Fıtratımız da var, tabiki herkesin polyanna olması beklenemez ama her insan dini dili ırkı ne olursa olsun dogası gereği vicdan muhasebesi yapar. ayrica iyilik yapma eğilimi sonradan öğrenilmiş bir durum degildir.
modern yaşamın yoğunluğunda iyilik yapabilmek yürek işiymiş.
kişinin iyilik yetisi, başarısızlıklara mizahi hislerle bakabilmek ile 80/20 ilkesinden örümcek diyagramlarına, reddi kabule dönüştürdüğümüz anlarla ilintili olabilir. hangi dili konuştuğumuzdan bağımsız olarak, iyiliği merhameti ve vicdanı rehber niteliğinde kabullenmek ile ilgili de olabilir.
Hiç sorguladık mı kendimizi, neden iyilik yaparız? Akrabaya, arkadaşa, eşe-dosta, fakire, muhtaca neden ikramda bulunuruz? Renkli peçeteli, ihtişamlı, çeşit çeşit ikramlı sofralar neden hazırlarız? Neden ihtiyaç anında tatlı uykumuzu ya da işimizi-gücümüzü bırakıp yardıma koşarız?
Zihnimizin bir köşesinde bir gün o da bize anlayışı, ne iyi adammış desinler düşüncesi, el-alem ne der kuruntusu, yapmadan içim rahat etmez takıntısı, ne iyi insan olduğumuzu ispatlama telaşı yoksa da iyilik yapmamızın bir sebebi vardır mutlaka değil mi?