insanı sersemletecek bir güzelliği var. bu kadınla oturup beş dakika bir kafede bişeyler içip sohbet etsen ve sonrasında sana
dinini imanını paranı arabanın anahtarını evin tapusunu şu masanın üstüne koy git dese yaparsın..
the impossible filminde ki insanüstü performansı ile bu gece oscar alması gereken oyuncu.
ki ödül alması en beklenilen aday da o kendi kategorisinde.
söylemeden gecmemek lazım: şu ana kadar gecenin en güzel 3 elbisesi içinde yer alabilecek müthiş renk ve
tasarımda bir elbise giymişti. saçıyla, makyajıyla sade, incecik ve zarifti.. *
Avustralyalı değil ingilizdir. Ama çocuk yaşta Avustralya'ya ailesiyle birlikte taşındığı ve oyunculuk eğitimi orada aldığı için Avustralyalı zannedilir. Tıpkı ABD'li Mel Gibson'un da Avustralyalı sanılması gibi...
Avustralya bağlantısından dolayı en yakın arkadaşı da Nicole Kidman'dır.
ilk önce "Mullholland Drive" arkasından da "Halka" serisi ile yıldızı parladı.
Gelgelelim yıllar içinde artan bir oyunculuk grafiği sergilediğine inanıyorum.
Babası Pink Floyd grubunun menajerliği yapmış Peter Watts'tı. Belki de bu yüzden cep telefonunun melodisi Pink Floyd'un Money şarkısı olarak çalar.
2006 yılında Edward Norton ile başrollerini paylaştığı "The Painted Veil" filmini çevirdi. Bu filmdeki rol arkadaşlarından Liev Schreiber 2007 yılında hayat arkadaşı da oldu. Çiftin Alexander Pete ve Samuek Kai adından iki oğlu var. Hatta "Eastern Promises" (Şark Vaatleri) filmini çevirdiği sırada ilk oğluna 3 aylık hamileydi.
"King Kong" filminde rol almasaydı Rachel Weisz'in Oscar adayı olduğu "Constand Gardener" filminde rol alacaktı.
Bir çok kez dünyanın en seksi kadınları listesinde yer alan oyuncu Fantastic Four'daki Susan Storm rolünü kabul etmeyince bu rol Jessica Alba'ya verildi. Sarışın bir kadını canlandırması için en berbat tercihlerden biriydi sanırım. Oysa January Jones bu role ne biçim yakışırdı.
Son olarak "The Dark Night Rises" filminde Catwoman rolünü canlandırmak istediyse de ileri yaşından dolayı bu rol kendisinden 14 yaş genç olan 26 yaşındaki Anne Hathaway'e verildi.
"The Reader" filmindeki Hanna Schmitz rolü için büyük bir çekişme yaşadı. Rol için uzun süre adı Marion Cotillard ile rekabet etti. Hatta bir başka aday da Nicole Kidman'dı ama hamileliği nedeniyle listeden çıktı. Bir süre sonra ise rol Kate Winslett'e verildi. O da bu rolle Oscar'ı kaptı zaten.
Bence günümüzün en yetenekli ve en güzel kadın oyuncularından biri.
bu nasıl bir güzelliktir, nasıl bir zarafettir böyle. özellikle mulholland drive filmindeki olağanüstü performansıyla kendine hayran bıraktıktan sonra -hala en iyi performansı o filmdedir- 21 gram, funny games u.s., king kong gibi filmlerde başarısını sürdürmüştür. ama bu aralar ortalarda yok odoğru düzgün, daha doğrusu yan rollerde çıkıyor karşımıza. proje mi gelmiyor ya da o mu artık king kong gibi büyük yapımları tercih etmiyor bilinmez. oysa daha sık görmek istiyoruz perdede naomi watts'ı..