bugün

türkçenin anne sütümüz olduğunu eserleriyle yaşatmakta olan ozanımız.
Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
Onlardan kalbime sevda geçmiyor
Ben yordum ruhumu biraz da sen yor
Çünkü bence şimdi herkes gibisin
Yolunu beklerken daha dün gece
Kaçıyorum bugün senden gizlice
Kalbime baktım da işte iyice
Anladım ki sen de herkes gibisin.
Hava kurşun gibi ağır
Bağır bağır bağır bağırıyorum….
Koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum…

O diyor ki bana:
— sen kendi sesinle kül olursun ey!
Kerem gibi yana yana…
Dert çok, hemdert yok
Yüreklerin kulakları sağır…
Hava kurşun gibi ağır…

Ben diyorum ki ona:
— kül olayım kerem gibi yana yana.
Ben yanmasam sen yanmasan biz yanmasak,
Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa..

Hava toprak gibi gebe.
Hava kurşun gibi ağır.
Bağır bağır bağır bağırıyorum.
Koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum.
Adam kendi edebiyatını oluşturmuş gibi. onun şiirleri sadece kendisine benziyor. sanki ne yazsa çok iyi olacakmışçasına bir algı oluşturuyor.
(bkz: dünyanın en tuhaf mahluku) (bkz: sen)
hayat felsefemi borçlu olduğum şair. iyi ki bu topraklarda var olmuş.

--spoiler--
“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine”
--spoiler--
Komünist Don Kişotu Proleter Burjuva Gospodin Nazım Hikmetof Yoldaş.
Kaleminden Kalbimizde iz Bırakan 17 Söz;

https://onedio.com/haber/...-iz-birakan-17-soz-331313
sabahların sahibi vardır
gün daima bulutta kalmaz
herhal ilerdedir
yasanacak günlerin
en güzelleri...
Değil birkaç
değil beş on
otuz milyon

bizim! Onlar
bizim!
Biz
onların!
Dalgalar
denizin!
Deniz
dalgaların! Değil birkaç
değil be on
30.000.000
30.000.000!
Açlar dizilmiş açlar!
Ne erkek, ne kadın, ne oğlan, ne kız
sıska cılız
eğri büğrü dallarıyla
eğri büğrü ağaçlar!
Ne erkek, ne kadın, ne oğlan, ne .......
Nazım Hikmet Ran
Bulut mu olsam,
gemi mi yoksa?
Balık mı olsam,
yosun mu yoksa? ..
Ne o, ne o, ne o.
Deniz olunmalı, oğlum,
bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla.
Bunun kadınlara yaptığını normal bir erkek yapsa linç edilir. Onu geçtim zaten kızıl bayrak sevdalısı moskova maşası.
Demiştim sana hatırlarsan:
“Önemli olan zamana bırakmak değil,
zamanla bırakmamaktır..”
Şimdi bana, geçen o zamanın
Unutulmaz sancısı kalır.
makineleşmek istiyorum.
Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?..
Muteber bir vatan haini. Ihanet hiç bu kadar şiirsel olmamış, fikirden nükseden dizelerin gücü despotluğu ezmiştir. Nazım hikmet hala yaşıyor, onu yaşatmayanların aksine.
"Hürriyet ve karım..." iki kelimeyle izah etme gafletine binaen. Evet, nazım hürriyet ile tanım bulur, piraye ile anlam kazanır.
görsel
Arası yok.
görsel
ya hani boyle vatanini, vataninin en kiraç toprağını hatta; insanını ama boyle en ucra koyde yasayan herkesin yuz çevirdiği pasaklı, cahil olanını, bu milletin elinden çıkan ekmegi, ağacı çocuğu, nehiri seven ınsanlari, siyasilerin gormezden geldigi acilari yazanlari, duyuranlari
sirf siyasi ideolojileri kendilerininkinden farkli diye cezalandirip o col sevdigi topraklardan, sevdiklerinden uzaklastiriyorlar ya cok uzuluyorum.
onlardan birisi nazım hikmet ran.
ideolojilerden uzak, her şeyin dışında cok güzel bir şair.
nazim hikmet vatan hainligine devam ediyor hala siirini okuyun derim.
Seni düşünmek güzel şey
ümitli şey
dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey.
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil
şarkı söylemek istiyorum…

Hasretini, yokluğunu, sensizliği
bir ateş yanığı gibi öyle acıyla duydum ki yüreğimin etinde,
gitgide çoğalarak
gitgide derinden işleyerek
öyle dayanılmaz oldu ki bu
seni boğabilirdim senden kurtulmak için
çünkü seni o kadar seviyorum.
Küstürmeyin insanları hayata.
Sonra her şeyden vazgeçiyorlar, yaşamaktan güzel olan her şeyden. Bir odada yalnızlığı, bir dağ başında kalmayı, bir adada mahsur kalmayı.Nerede bir yalnızlık varsa onu istiyorlar. Küstürmeyin işte bazı insanları...

Nazım Hikmet RAN

edit: lan şiiri ben yazmadım nazım yazdı bana niye eksi veriyorsunuz.asddjdkdl.
(bkz: Vera)
evet nazım hikmet vatan hainliğine devam ediyor. hala !

siz vatanseverseniz, o yurt haini, o vatan haini.
Herkesin hayatında bir defa da olsa okuması gereken şiir. Çok güzel cidden.

“Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
iyisi mi, beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin…
Fedakarlığımı anlıyorsun :
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.”
...Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orda beraber yaşarız
külümün içinde külün,
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar karışacağız ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak:
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım.
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde?
içimden bir şey:
belki diyor.

diye devam eden şiirin yazarıdır.

kusursuz bir şiir.
Nazım Hikmet ve Necip Fazıl Ramazan ayında arabayla gidiyorlarmış. Tabi Necip Fazıl oruç ama Nazım Hikmet değil. Nazım Hikmet Necip Fazıl ile dalga geçmek için yolun kenarındaki zayıf bir ineği işaret ederek:
-‘Şunun haline bak, oruç tutmaktan ne hale gelmiş’ demiş.
-‘Nazım sen bilmiyormusun hayvanlar oruç tutmaz’ demiş.