pişik olmaktır. lanet kıçım uzun süredir çok fena pişikmişte meğer ondan oturamıyormuşum. bende basur oldum herhalde diyordum. deri bile soyulmuş, kanamış falan o derece fena pişik olmuş. pişik olunca napılıyodu? annemi çağırıp pudra mı döktürücem bu yaşta?
iki entry üstte yazar arkadaşın söylediği gibi kendi kendimiz aslında. kimse bizi bizden çok mutlu olan, ya da çok mutlu gözüken biriyle kıyaslamıyor iken bile kendi kendimize böyle bir tribe girebiliyoruz arada. hani girmesek bile aklımıza geliyor. halbuki hiçte öyle olmaması lazım. biz mutsuz olmuyoruz, bize gelen mutlulukları kendi aklımızca zamanında gelmediğini düşünerek kaçırıyoruz. ne acı ki.
Mutsuzluk beyindedir, düşüncededir, hafızadadır ve hayattadır.. Bu yüzden insanlar ısrarla derler ki " sanki ben mutsuz olmak istiyorum " gibi laflar kullanırlar. Çünkü bu bir kafestir 4 köşeli sadece gökyüzü açıktır o yüzden göğe bakalım demiş şair.
bi bakmışsındır ki artık hayatında düzelteceğin hiçbirşey kalmamış herşey karanlık tekdüze monoton tatsız tuzsuz hah işte o zaman mutsuzluğun ve depresyonun kapıları ardına kadar açılır.
insan her gün yenilenen makine gibidir ve bu yenilenmenin belli karşılığı olan ihtiyaçlar vardır. bu insan her gün bu ihtiyaçları olduğu gibi gideremez, bazılarına set çekmek zorundadır, bazılarını ise meşru zeminin karşılayacağı derecede çarpıtmak zorundadır. hal böyle gerçeğin dil ve davranışla çarpıtılması ( yani insanların sahtekar olması) kaçınılmaz oluyor. neden? çünkü bu ihtiyaçları gideremezse mutsuz olacak ama her türlü sahtekarlığa rağmen bu ihtiyaçları giderse bile gene de mutsuz olabiliyor. çünkü insan asla doyuma ulaşmayacak bir açgözlü.
beklenti içinde olmak..
daha büyük bir eve, daha çok kıyafete, daha fazla paraya ya da daha pahalı bir arabaya ihtiyacın yok ki.. daha fazla enerjin ve gücün var; artık yaşamana bak yoksa ölmek üzere olduğunda yaşamak yerine kafana taktığın zamanların için pişmanlık duyacaksın ve çok geç olacak.
siktir et o yüzden.
(bkz: ben bu yazıyı kendime yazdım)