nazım hikmet in piraye hanım a yaptığı haksızlık

entry7 galeri0
    1.
  1. insan olanın, başka bir insana yapmayacağı haksızlıktır.

    evet arkadaşlar, hepiniz bayıla bayıla okursunuz nazım'ın piraye hanım ile olan aşkını. peki nazım'ın, piraye hanım'a ne büyük haksızlıklar yaptığını, ne denli zulüm ettiğini de biliyor musunuz?

    yoksa size nazım'ı anlatanlar, bunları anlatmıyor mu?

    ben anlatayım.
    ama nazım'a olan dev sevginizle eksilemeden evvel bir araştırın doğru mu yanlış mı diye.

    evet, piraye hanım nazım hikmet yoldaş'ın 2. eşidir. bazı kaynaklara göre de 3. eşidir. ne fark eder? sonuçta piraye hanım, nazım hikmet'in eşidir.
    ama piraye hanım, şu dünyada yaşamış en bahtsız, en bedbaht kadındır belki de.

    piraye hanım, nazım'a ömrü boyunca hep sahip çıkmış, hep arkasında durmuştur.
    lakin nazım, işi ile, gücü ile, ailesi ile ilgilenip onları mutlu edeceğine başını hep belaya sokmuş ve aile hayatından hapishane hayatına geçiş yapmış, girdiği cezaevlerinde de rahat durmamış, o cezaevi senin, bu cezaevi benim dolaşıp durmuştur.

    tabi nazım cezaevindeyken olan piraye hanıma olmuştur, o hep acı çekmiş, yine de bu çektiği acıları kocasına belli etmemiştir, onu her ziyaretinde, ona yazdığı her mektupta nazım hikmet'e destek olmuş, onun cezaevinden çıkmasını yıllarca ve hasretle beklemiştir hayatının en güzel yıllarında.

    peki buna karşılık nazım ne yapmış?
    napmış biliyor musunuz?
    1946'dan sonra yatttığı bursa cezaevinde kendisini ziyarete gelen dayısının kızı münevver'e aşık olmuştur.
    münevver hem nazım'ın dayısının kızıdır, hem de evli ve çocuk sahibi bir kadındır.

    şimdi şöyle bir portre çizin kafanızda.
    bir adam var evli, ve adam cezaevinde, karısı saçını süpürge etmiş onu bekliyor acılar içinde ve bir başka kadın var, adamın dayısının kızı ve üstelik evli ve çocuklu bir kadın.
    bu adamın bu kadına aşık olması nedir?
    bu davranışa ne isim koyarsınız?
    nasıl bir kişiliktir bu? aslında bu duruma uygun pek çok sıfat var ya neyse...

    durun yahu, bitmedi daha.
    nazım münevver'e olan aşkını utanmadan piraye hanım'a bildirir yazdığı mektuplarla.
    kendisinden "anlayışlı olmasını" ister.

    soruyorum arkadaşlar, hangi kadın kocasından böyle bir mektup alır ve anlayışlı olabilir?
    lütfen siz de vicdanlarınıza sorun bu soruyu. rica ediyorum...

    bütün bunlar olurken münevver hanım da nazım'a karşı boş değildir, ama kocasından da ayrılıp yuvasını yıkmak istemez.
    nazım sap gibi ortada kalır.
    sap gibi ortada kalan nazım, kalemi kağıdı eline alır ve başlar piraye hanım'a yalvarmaya.
    yalvarır, yakarır, dil döker, "intihar ederim, sensiz yaşayamam" der. bir şekilde piraye hanım'ı ikna eder ve barışırlar.

    aslında piraye hanım kırgındır, ama piraye hanım insandır, insan oğlu insandır.
    nazım'ın cezaevinde olmasından kaynaklanan ruh haline verir bu yaptığını ve barışırlar.

    barışırlar barışmasına ve piraye hanım da nazım'ı ziyarete gider.
    ama gelin görün ki piraye hanım ile aynı anda münevver hanım'da nazım'ı ziyarete gider. iki kadın cezaeinde "pişti" olurlar.

    piraye hanım anlar ki, bu nazım yaramaz biridir ve yediği halttan vazgeçmez.
    tek kelime etmeden çıkar gider oradan ve bir daha da nazım'ın yüzünü görmez...

    piraye hanım üzülmüştür, piraye hanım kırılmıştır. her ne kadar bu durumu biliyor olsa da dünyası başına yıkılmıştır zavallı piraye hanım'ın...

    evet sevgili arkadaşlar.
    nazım hikmet'in "büyük aşk" duyduğu piraye hanım'a yaptıkları bunlar.
    nazım'ın penceresinden bakıp, yazdığı şiirleri alkışlarken, o şiirlerin aslında suçsuz ve günahsız bir kadına edilen zulümlerin, o kadına yapılan haksızlıkların diyeti olduğunu düşündünüz mü hiç?

    nazım'ı deliler gibi seven, o'nun sanatına aşık kadınlar.
    aynı şeyi size birisi yapsa ve başkaları da size yapılan bu haksızlığı görmezden gelse kırılmaz mıydınız?

    bu kadar. hadi eksileyin şimdi...
    21 ...
  2. 2.
  3. gönül işlerinde haksızlık hudutsuzluk olmaz, gönül bu işte.

    olaya böyle bakarsak ikinci yenicilerin içinden çıkamayız.

    onların "aşk" anlayışını sığ bir beynin anlaması zor tabii...
    2 ...
  4. 3.
  5. Sonuç olarak nazım piraye'nin değil esas aşkı rus kadını vera'nın yanında yatıyor. Mezarları birbirine değiyor novideviçi mezarlığında.

