naat

entry13 galeri0 video3
    1.
  1. 2.
  2. 3.
  3. hz. muhammed'i öven kasidelere verilen addır.
    (bkz: su kasidesi)*
    2 ...
  4. 4.
  5. ismet özel'in bir yusuf masalı adlı kitabından:
    ------------

    dinleyin ey vakti duymak doruğuna varanlar!
    falları grafiklerde bakılanlar siz de işitin!
    külden martı doğuran odalıklar
    ve kâhyalar
    kara pıhtıyla damgalanmış veznelerde dili
    şehvetsiz çilingirler, yaltak çerçiler
    celepler ki sıvışık, natırlar ki nadan
    ey hayat rengini sazendelik sanan
    yırtlaz kalabalık!
    dinleyin bendeki kırgın ikindiyi
    hepiniz kulak verin!

    güneşin
    koskoca beldeye suskunluk yaygısını serdiği
    yazlar yok
    yok artık altında suskun yolları saklı tutan
    karla örtülmüş kırların kışı
    gitti giden yerine gelmedi başka biri
    orada
    duyumsatmadı kendini hiçlik bile
    belli ki son yüzyılımız göğsümüzden
    varla yok harman eden sesi uçursak
    diye bize verildi
    yetti bir yüzyıl böceklerde ve otlarda
    soluyuş izlerimiz silmek için
    ne yesek
    lokmaya vurulur gibi değil
    yuduma gelmiyor içtiklerimiz
    dernekler toplanıyor dışta tutmak için
    kanat vuruşlarını yumuşak kılan etkeni
    utançlı sessizliği tanımaz kalemlerle
    kapanıyor bilanço

    top mermisi, kör testere
    defalarca boyanmış çaput parçaları
    sıkıştırdık günlerimiz arasına ki
    serazat kahkahalar atalım
    yapmacıktan nefretimiz
    sebep olsun kavgamıza
    bekleyiş arzından kovsunlar bizi
    ne yemen biraz öncemiz diyelim
    ne biraz sonramız meksika.

    canı pek bir dünya son yüzyılda yaşadığımız
    yüzü perdahla kavi, peçesi paramparça
    üstü başı kükürtlü bu dünyadan
    kancıklık
    sıçradı çevirdiğimiz sayfalara
    artık kimse bize haber vermeyecek
    hemen şu tepenin ardında
    saldırmaya hazır ve müsellâh
    bir düşman taburu durduğunu
    çünkü gerçekten yok
    böyle bir ordu
    bir düşmanımız kaldı
    kendi
    dudaklarımız
    arasında.

    biliyoruz günden güne çopurlaşan yer yuvarlağında
    bizleri yan çizen birer hemşehri haline sokan nedir
    çırpını çırpını giden atlardan indik
    girmek için patavatsız yurttaşlar sırasına
    zihnimiz acizlerin şikâyeti sığacak kadar
    kanırtılırken ses etmedik
    öcümüz alınacak korkusuyla irkildik
    kaldıysa bir soru içimizde
    o da bir şey:
    nerdedir yerle gök arasındaki ulak
    nerde biz?

    kimseden bir işaret gelmeyecek
    bir melek kimsenin alnını sıvazlamasa
    söylemez kimse size dünyadaki ömrü boyunca
    hiç bir insana yan bakışı olmayan kimdi
    kimdi yan gözle bakmadı kır çiçeklerine bile
    öğretmek için cephe nedir
    kıyam etti
    torunu kucağında
    dönünce bütün gövdesiyle döndü
    bir bu anlaşılsaydı son yüzyılda
    bir bilinebilseydi
    nedir veçhe.

    dinleyin ey vakti duymak doruğuna varanlar!
    sıyırın kahkaha sırçasını cildinizden
    omzunuzdan vaveylâ heybesini atın
    boşa çıksın reislerin, kâhinlerin, şairlerin kuvveti
    güler yüzlü olmak neydi onu hatırlayın
    neydi söğüt gölgesinde gülümsemek
    ağız dolusu gülmeden taşlıkta.
    7 ...
  6. 5.
  7. divan edebiyatında önemli kişilere yazılan övgü içerikli şiirler.
    1 ...
  8. 6.
  9. 7.
  10. en güzel insanı, en güzel anlatan şiir türü.

