türkiyede ismet inonu nasyonel sosyalizmin en büyük destekçisi olmakla beraber ikinci dünya savasinda laik ve aydin kesimin gazetesi olan 'cumhuriyet', nasyonel sosyalizmin kurucusu olan a.hitlere verdigi büyük destekle kendisinden söz ettirmistir. bu gün 'chp' ve cumhuriyet gazetesi halen nasyonel sosyalizmi savunmaktadır.
bilhassa sağcıların, kemalizme yafta biçtiği düşünce akımıdır.
kemalzim kesinlikle bir nasyonel sosyalizm değildir. uzaktan yakından alakası da yoktur. nasyonal sosyalizm fikri olarak üstün ırkın yanında, kendi içlerindeki hastalıklı, engelli kişileri de yok etmeyi amaçlayan faşist bir sistemdir.
kemalizmdeki atatürk milliyetliği ise bütün milletin eşit olduğunu ırk, dil din fark etmediğini belirtir. burada uzun uzun kemalizm nedir, nasyonal sosyalizm nedir anlatmaya luzum yok. kemalim = nasyonal sosyalizm diyenler de unun öyle olmadığını pek ala bilmektedirler.
nasyonal sosyalizm ayrıca sol bir görüş değildir. milliyetçi sol, diye bir terim olamaz. bugun kullanılan ulusal sol zaten milliyetçi sol değildir. kendini ulusal solcu olarak gören hiç bir kimse türkler üstün, ingilizler alt ırk demez. ulusal solcunun da ne olduğunu bilen bilir, işine gelmeyen nasyonal sosyalizm diye bok atar.
faşizm her yerde faşizm'dir ve sağdır. etnik milliyetçilik de nasyonal sosyalizm de faşizimdir, sağdır.
almanya'nin hatta bir dönemde fransa'da yaygın olan bir düsünce sistemidir.lakin bu akıma göre klasik sosyalizm gibi bütün mülkiyet devletin hakimindeydi fakat milliyetcilikten öte saf ırk yani gerçek ırk ön planda tutuluyordu.Almanya'da ubermensch kavramını da oluşturan sosyalizmdir.
karl marx'ın evrensel sosyalizm ilkeleri üzerine şekillenmiş bir ideolojidir. fakat tek farkı sırf nasyonal sosyalizm olarak almanya da şekilenmiş olmasıdır. bunun derinliğin de yatan sebebinse pek tabi o dönem almanyaya ait subjektif nedenlerdir.protokollerin yayınlanması ve artık dr theodor hertz tarafından konferansların da gizletilmeyen alenen yahudi yayılmacalığının gerçekleştirildiği avrupa yeni bir kuvvetle tanışmıştı. para sahiplerinin gücü. bu güç yahudi gücüydü. bu kavram açıklamasın da kısır döngülere girmemek için yahudi meselesini derinden incelemeye girmeyeceğim. o dönemin tasavvuru için sizlere hatırlatma babından yazdım.
nasyonal sosyalizm içindeki sosyalizm adı da marx'ın o dönem pek bi revaçta olan radikal düşüncelerinin yansımasından başka birşey değildir.
marx'ın ortaya koyduğu sosyalizm doğası gereği evrensel olmak zorundadır.
insanların eşitliğinden, emeğin, emekçinin küresel ezilişinden, buna karşı olmak için de tüm insanları emekçi haline getirmekten bahseden bir ideoloji kurarsanız bunu sadece bir ulusun dar coğrafyasına sıkıştıramazsınız.
fakat almanya'da yükselişe geçmiş olan bu düşünce yani nasyonal sosyalizm, marx'ın evrensel düşüncesini almıştır, bunu da en faşistinden bir milliyetçilikle birleştirip ortaya bu ideolojiyi çıkarmıştır.
nasyonal sosyalizm incelediğin de görülecek kendi içinde çelişen bir ideolojidir.
hatırlatma babından dediğim gibi emekçilerin küresel ezlişi nereye etnik emekçinin ezilişi nereye?
fakat bu o dönemin tepkisidir. yani kavram değil bir tepki olarak algınlanması gerekiyor nasyonal sosyalizmin.
aynı zaman da işin pratiğin de alman ulusu sosyalizm görmemiştir. o da ayrı bir mesele.
bir hakikat: sol görüşü dinci, ırkçı ve milliyetçi devletçiliğe yaslayan sahte bir sosyalizm deneyimi girişiminde bulunanlar bunun adına 'nasyonal sosyalizm' dediler.
yanlız bu kavramın buluşu esas sahibi tahmin edileceği gibi adolf hitler değildir. sadece hitler bu görüşü biraz daha yeniledi.
türkiye de bunun bir versiyonu olarak örnek verecek olursak:
ideoloji ve hareketlerin, içinde bulundukları koşullara göre değerlendirilmesi gerektiğinden hareketle, tarihsel açıdan bir bütün olarak ele alınabilmesi için birinci dünya savaşına ve sonrasına gidilmesi gereken, "üçüncü dünya ülkeleri" kategorisi altında incelenen ülkelerde ortaya çıkan, üçüncü dünyacılık diyebileceğimiz yurtsever/ulusalcı(milliyetçi) sol akımlardan ayrı incelenmesi gereken hareket ve, bir ideoloji olarak çok fazla bir şey ifade etmese de, ideoloji.
nasyonal sosyalizmin "neye karşı ve ne için" iktidara geldiğini ortaya koyabilirsek, özünde neyin(nasyonalizm, sosyalizm, totalitarizm vs) ağır bastığını anlamamız kolaylaşır.
nazizm, komünizme, "komünist tehlike"ye karşı iktidara gelmiş ve "marksizan sosyalizm"e olan düşmanlığını her zaman dile getirmiştir.
nazizm, temel çelişkinin sınıfsal çelişki olduğu düşüncesini reddetmiş ve ulusal çelişkiyi temele almıştır, bu fikrin etkili olmasının nedenleri ise birinci dünya savaşı sonrası almanyanın itildiği durumda aranmalıdır.
alman olmayan zengin tabaka (geneli yahudi) kapitalist düzen içinde alman ulusuna faydalı olarak uğraşmayacağı gibi yine alman olmadığı için alman ulusunun refah düzeyinin yükselmesi, sosyal adalet gibi konulara eğilemez. dolayısıyla almanyanın gelişmesini engelleyen, alman olmayan, uluslararası bağları olan/olduğu düşünülen bu sömürücü tabaka yeryüzünden silinmelidir.
burada dikkat edilmesi gereken şey, nazizmin ulus anlayışının, kültürel, toplumsal bağlara değil, biyolojik bağlara sahip olduğu ya da kendinisi böyle gösterdiğidir.
hitler, ulusu kan bağından, ırktan ayırmaz, ona göre ulusun temeli ırktır, ırkta bozulma, ulusta kültürel, toplumsal bozulma olarak ortaya çıkar.
dönemin alman ulusu, hem kültürel, hem toplumsal, hem de ekonomik açıdan "bozulmuş"tur, bu anlayış açısından baktığımızda varacağımız sonuç, almanyanın bir etnik temizliğe ihtiyaç duyduğudur.
yani almanyanın ihtayaç duyduğu kapitalizmin almanyadan topyekun silinmesi değildi veya almanya sosyalizm hiç ihtiyaç duymuyordu.
almanya bir etnik temizlemeye ihtiyaç duyuyordu ve toplumları haraket ettirecek bir hareketlenme için bir lider yeterli değildi liderin savunacağı ve inanacağı bir ideoloji.
işte bu nasyonal sosyalizmdi.
nasyonal sosyalizmin hedefi, "ırkçı devlet"i kurmaktır, ırkı merkeze alan ve etnik temizlik yoluyla ulusu eski mükemmel günlerine veya gelecekteki güzel, "çelişkisiz", milli birlik ve beraberliği sağlam bir alman ulusu kuracak olan ırkçı devleti.
bu ideolojinin temelini, nasyonalizm, hatta bununda ötesinde ırkçılık oluşturmaktadır, belirleyici özelliği budur.
fakat niçin sosyalizm kelimesi bu nazizme eklenmiş?
