jacket filminin sonunda Amerikan askeri Vietnamlı kadın suikastçiyi öldürmekle öldürmemek arasında tereddüt ediyor ve sonunda nefsine hakim olamayıp onu öldürüyordu. Nefes filminde de buna benzer şekilde bir Türk askeri etkisiz haldeki bir pkklıyı öldürmekle öldürmemek arasında gidip geliyor. Full Metal Jacket 1987 yapımı, arada 20 yıl var demek abes. Çünkü değişen pekte bir şey yok kanımca.

Filmde oyunculuklar iyi (ki filmde bulutlarında küçümsenmeyecek bir rolü var, ayrıca yüzbaşıyı oynayan oyuncuyu (Mete Horozoğlu) çok beğendim), görüntüler çoğu kez kartpostal kalitesinde ve müzikler çok dozunda kullanılmış. Diyalogların ise genel olarak lezzetli olduğunu söyleyebilirim (özel olarak askerlerin telefon görüşmesine bayıldım).

Filmin finalindeki çatışma sahnesinden fazlasıyla etkilendiğimi ve başarılı bulduğumu söyleyebilirim. Çatışma sahnesindeki silah ve bomba gürültüsü öyle abartılı değil, dozunda. En azından günümüz Holywood aksiyonlarına nazaran bu filmdeki gürültünün çok masumane olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca yönetmen (Levent Semerci) o anı yaşatmak konusunda çok başarılı.