    -'neler duydu şu dünyada,
    mevlidine hayran kulaklarımız.
    ne adlar ezberledi ey nebi!
    adına alışkın dudaklarımız...'

    -'Ey kupkuru çölleri Cennet'e çeviren Gül;
    Gel o bayıltan renklerinle gönlüme dökül!
    Vaktidir, ağlayan gözlerimin içine gül!.
    Ey kupkuru çölleri Cennet'e çeviren Gül!'

    vs.

    Ayrıca en güzellerinden biri için (bkz: yağmur)
    1 ...
  11. 8.
  12. 9.
  13. (...)
    güneşin
    koskoca beldeye suskunluk yaygısını serdiği
    yazlar yok
    yok artık altında suskun yolları saklı tutan
    karla örtülmüş kırların kışı
    gitti giden yerine gelmedi başka biri ...

    -gitti giden yerine gelmeyecek başka biri!

    (bkz: şehir ve sen)
    1 ...
  14. 9.
  15. ismet özel'in pıtraklı sesiyle iç sızlatan övgüdür.
    3 ...
  16. 10.
  17. en güzel ismet özel şiirlerindendir.

    Ne yesek
    Lokmaya vurulur gibi değil
    Yuduma gelmiyor içtiklerimiz
    Dernekler toplanıyor dışta tutmak için
    Kanat vuruşlarını yumuşak tutan etkeni
    Utançlı sessizliği tanımaz kalemlerle
    Kapanıyor bilanço
    Top mermisi, kör testere
    Defalarca boyanmış çaput parçaları
    Sıkıştırdık günlerimiz arasına ki
    Serazat kahkahalar atalım
    Yapmacıktan nefretimiz
    Sebep olsun kavgamıza
    Bekleyiş arzından kovsunlar bizi
    Ne yemen biraz öncemiz diyelim
    Ne biraz sonramız meksika
    0 ...
  18. 11.
  19. Hz. Muhammed ' i övmek amacıyla yazılan şiirlerdir.
    0 ...
  20. 13.
  21. KAMER

    Birlik aktarında ne burcular vardır ne burcular
    Sürgülenmiş, geçmiş yürek yüreğe
    Aşktan baygın rayihalar, ıtırlar
    Teklik semaverinde fokurdar
    Güzelliğin görgüsü
    Buhurdanlar çağıldar buruk koylarda

    işte nezaketin zarafeti Sevgilimiz
    Nasıl da salınır incelikler deryasında nasıl
    Hasretiyle kavrulmuş
    Gönüller meclisimiz
    Nasıl da kıvranıyor ateşin firdevsinde nasıl
    Can feryad, can figan, can yangın yeri

    Kâinatın kalbi aşkınla taşar durur
    Çalkalanır gök deryası
    Susar şemsler tekkesi
    Coşar zahirler ardında görklü ehad denizi
    Caşar da deşer ruh dağını
    Dağlaya, dağdağa
    Vur mızrabı canın canına, mühürle ey

    Sırların sırrında belirmiş aşkın karası
    Gömülmüş susuzluğun göğsüne
    Uçsuz umman
    ins aynalarının hirasında
    Bu aynasızlık da ne
    Bu mahşeri ıssızlık kalbe nerden musallat
    Gel dindir gecemizi
    Ölsün sessizliğimiz

    ÇAĞRI

    Şu cihan çöllerinde
    Muazzez deryana hasret
    Bin sessizlikle yıkanmış
    Kurak bir ırmak sesim
    Ağlar, çağlar, dağlar ey

