Şükretmiyorsan yaşadığına, doğan güneşe, yeşeren ağaçlara, sağlığına. Anan baban evladın yanıbaşındaysa hele, vatan aramak için de çıkmıyorsan bilinmeze, e bi zahmet mutlu ol be kardeşim. Ne demiş şair,
burası dünya
ne çok kıymetlendirdik,
oysa ekip biçip gidecektik.
Çünkü mutlu olmayı o an ulaşılması zor görünen, hatta belki de imkansız olarak düşündüğümüz sebeplere bağlıyoruz. Ve o sebeplere ulaşamadıkça mutlu olamayız sanıyoruz.
Halbuki mutlu olmak için bize uzak görünen şeylere ihtiyacımız yok. Elimizde olan pek çok şeye hakettiği değerini versek, onlar bize mutluluğu verecektir zaten. Sahip olduklarımızın kıymetini bilmediğimiz gibi, bir de mutsuzluğa sitem ediyoruz.
Unuttuğun için ! tabi laaan!
Sana diyorum evet gecenin Bi saati uyumamış hala kafasının içindeki eksiği bulup tamamlamaya çalışan sana bu lafım.
Hangimiz mutlu geçirdiğimiz günün sonunda şükrediyoruz ki. Varsa yoksa dert tasa doluyken yatakta dönmek.
Yatmadan önce en son mutlu olduğun anı getir gözünün önüne. Daha bi aydınlık olur yarınlar senin için.
mutlulugu birseylere endekslemekten dolayi olabilir. sistem bunu gerektiriyor gunumuz dunyasinda. yeni cikan telefonu alirsam iyi hissedecegim sunu yaparsam guzel olacaklarla yasiyoruz. oysa mutluluk kucuk sandigimiz bakmaya pek tenezzul etmedigimiz seylerde gizli. mesela bim suflesi.
cevabı uzaklarda aramamak lazım. Çoğunuzun içindekileri ben dışarı çıkartabilirim. Birinci tercih maddi olabilir. Misal borcun hiç bitmez, çalışırsın ödersin fakat bu sefer başka bir tarafın eksik kalır. Bu çabadan yorulur ve sıkılırsın anlarsın ki bu hengame içinde aslında yaşanılması gereken bir çok şeyi kaçırmışsın. Ne dağlara çıkıp kamp yapmayı başarmışsındır ne denizlerde sörf yapmayı. Çünkü bunlara vaktin olsa bile hayat mücadelesinin verdiği yılgınlık seni her şeye üşenir hale getirir. Bir doktor baba-mühendis anneden olsaydın böyle olmayacaktı değil mi? Londra veya pariste kendine okul bakacak, acaba nerede master yapabilirim gibi dertlerin olacaktı. Sen her gün sevmediğin işe giderken hep hayalini kurduğun ama gerçekleşmeyen hayatın özlemini duyuyorsun. Normaldir, bu da zamanla ümidini tüketip yiyip bitirir insanı. Bazen manevi bir mutsuzluk çöker üstüne. Ailen, Arkadaş çevren veya sevgiline kafan bozulur. Bildiğin bazı doğrular içini acıtır, kimseye hatta kendine bile söyleyemediğin gerçeklerin vardır ve yer bitirir seni içten içe. işin aslı hep eksik kalacağız ve mecburen bize biçildiği kadar yaşayacağız. En doğru yol sizi mutlu eden veya edebilecek şeyleri düşünerek boş zamanlarınızda sadece onlara yoğunlaşmayı tercih etmek.