necati cumalı birinci yeni nin dayandığı halk kültürüne ulaşabilmek için kasaba kültürüne önem veren yazarlarımızdandır. eserlerinde töresel aksaklıklara , sorunlara değinmiştir. akla gelen ilk eserleri boş beşik ve susuz yaz dır.
Türk şairi ve yazarı. Florina'da doğdu. Ankara Hukuk Fakültesi'nde yüksek öğrenimini tamamladı. Memurluk, avukatlık, basın ataşeliği, radyoda redaktörlük gibi çeşitli görevlerde bulundu.
Edebiyat alanına 1939 yılında Urla Halkevi Dergisi'nde yayımlanan bir şiiri ile girdi. Bir süre çeşitli sanat dergilerinde şiirleri yayımlandı. Daha sonra hikaye ve sahne oyunları alanında isim yaptı.
Şiirlerinde çoklukla yaşama sevinci, yaşama bağlılık gibi temiz duyguları dile getirir. Dünya Savaşı'nın genç insanlar üzerinde uyandırdığı tepkiyi ve üzüntüyü Harbe Gidenlerin Şarkıları başlıklı şiirlerinde ustalıkla işlemiştir. Hikayelerinde ve sahne oyunlarında özellikle Ege Bölgesi halkının dertlerini, yaşantılarını akıcı bir dille yansıtır.
Kazandığı bazı ödüller şunlardır :
1957 Sait Faik Armağanı (Değişik Gözle), 1977 Sait Faik Armağanı (Makedonya 1977), 1979 Türk Dil Kurumu Ödülü (Yağmurlu Deniz).
Başlıca kitapları :
Kızılçullu Yolu, Harbe Gidenlerin Şarkıları, Mayıs Ayı Notları, Güzel Aydınlık, inbatla Gelen, Güneş Çizgisi (şiir kitapları), Yalnız Kadın, Değişik Gözle, Ay Büyürken Uyuyamam, Dila Hanım (hikayeleri), Tütün Zamanı, Aşk da Gezer (roman), Boş Beşik, Susuz Yaz, Mine, Nalınlar, Derya Gülü (oyunları), Memleket Özlemi, Apollinaire'den Şiirler (çevirileri).
kendisinin oyunlarından biri olan derya gülü adlı oyunu aynı salonda izleme fırsatına nail olmuşken ne üzücüdür ki yine aynı oyunu izlemeye gittiğim günlerden birinde * ölüm haberini tiyatro sahnesinden duyduğum büyük usta. *
Diyelim bir masa var önümde
Elimde bardak
Oturmuş içiyorum
Bardak mı Urla mı tuttuğum?
Bardağı masaya
Tak!
Vurdum mu vurdum
Masaya dönüyorum
Urla, uzak, uzak, uzak
Diyelim oturmuş yazıyorum
Birden duruyor kalem
Bir görüntü ak kâğıtlarda
Ev ev sokak sokak
Yine Urla oluyor konum
Bir ağız mızıkam var
Üflüyorum
Re mi fa sol la
Bir es mi giriyor araya
-Ya Urla?
Bardak değil o baylar
Tak!
Masaya vurduğum
Hak arıyorum
Düpedüz hak!
Bütün mahpus kasabalar
Küçük ölü kentler
Soyulan tarla tarla
Onlardan biridir Urla!
ağladığını istemem ben ölürsem
beni en sevdiğin halimle hatırla
uzak bir yerde çalıştığımı düşün
hayatta olduğuma inan
bir gün gelir kendiliğinden
geçer bütün üzüntün
her yeni gelen günü
yeni bir ümitle beklemeli
her yeni gün
yeni havalarla gelir
gece, yağan yağmurla uyursun
sabah bir de bakarsın odan güneşli
her gelen vapuru, treni
yeni bir ümitle beklemeli
her gelen vapur, tren
yeni insanlarla gelir
ben esmerdim güzelim
bu sefer bir sarışını seversin
aşk yaşayanlar içindir.
bir dönem urla'da yaşamıştır.aynı zamanda urla'da oturduğu ev necati cumalı anı ve kültür evi olarak açılmıştır.ancak ne zaman açık olduğu tarafımca merak edilmektedir.ne zaman geçsem önünden kapısında asma kilit var.
cogumuzun ilkokul yillarinda görmüs yada okumus oldugu, memleketim derdim memleketim dagina tasina seslenirdim diye baslayan siiri ne kadar hosuma gitmisti hala hatirlarim.
iste o siir:
Dünyada hiç bir yer bence
Türkiye kadar güzel değildir
Madem emeğimi toprağına harcadım,
Madem yorgunluğum göğüne dalmakla diner
Bir gün bağlardan, bahçelerden yürüdüm.
Zeytinlikler, ardında çam ormanları,
Birden bir tepeye varınca esmeğe başladı
Kır çiçekleri, kayalar, fundalar üzerinden
Oracıkta şehit olanların anıları.
Oracıkta şehit olanların kanı
Karışmıştı çimenlerin yeşiline,
Güler gibiydi her biri bir taşın gerisinde
Rumeli'nin, Anadolu'nun bize benzer adamları.
Orada uzandım çimenlerin üzerine,
Orada çocukluktan gençliğe geçtim,
Orada anladım ölmez insanı,
Ölülerin inancıyla yaşar,
Ölülerin inancıyla ölürse.
romanın neresinde bilmiyorum da elimde yalnız kadın kitabıyla uyumuşum. gün boyu taşıyorum, her yalnız kaldığımda okuyorum. romandaki yalnızlık kadına ait değil ama. öyle olsaydı ben şimdi burada olmaz, gün soğurken inciraltında kitabın kopan ön sayfasını masada unutmazdım.
Kalktım sabahı dinledim
4.20 bir yaz günü sabahı
Evlerin yüzü ağardı
Ağaçlar yeşile çıktı
Ben sabahları severim oldum bittim
Sabahları çocukları bütün başlangıçları
Kalktım sabahı dinledim
Kente giren caddelerde köylülerin
Geceden yola çıkan sebze arabaları
-Fırınların kepenkleri nedense hep aralıktır-
çıplak ampul ışıklarıyla karışır sabahlara
Taze ekmek kokuları
Kalktım sabahı dinledim
Hanların önünde geceleyen
Koca koca kamyonlar kalktı
işçi kahvelerinde çaylar demli
istasyonlarda salepler dumanlı
Kalktım sabahı dinledim
Analar uğurladı çocuklarını
-Her serüvenden ilk sayfa-
üstlerinde henüz yatakların doyulmamış sıcaklıkları
Bakışları otobüslerin trenlerin soğuk camlarında
-Hep anımsayacaksınız bundan sonra-
Ayrılıklar izleyecek ayrılıkları
Kalktım sabahı dinledim
Dudaklarımda okuldan kalma bir şarkı
Hani yorgundum yeniktim çaresizdim
Dündü - Evet dün
Dün bir kentti geride kaldı
Bu sabah bir başka kente indim