    Bu dünyada türk kadını kadar abartılan başka bir şey yok.
    3 ...
  6. 4.
  7. ancak ve ancak çaresiz ve sığ kimselerin yapabilecekleri tarzda yorumlar okuyorum, üzülüyorum adınıza.

    güya nazım'ı savunanların, şiiri savunanların dilbilgisi ve imla yönünden ne kadar aciz insanlar olduklarını ve bu acziyet içinde de içinde yek bir yalan içermeyen yazıyı yazan şahsımı aşağılık bir şekilde eleştirdiklerini görüyorum.

    "şairler eleştirilemez"...
    bu hükme nereden vardınız sevgili arkadaşlar?

    bal gibi de eleştirilirler, yerden yere de vurulurlar.

    söz konusu insanlar, topluma mal olmuş, göz önünde bulunan, konuşulan, haber değeri olan kimseler ise, yaşadıkları hayat ve icra ettikleri sanat pekala eleştirilebilir.

    nazım yoldaş'ın sanatını eleştirmediğim halde, nazım'ı bu şekilde savunanlar, eleştirimi "şiire eleştiri" olayına çekmeye çalışan densizler, piraye hanım'a yapılan haksızlığa gözlerini kapatanlar kötü kalpli varlıklardır.

    allah bu kötü kalpli insanları bizlerin çevresinden uzak tutsun inşallah.

    not: ayrıca, istersem her hafta, istersem her gün, istersem her dakika nazım hikmet yoldaş'ı ya da başka, benzer birini eleştirebilirim. şahsıma ait böyle ahlaksız durumlar varsa isteyen de beni eleştirebilir.
    8 ...
  8. 5.
  9. başlığı açan vatandaş demiş ki " 'şairler eleştirilemez' kanısına nerden vardınız, yerden yere bile vurulur". bir de ardından "bende de böyle bir davranış varsa beni de eleştirebilirsiniz."

    ya yarraam, sen kimsin biz seni değerlendirmeye alalım anlamadım ki?

    toplum olarak kanayan yaralarımızdan birisi de, insanların karşımızda bulunduğu sosyal statünün dışarısındaki konularda eleştirmek. senin nazım hikmetle ilgili baz alabileceğin iki tane konu var; şiirleri ve isyankarlığı kadar vatanseverliği. bunun dışındaki her bi sikim, senin boktan muhabbetin.

    ki şiire yatkın olanlar hayatlarını bizim gibi kapitalist düzenlere yönelik oluşturmazlar; senin ulaşamadığına onlar yakındır, sen de kendinde böyle güzellikler olamadığını hissettiğinde de "ben niye bu kadar uhrevi değilim" diyerek karşındakine gavat vb. sıfatlar yüklemeyi görev bilirsin.

    piraye'yle nazım arasındakiler onlara aittir, dışarı taşırdıkları da nazım şiirlerindedir..
    4 ...
  10. 6.
  11. şairlerin aşk hayatına tek tek baksaydık sözlük tamamen şiir temasıyla kalakalırdı. adamların hepsi iki çiçeğe bir nehire bakarak naturalist şiir yazamıyor elbet birden fazla kadını hayatına alıp yazacak. nazım verayı da münevveri de pirayeyi de sevmese biz 3 şiirini okurduk, o da belki. bir şairi illa eleştireceksen şiirinden eleştirirsin hatta onun için de güzel bir söz var şiir şairin değil okuyanandır diye.

    edit: kendisi asker kaçağı olarak gösterilip askerde harcanma korkusuyla kaçarak 2,5 aylık oğlunu kundakta bırakmak zorunda kalmıştır.
    2 ...
  12. 7.
  13. nazım'ı okuyarak mı küfürbaz oluyorsunuz gençler?

    "la ne diyon yani şiirlerini okumayalım mı?" ben kimseye "okumayın bu adamı" dedim mi? bilakis okuyun.
    şiirlerini beğenerek okuyun.

    --spoiler--
    Bir yandan cellatlar girdi araya,
    Bir yandan, oyun etti bana
    bu mendebur yürek,
    Nasip olmayacak Memed'im yavrum,
    seni bir daha görmek.
    --spoiler--

    şu şiir misal.
    yoldaş nazım'ın oğlu mehmet'e yazdığı şiir.
    bunu okuyun, defalarca, binlerce kez okuyun. ama bunu okurken, oğluna bu satırları yazan adamın, herhangi bir sebep yokken oğlunu kundakta bırakıp kaçtığını da bilin.
    mehmet'i kundağında bırakıp ülkeden kaçarken hakkında herhangi bir mahkeme, herhangi bir soruşturma, herhangi bir tutuklama veya gözaltı kararı olmadığını, buna rağmen şiirinde "araya cellatlar girdi" diye yalan söylediğini bilin.

    ya da;

    --spoiler--
    Ne güzel şey hatırlamak seni :
    ölüm ve zafer haberleri içinden,
    hapiste
    ve yaşım kırkı geçmiş iken...

    Ne güzel şey hatırlamak seni :
    bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
    ve saçlarında
    vakur yumuşaklığı canımın içi istanbul toprağının...
    içimde ikinci bir insan gibidir
    seni sevmek saadeti...
    --spoiler--

    piraye hanım için yazılmış şu satırları okurken, şairin hapiste piraye hanım'ı düşünürken, aynı zamanda dayısının kızı olan makbule hanım'a da evlenme teklifinde bulunduğunu, piraye hanım'ı memleket aşırı hapishane köşelerinde ne denli üzdüğünü bilin arkadaşlar.

    şüphesiz ki allah hepinize beyin vermiş.

    iyi geceler.
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük