hayat adamıdır. devrin padişahı ve veziriyle yakındır. ölümü hakkında iki dedikodu vardır. biri patrona halil isyanı çıkınca padişaha yakınların evlerini basıp öldürüyorlarmış bu da korku hastalığından gitmiş, ikiniside gene patrona halil isyan edince nedim damdan dama atlayıp kaçarken düşer ve ölür.
lale devri'nin tanınmış şairlerinden. lakin sürekli hepimize lisede öğretilen "görelim ab-ı hayat aktığın ejderhadan
/gidelim serv-i revanım yürü sadabad'e" beyitiyle tanınır. lakin bu basit beyitin yanında kuvvetli beyitleride vardır.
divan edebiyatının en yetenekli şairlerinden birisidir. yaşamı eğlence kaynağı olarak gördüğü için biraz yadırganabilir fakat bu onun yeteneksiz bir şair olduğunu göstermez.
Tahammül mülkünü yıktın Hulagu Han mısın kafir,
Aman dünyayı yaktın ateş-i suzan mısın kafir?
kağıthane, çırağan, sadabad alemlerinin betimlemelerini yapmistir bize sarkilarinda...bir de eşcinsel olup olmadigi tartisma konusu sanirim. ah yavrum benim
Lale devrinde yaşamış divan şairi. Şarkılarıyla ve belli kalıpların dışına çıkmasıyla ünlüdür. Bir rivayete göre patrona halil isyanında damdan dama atlarken ölmüştür.
lisede iken daha doğrusu 10. sınıfta iken konu divan edebiyatıydı kendisine hocamız hayrandı çok anlattı istanbul kasidesini ezbere okurdu ben de hocanın taklidini yapardım teneffüslerde arkadaşlarla gülerdik. öyle hocanın taklidi yapa yapa kendisinin istanbul kasidesini ezberlemiştim. ilk 3 beyiti hala bilirim ezbere.
Bu şehri Stanbûl ki bî-misl ü bahâdır
Bir sengine yekpare Acem mülkü fedadır.
Bir gevher-i yekpare iki bahr arasında
Hurşîd-i cihan-tâb ile tartılsa sezadır.
Altında mı üstünde midir cennet-i âlâ
Elhâk bu ne halet bu ne hoş ab u hevâdır.
Nedim, 1680’ta istanbul’da dünyaya geldi. Fatih Sultan Mehmet devrinde yaşayan soylu bir aileden geldiği bilinir. Babası Mehmed Efendidir. Dedesi Musluhiddin Efendi, Sultan ibrahim dönemi kazaskerlerindendir. Nasıl bir eğitim aldığı kesinlikle bilinmiyor. Ancak bazı kaynaklardan öğrendiğimize göre Şeyhülislam Ebezade Abdullah Efendi’nin başkanlık ettiği kurul önünde sınavdan geçerek, hariç müderrisliği payesini aldı. Bir süre sonra Mahmudpaşa mahkemesinde naiplikle görevlendirildi.
Sadrazam Ali Paşa ve Nevşehirli ibrahim Paşa tarafından korundu. Nevşehirli ibrahim Paşa, şiirlerini çok sevdiği Nedim’i muhasipliğe seçti. Daha sonra ise kütüphanesinde hafızı kütüb görevine getirdi. Bütün zevk ve eğlence meclislerinde sadrazamın ve bazı devlet büyüklerinin nedimi oldu. Ramazan aylarında, sadrazam ibrahim Paşa huzurunda verilen tefsir derslerine katıldı. Sadrazam ibrahim Paşa aracılığı ile Sultan Üçüncü Ahmed’in bulunduğu toplantılara katılmaya başladı.
Şiirleri Sultan Üçüncü Ahmed tarafından beğenildi. Bu arada Mollakırımı medresesi (1727), Sadiefendi medresesi (1728) ve aynı yıl Nişancipaşayıatik medresesi müderrisliklerine tayin edildi. Son görevi Sekbanalibey medresesi müderrisliğiydi (1730). ibrahim Paşa’nın giriştiği, doğu dillerinden tercümeler, çalışmasına katıldı. Müneccimbaşı Derviş Ahmed Dede’nin Sahaifü’l Ahbar (Haberlerin Sayfaları), Bedrüddin Avni’nin ikdü’l Cuman (inci Dizisi) adlı eserlerini Türkçe’ye çeviren kurulda çalıştı.
Lale devri şairidir. Lale devri, bilindiği üzere sorumsuz bir devirdir.
Bu devrin şairi olan nedim, şiirlerinde beşiktaş'taki eğlence günlerini ve sevgilileriyle yaşadıklarını anlatır.
Sevgilinin saçı, sevgilinin dudağı diye şiire dalarsınız; son dizede nedim'in post bıyıklara olan sevdasına rastlayıp şiiri sonlandırırsınız.
Neyse.
Yani "alışacaksınız." onu demeye çalışıyor.
sevgiliye beslenen aşk o kadar büyük ki; diyor ki beyitte, sevdiceğim gül desenli bir ipek kumaş giymişsin. ancak korkarım ki o ipek elbise üzerindeki gül resminin dikeninin gölgesi seni incitecek...
Şiirlerinde günlük hayatı yansıtmış Tasavufla hiç ilgilenmemiştir.dili çağdaşlarına göre daha sadedir.başta Fuzuli olmak üzere pek çok Şaire Nazire söylemiştir.Nedim'in on yılda tamamlayarak ibrahim Paşa'ya sunduğu sahaifül ahbar adlı çeviri, 1285 yılında istanbul'da basılmıştır.