bu gibi akımların, komünizm sözcüğünden kaçtıklarıdır. komünizm sözcüğünü kullanmazlar, sınıfsız, iktidarsız, sınırsız bir toplum düşüncesi, uluslararası kaynaşmayı zorunlu kıldığından onlar kendi sosyalist düşüncelerinin bu "komünist anlayıştan farklı olduğunu söylerler. uluslararası kaynaşma bir etnik temizlemeye engel teori olur.
bu sosyalizm anlayışı, sermayenin devletin, ulusu veya ırkı temsil eden devletin elinde merkezileşmesi ve yukarıdan aşağı doğru örgütlenmiş bir mekanizma aracılığıyla bir komuta ekonomisi kurulmasından ileriye gitmez.
devlet ekonomiyi yönlendirir ve ulusal birliği sağlamakla görevlidir, ulus gerçekten de devletsiz yarım kalır.
işte buraya dikkat: burada bahsedilen sosyalizm sözcüğüyle kastedilen şey, devlet kapitalizmi ya da bir tür karma ekonomidir.
devletin özel sektörle birlikte ekonomiye katıldığı, yönlendirici pozisyonunda bulunduğu,
sosyal adalet ve refahın sağlanmasında bir araç olarak bulunduğu bir ekonomik yapı,
bu yapının toplumsal katılımı sağlamak gibi bir derdi yoktur fakat toplumu rejimi desteklemek için propaganda yapmaya zorlamak zorundadır, bu ayakta kalmak için bir zorunluluktur.
buyrunuz hatırlayınız:
bir benzerini, türkiye cumhuriyeti devleti, bir geçiş dönemi olarak büyük buhrandan sonra yaşamıştır fakat yüzünü liberalizme dönerek bu yönde gelişimini sürdürmüştür.
sendikaların bile var olmadığı bir sistemi sosyalizm olarak görmek bana kalırsa bu kavrama saldırıdır.
bu son söylediğim ulusçu sosyalizmin çoğu zaman savunduğunu söylediği düşüncelerdir.
peki, nazizm iktidarı, bahsettiğim türden bir ekonomiyi, yani tam bir devlet kapitalizmini yürürlüğe koydu mu?
kesinlikle hayır.
hatta tam tersi söz konusu olmuştur.
nazilerin özel sektörle, çıkarlarıyla uyuştuğu sürece, bir sorunu olmamıştır,
olamaz zira nazizmi alman burjuvazisinden ve alman burjuvazisinin tercihlerinden bağımsız değildir, hatta bu tercihlerin ürünüdür.
evet bu tercihlerin ürünü olması sebebiyle alman nasyonal sosyalizmi ortaya çıktı ki bir etnik temizlenmeyle yeniden paranın gücünü yahudilerin elinden alsın.
yanlız bu kavram anlatımında ve bütün yahudi faktörünün bulunduğu kavramlarda da dikkat edilmesi mesele yahudi meselesinin ta kendisidir.
gel gelelim sırf nasyonal sosyalizm pratik olarak gerçekleşmesine.
evet kesinlikle gerçekleşe bilir.
fakat şöyle bir şart getirirsek tabi: eğer ki adem - havva ve çocukları devrine gidersek bunu gerçekleştire biliriz.
fakat kabilinin habili öldürme sebebi bu sefer kız yüzünden değilde habilin ateletli olması sebebiyle olacağını sizlere garanti ederim.
kelime anlamıyla milliyetçi sosyalistlik anlamına gelir. ideolojik olarak bakılırsa ırkçı-kafatasçı bir yapısı olan totaliter bir rejimi simgeler.almanyanın 2. dünya savaşına başlamasında etkili olan önderliğini yaptığı adolf hitlerin yaptığı ideoloji. karıştırılmaması gereken kavram ise faşizimdir. günümüzde nazilikle faşizm birbirinin yerine çok kullanılır. nasyonal sosyalizm daha çok şovenist ve yayılmacı milliyetçi bir politikadır. faşizm ise totaliter ve hatta acımasız bir baskı politikasıdır. aşırı devletçilik bu ideolojinin temel taşıdır...
