gazelleri bana çok iyi geliyor. pdf den okuyorum ama bir nedim divanı almak lazım, sonra da sıradan hepsini ezberlemek. çok eğleniyorum gazellerini okurken.
\"zannetme duhteri rezi rind ile gizlidir
onunla şeyh efendi de babalı kızlıdır.\"
rahmetli yaşasaydı büyük alemci olurdu, pavyondan çıkmazdı. atadan dededen kalan malı mülkü de sarı tutku peşinde harcar 35 yaşında dımdızlak ortada kalırdı.
nice nedimler harcanıyor pavyon köşelerinde şu anda. hayat işte.
Sevgili dostlar sizlerle yaşadığım bir şoku paylaşmak istiyorum. Hemen hemen hepimiz bu ülkenin okullarında okuduk. Divan edebiyatı diye bir edebiyat öğrendik. Bu edebiyata Nedim diye bir divan şairi öğrendik. Beni aklımda kalan bir şiiri var. Muhakkak sizlerden de çoğunun aklında kalmıştır. O şiirden aklımda kalan beyit:
Gülelim oynayalım kam alalım dünyadan.
Ma-i tesnim içelim çeşme-i nev peydadan.
Görelim Ab-ı hayat aktığını ejderhadan.
Gidelim serv-i revanım yürü Sadabade.
Bize öğretilen burada Nedim'in serv-i revanım dediği kişinin yani sevgilisinin bir kadın olduğuydu: Ben yeni öğrendim ki bu bir erkekmiş. Beni şoke eden de bu. Bu da kesin olarak ispat ediliyor. Yani tahmin falan değil. Nasıl ispatlanıyor? Şiirin devamında Nedim demiş ki:
izin alıp cuma namazına deyu maderden.
Mader kelimesi Farsçada anne demek. Zaten ingilizce'ye mother diye aynen geçmiş. izin alan kim? Küçük erkek oğlan. Erkek olduğu nereden belli: Cuma namazına her halde kadın izin almayacak. Nedim denilen adam sevgili olarak gördüğü küçük oğlana diyor ki: Annene de ki ben cumaya gidiyorum de ve beraber gidelim eğlenelim diyor.
işte birilerinin böğüre böğüre Osmanlı dedikleri, atamız dedikleri gözlerinde büyüttükleri, öve öve bitiremedikleri Osmanlı budur sevgili dostlarım. Oğlancıdır. Hadi böğüre böğüre Osmanlı deyin şimdi göreyim! Osmanlı denilen cehaletle eş anlamlı olan devlet buydu. Hadi böğüre böğüre Osmanlı deyin! Sizi padişah denilen halkın kanını emenlerin kulluğundan kurtarıp insan ve vatandaş yapan birey yapan Atatürk'e düşman olacak mısınız hala?
Not: Devamındaki beyiti gizlemişler okullarda okuturken.
gerçek bir troll. 18. yüzyıl trollü.
sevgiliyi göklere çıkardığı manyak gibi övdüğü, onsuz olamayacağını anlattığı mükemmel gazelin sonunda yazdığı beyit:
Bü’l-aceb ‘ayyâr-ı efsûngersin ey kilk-i Nedim
Çok tabiat sarhoş eylersin bu dârûlarla sen
Ey Nedim'in hilekâr kalemi! Ne kadar şaşılacak kabiliyette bir büyücüsün. Sen bu yazdığın ilaçlarla çok tabiatı sarhoş etmeye muktedirsin.
şiirin tamamı:
Akıbet gönlüm esir ettin o gîsûlarla sen
Hey ne câdûsun ki âteş bağladın mûlarla sen
Gamze-i fettânını koydun ki yıkdı âlemi
Bahse dalmışken çeh-i Babil’de câdûlarla sen
Görmeden mecnûnların sahradaki cem’iyyetin
Sevdiğim meşk-i nigâh eylerdin ahularla sen
Serv-i dil-cûyumdan ayrı geşt-i gülşen istemem
Var yürü istersen ey eşk-i revân cûlarla sen
Nâzdan hâmuşsun yohsa zebânın duymadan
istesen bin dâstan söylersin ebrûlarla sen
Şûhdur tâ şöyle reftârın ki fark etmez bakan
Şöyle gitsen serv-i âzâdım akar sularla sen
Bü’l-aceb ‘ayyâr-ı efsûngersin ey kilk-i Nedim
Çok tabiat sarhoş eylersin bu dârûlarla sen
Şiirlerinde günlük hayatı yansıtmış Tasavufla hiç ilgilenmemiştir.dili çağdaşlarına göre daha sadedir.başta Fuzuli olmak üzere pek çok Şaire Nazire söylemiştir.Nedim'in on yılda tamamlayarak ibrahim Paşa'ya sunduğu sahaifül ahbar adlı çeviri, 1285 yılında istanbul'da basılmıştır.
sevgiliye beslenen aşk o kadar büyük ki; diyor ki beyitte, sevdiceğim gül desenli bir ipek kumaş giymişsin. ancak korkarım ki o ipek elbise üzerindeki gül resminin dikeninin gölgesi seni incitecek...