    Rikkatinin zarafeti dahi
    Kırk korku salmış hasmına
    Tevazunda heybet dağları
    Nadide görkeminde
    Rahmetin kâinatı saklıydı

    Firkatin tamusunda
    Sensizlikten eriyen
    Figan peteklerine
    Her gün bir hüzün yılı
    Canımız ağrıyor ey

    Mahcupların Efendisi
    Masumların Efendisi
    Mazlumların Efendisi
    Öksüzlerin Efendisi
    Issızların Efendisi

    Efendim, Efendimiz
    Sözlerin tesellimiz
    Biz seni görmeden gördük
    Biz seni duymadan duyduk
    Bağrına bizi de bas

    MEVLÎD

    Doğ ruhumuza Efendim
    Saraylar çökertelim
    Kurutalım kötülüğün gölünü
    Çorak canları tufan bassın
    Küfrün ateşi sönsün
    Dünya ravzana dönsün

    Doğ ruhumuza Efendim
    Ebvâ’da gül mevsimi
    Çözsün dilsiz cevheri
    Mübarek validenin
    Mahzun kemiklerine bile
    Göz koyanlar kahrolsun

    Doğ ruhumuza Efendim
    Badiye yaylamızda feyiz
    Sahralar vahalarla çağlasın
    Hayalinle donansın cihan
    Mefkûrenle dirilsin naaşlar
    Naatlar serden geçsin

    Doğ ruhumuza Efendim
    Doğ da imana boya
    Zamane Kureyşleri
    Doğ ruhumuza Efendimiz
    iki cihan serverimiz
    Doğ ki ölsün yasımız

    PENÂH

    Risâlet göklerinin şemsi
    Riyaset tarihinin başkenti
    Senin senalar kokan
    O mübarek gönlündü

    Adaletinden selamet
    Cesaretinden nezaket taşardı
    iraden doruklar kadar
    Merhametin âlemler aşardı

    Fârân dağlarında bir Gül
    Uğruna gülistanlar feda
    Cömertler cömerdi ellerin
    Şifalar nehriydi alınlara

    Öyle bir merhaba eylemiş ki
    Hayatın ömürlere
    Sonsuzluk düşleri zât-ı âlinle
    Yârenlik hayalleri

    Penâhımızsın ulu önder
    Karanlık kuyularda hilalimiz
    Işığın içindeki rehberimizsin
    Nur dolar baktığın yer

    Biz dünyaya bulanmış
    Sevenlerini çek çıkar
    Devranın batağından
    Canın canımıza Hira

    MUSADDIK

    Zişan bakışında fezalar
    Derya içre deryalardı

    Uhud yağmuruyla örülü
    Çöller kendinden geçmiş
    Vefalı miğferinde kan
    Dağların gözünde yaş
    Kırgın mübarek dişin
    Yerlere yas göklere yas

    Senden önce gelenler
    Senden sonra gelenler
    Seni görmeden sevdiler
    Alemde böylesi kime nasib

    Sen en çok sevilen insan
    Sen hakanlar hakanı
    Sünnetinde binbir lisan
    Ömrünle onur onurlanır

    Musaddık ey Musaddık
    Sıddıkların Efendisi
    Güzellerinle çiçeklendi devran
    Senin görklü medeniyetinden
    Çalınanla başladı
    Nakıs Rönesans bile

    Cihanda ilerlemiş ne varsa
    Şaheser devriminden hediye

    SEVi

    Seni öldürmeye gelenler
    Sende dirildiler
    Fidyelerle salardın esirleri
    Onlar esir aldıkları ashabını
    Vahşice şehid ederken
    Merhametin, kanat sesleriydi arzın
    Adaletinde yoğrulurdu çorak sahra
    Seni sevmek ey
    Hakk’a iman etmekti

    Şair Bilal Yavuz Naatleri
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük