Yürekten söylenmiş bir “nasılsın” sorusu nefes aldırır insana; öyle de bir sihri vardır yani.
Hayatı sıkan, dünyanın en büyük dertlerine gark ettiren, zamanı çalan, ağlatan; bütün kırgınlıklar vefasızlıklar bir bohça edilir ve karşındakiyle paylaşılır.
Ne büyük bir şey paylaşmak: hele de kötü şeyleri.
Gel gör ki Dünyanın en mutsuz 3. Ülkesiymiş.. ama şu soruyu öyle Alalade, karşımıza çıkan eşimize, dostumuza sorsak; iyiyim, güzelim, şahaneyim gibi cevaplar alırız.
Çünkü samimiyet kalmamış; çünkü anlatacak söz kalmamış; çünkü herkes kendi savaşıyla meşgul.
-bize de iyi olmak kaldı.
Sahi nasılsın?
- manzaraya kapılmış bir ağaç gibi. Bütünün parçasıyım, an’ın En güzel noktasıyım.
- kısacası iyiyim, sen nasılsın?
Her ne hissedersen hisset, ne söylemek istersen iste cevabı tek bir şekilde "iyiyim" olarak verilen soru cümlesi.
Aslında her gün nasılsın sorusuna iyiyim derken yalan söylüyormuşuz da haberimiz yokmuş.
Yine de cevabı gerçekten canı gönülden "iyiyim" diye verdiğiniz günler görmeniz dileğiyle.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/1980991/+
Bir akşam üstüdür katil, muhteşem
Alıp götürmüşler dost dediğini
Almış rüzgârlar içini,
Ümide benzer, sevdaya benzer...
Soğuk bir namludur kör ve pusuda
Ense kökünde zulüm,
Ve sermiş cânım sofrasını dört başı mâmur
Burnun dibine hürriyet.
Seviyorum mümkün değil;
Aranızda kurşun, yasak bölge var
Sen genç, sevdan ölünecek kadar güzel
Kanunu yapanlar ihtiyar.
Ahmedim Arif
Almış rüzgârlar içini...
bu kadar işte yaşamak.
ne sonrası, ne öncesi.
Öznesi eksik değil cümlelerin,
Var bir Gizlenmiş sefalet.
Sahi sefilliğin zirvesi açlık mıdır?
Bir ultimatom düzenle ulu 'sefillere'!
Sığdırın artık şu kelimeleri yüreğinize, üşendirmesin yanlışlarınız sizi, birgün sizi de doğru sevenler çıkacaktır elbet.
son günlerde nasılsın diyene yorgunum diyemiyorum. yalandan iyiyim'lerle geçiştiriyorum. ama çok yorgunum.
bir dağ başı, cebime küçük taşlar istiyorum sadece. ya da nazım hikmet misali " bir çınar ağacı".
umutsuz muyum? evet.
ara ara kendime gelmiyor değilim. sonay var mesela. can dostum. dün beraber çay, muhabbet...derken dedim oh be! iyi ki arkadaşlar var, kitaplar var, şarkılar var. yoksa napardım bu bok çukurunda.
tıpkı böyle, sonunu bağlayamadığım bu yazı gibiyim. kayıp ve yorgun.
Senaryoyu ezberlemeden gelmiş, rolüne adapte olamadan çekime başlamış düşük bütçeli flash tv oyuncusu gibiyim. Senaryoyu zoraki oynuyorum ama gram hevesim yok.