Boktan bir bölüm bitirin ve şimdi ne yapacağım diye kara kara düşünün. Umursamaz bir sevgiliye de kafanızı takın. Paranız da yoksa evde sigara icemiyorsaniz bir de ohh tadından yenmez.
Taksimden geçerken tezer özlü ve hayalet, kaan ince nin geçtiği kaldırımları solumak.
Yoksa melih cevdet in fotoğraf şiirinin bu durumla ilgisi yok.
Dört kişi parkta çektirmişiz,
Ben, Orhan, Oktay, bir de Şinasi…
Anlaşılan sonbahar
Kimimiz paltolu, kimimiz ceketli
Yapraksız arkamızdaki ağaçlar…
Babası daha ölmemiş Oktay’ın,
Ben bıyıksızım,
Orhan, Süleyman efendiyi tanımamış.
Ama ben hiç böyle mahzun olmadım;
Ölümü hatırlatan ne var bu resimde?
Oysa hayattayız hepimiz.
Bazen bilmemek sizi mutlu etmese de, derin bir mutsuzluğa düşmenize engeldir. Hissedersiniz belki doğru olduğuna bile eminsinizdir ama gerçeğin ucundan yakalayıp çekmek istemezsiniz. Gerçek karşılaşıldığında hayalinden daha dehşet verici olabilir. Dehşete düşüp hüzün gayzerlerinde haşlanacağınıza, gerçeğin soyut bilinirliği ile yola devam etmek sizi daha dinç yapar. Yalnız şu var ki gerçeğin somut ortaya çıkışına engel olacak önlemleri alın. Bilmeyin ama kenarından dolaşıp gerçeği sadece bilenin içine hapsedip ondan uzaklaşın.