1900 lar icinde, butun avrupa nin kalkinmasini saglayan sistem. ingiltere ve fransa da da uygulandigi pek dikkat cekmez. sosyalizm kismi, liberal politiklarla beraber buyumustur. nasyonellik ise, fransa dan cikan milliyetcilik akimindan etkilenerek buyumustur.
tam anlamıyla anlaşılamayan sistemdir. adolf hitler in yüzünden önyargı ile bakılır bu sisteme ama detaylı incelendiğinde özellikle ekonomik yapısı gayet mantıklıdır. bu sistemi anlayabilmek için 2. dünya savaşı öncesi almanya sosyal tarihini çok iyi bilmek gerekir. mesela o yıllarda almanya da brujuva, zengin kesim yahudilerdi, 1. dünya savaşının yenilgisinin getirdiği ağır şartları ve ekonomik yoksulluğu alman orta sınıfı çekerken, yahudiler kıçlarını büyütmekle meşguldü. almanların kendi ülkelerinde ezilmeleri neticesiyle hitler bu durumu düzeltmek için ortaya koyduğu siyaseti kimse zalimce, mantıksız diyemez aslında...
kimin anlayabildiğini, kimin anlayamadığını söyleyebilecek kadar tanrısal görmüyorum kendimi. ama anladığını zannedip, alt-dallarından herhangi birini alıp, bir-başına, aslından bağımsızmış gibi inceleyip "aa bakın makul bir şey bu aslında. öcü değil." diyebilen insanların aslında herhangi bir şeyi anlayabilecek kimseler olmadıklarının da farkına varmak için de, bir ivy league üniversitesinden sosyoloji diplomasına sahip olmaya gerek yok.
tükürdüğümün felsefesindeki şeyleri "bakın ekonomik açıdan şöyle gelişme sağlıyor.", "askeri açıdan dünyayı kan gölüne çevirmeye yarıyor." bilmem ne şeklinde yorumlayan kimseler, eminim ermeni soykırımı hakkında da "zamanın şartları öyle gerektiriyordu.", "savaş zamanıydı, ne yapılsaydı ya?" şeklinde falan yorumluyorlar, kendilerince, acınası bir şekilde. ve gene aynı kişiler, eğer nasyonal sosyalizmi türkiye gibi gayet bol ırklı bir ülkede uygulamak isterlerse, karç farklı ırktan kaç milyon insanı o taptıkları adolfcuğum'un yaptığı gibi buharlaştırmak zorunda kalacaklarından bihaber olsa gerekler.
"ekonomik anlamda süper ama."(sanki diğer alanlarda da süper olduğunu düşünmüyormuş gibi) cümlesi, ne bileyim "batının kültürünü değil de, sadece teknolojisini almak." falan gibi har(i)külade hayali bir şey bana sorarsanız. nasyonal sosyalist almanya'nın o muhteşem ekonomik başarılarını tarıma ve hayvancılığa yatırdığını düşünmüyorsunuz sanırız değil mi? ekonomik atılımlarının getirilerinden kimi, bronz karşılığında, savaşta o sırada tarafsız olan türkiye cumhuriyeti'nin hazinesini doldurdu. hani o yunanlarla savaşırken ingiltere'nin, tarafsız olmasına rağmen düşmana silah satmasına, ve dahi düşman ordusunu tam teçhizat donatmasına içerleyen/kızan falan bir cumhuriyet vardı ya, işte onun hazinesine. yani muhteşem derecede gurur duyulacak nasyonal hadiselerimiz de yok değil, şanlı türk tarihinde.
"x'lerin kendi ülkeleri" diye bir laf ise, modern dünyada asla karşılık bulamayacak bir şey. binlerce yıllık "sikiş" sonucunda oluşmuş farklı ülke vatandaşları arasındaki kan bağlarını geçersek bile, türkiye gibi kapalı bir ülkede bile sürüyle türkiye cumhuriyeti kimliğine sahip olmayan kimse yaşıyor, bugün bile. bu insanlar türkiye cumhuriyeti topraklarında sadece "duruyor" olmadıklarına göre ve dahi ekonominin kirli çarklarının dönmesine katkı sağladıklarına göre, aslında burada olmaları kötü bir şey değil, değil mi? milyonlarca insanı öldürüp, bütün malvarlıklarına el koyup devlet hazinesine aktarmak ise "gayet mantıklı ekonomik yapı" dediğiniz bok, "ahhahha" derim.
"adolf hitler'in ortaya koyduğu siyasete kimsenin zalimce, mantıksız." diyememesi konusunda ise, eğer empati kelimesinin anlamını bildiğini düşünüyor olsaydım, "empati kur da gör ebeninkini o zaman." demezdim elbet, çok ayıp olurdu.
demem o ki, hitler ve arkadaşlarının, ezikliklerinin* biraz süslü bir yaratısıdır nasyonal sosyalizm. o kadar. hayat felsefesi olarak belirlenebilecek bir şey gibi gelmiyor bana. ahhahha.
*: versailles antlaşması. boy kısalığı. koyu renk saç. koyu renk gözbebekleri. ve dahi belki iktidarsızlık. bunlara özeniyorsunuz yani aslında çocuklar?
ari ırkının çıakrları doğrultusunda hareket eden ve onların yaşama hakkını savunan bir idea.kimileri faşizmle nasyonel sosyalizmi aynı kefeye koyar halbuki faşizm devleti yüceltirken nasyonel sosyalizm kendi ırkını yüceltir.
lakin kafatasçılıkla alakası yoktur temelinin. hitler isimli deli dahi tarafından saptırılmıştır. kendi ülken içinde sosyalizmi uygulamaktır. türkiye açısından bakarsak, türk-laz-çerkes-ermeni-rum-kürt ayrımı yapmadan, "türkiye cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes türktür" mantığından hareketle sosyal devleti oluşturma ve gelir adaleti sağlamaya dayalıdır. sosyalizmden farkı da dışarıyı düşünmemek olarak algılanabilir. zira seni her fırsatta yok etmek için fırsat kollayanlar için endişelenmek mallıktır. başka da bir şey değildir.
velhasıl-ı kelam nasyonel sosyalizmi hitler ile sınırlı tutmak komünizm'i stalin ile sınırlandırmak, onunla anmak gibidir. saçmadır.
marksist-leninist ideolojiyi sosyalist uygulama alanındaki tek sosyalist model olarak kabul eden klasik marksistlerin yüzüne tokat gibi inen, temiz insanlığı ilke ve amaç olarak edinen yüce ideoloji.
sovyet pratiği göstermiştir ki her şeyi proleteryanın tarihi misyonu ile açıklayan salt sınıfsal yaklaşımlar zamanla varlık nedenlerine taban tabana zıt bir globalleşme savına entegre olmuşlar, zamansız ve zeminsiz yaklaşımları ile insani değerlerin barındığı ortamları tahrip etmişlerdir. bir avuç elit bürokrat eliyle insanların en yalın beşeri duygularını bile yönlendirme hatasına düşerek, ulusal kültürü yok etmişler, kurgusal bir proleter davranış biçimi geliştirmeye çalışmışlardır.
nasyonal sosyalizm ise sınıf mücadelesini ulusun gelişim süreci içindeki pek çok unsurdan biri olarak görüp ona göre değerlendiren, ulusal bir gelişim konseptidir.
dünya üzerinde ilk uygulayıcısı ve dinamiklerinin ilk kurucusu yüce önder atatürk olan akım.
dilimize ulus toplumculuk diye çevrildiğinden rahatlıkla "ulusalcılık" denebilir bu akıma. türkiye cumhuriyeti devletinin "ulus devlet" olduğu gözler önüne serildiğinde, bütün dünya da en iyi işleyen ideolojilerdendir.
ne zaman ki demokrasi ve insancıllık ile sulandırılmıştır, o zaman bir takım sıkıntılar yaşanmıştır.
ırkçılık boyutu bir yana, üretim araçlarına devlet yöneticilerinin sahip olduğu bir tür kapitalizmdir. nazi partisinin başındaki hitler sağa sola savaş açarken, hareketlenen savaş endüstrisi, nazi partisi yöneticilerini zengin ediyordu. (bkz: devlet kapitalizmi)