bunun tanımı için fiyakalı laflar yapılması bir yere.....
bazen çay ve sigaradır mutluluk.
ekmek peynir domatestir icabında.
bayram harici et görmektir sofrada...
bir dostun yanında icabında sessizce oturmaktır.
kaosa ve çıkmaza çözüm aramaktır da!
üşüyen ayağa giyilen yün çoraptır.
olmayan baskısına ulaşmaktır sevilen kitabın...
saçak altında yağmurla beraber düşlere dalmak da mutluluktur.
bir ihtiyarın müşkülünü çözmek de...
eski bir kokuyu duymaktır.
hasta ziyaretidir bazen.
slogan atmak ve yazmak da dahildir buna.
av'da ''suyunu bulmaktır'' balığın!
tövbe etmek ve yeni bir yol izlemek de mutluluktur.
malın güzeline denk gelmek de.
yeni bir vasıta'ya sahip olmak...
eski bir fotoğrafa bakmak da.
dostla girişilen kavga...
kayıp eşyayı bulma
hepsi dahildir mutluluğa.
Mutsuzlukla değeri artan his.
Mutlu olmak için mutsuz olmak gerekir.
Mutluluğu tanırız da mutsuzluğu sormak lazım.
Nerede değilsem orada çok mutlu olacakmışım gibi gelir diyen de var.
Öznel olarak iç gıdıklanması şeklinde tanımlayabilirim. Başkalarında da dışarıdan bir coşkunluk hali olarak gözlemliyorum.
Sürekli olmayan ara sıra gelen bir titreme gibi.
Prof. Dr. Zeynep cihangir cankaya bir yayınında ‘mutluluğu’ içinde bulunduğun hayata yerleşebilme hali diye tanımlamış. Böyle sandalyenin ucunda oturur gibi değil de baya rahatça yerleşmek.
Nilgün Marmara aklıma geldi ne diyordu bir şiirinde
‘’bir şeyden kaçıyorum bir şeyden, kendimi bulamıyorum dönüp gelip kendime yerleşemiyorum, kendimi bir yer edinemiyorum, kendime bir yer…’’
Bu mutsuzluğu genç yaşta hayatına son vermesine neden olmuş…
Mutluluğa yatkınlığın yüzde ellisi genlerle ilgiliymiş. genlerden yana şansınız yoksa nilgün gibi, hayatınıza rahatça yerleşebilmenize engel olan kaygılarınızı, endişelerinizi bir kahraman gelip de ortadan kaldırmayacak, tek tek kendi elinizle ortadan kaldırmalısınız. Mutlu olmak için de emek sarfetmeli yoksa o dipsiz kuyudan çıkması çok zor…
Mutluluk..Kimi zaman bir gülüşte, kimi zaman içilen bir fincan kahvenin o tarifsiz sıcaklığında gizlidir. Oysa bazen mutluluk, ardında bıraktığın gölgelerden doğar, gitmeyi seçtiğin yollarda filizlenir. insan yorgun olduğunda, yüreği bir yokuşun başında nefessiz kaldığında, mutluluk adeta uzak bir ufuk gibi görünür. Ve işte o an, gitmekten başka bir seçenek kalmaz.
Uzaklaşmak. Belki de mutluluğun en gizli anahtarlarından biridir. Bir şehirden, bir hayalden, bir insandan uzaklaşmak. Her adımda yüklerini bırakarak, arkada kalan anılara son bir defa dönüp bakarak yürümek. Sanki her adımda biraz daha hafifler insan. Omuzlarında biriken yılların ağırlığı, zihnindeki karmaşanın gürültüsü geride kalır. Uzaklaştıkça kendini bulur, derin bir iç çekişin rahatlatıcı dokunuşunu hissedersin. Mutluluk, ardında bıraktıklarının çok ötesinde, sadece seninle var olur.
Bazen gitmek gerekir, bazen bir adım bile atmak mutluluğa doğru açılan bir kapıdır. Tıpkı bir kuşun geniş gökyüzüne kanat açması gibi, o dağınık hislerin, kaçmakla değil, özgürleşmekle anlam bulur. Her yolculuk, mutluluğun sana doğru koştuğu bir fırsattır. Gittiğin yerin bir önemi yoktur; aslında önemli olan, uzaklaştıkça kendine daha çok yaklaşmandır. Sessizliği dinlersin, belki rüzgarı, belki denizin huzur dolu dalgalarını… Ama en çok, kalbinin uzun zamandır duymadığın o içsel yankılarını duyarsın.
Bazen mutluluk; kalabalıklardan değil, yalnızlıktan doğar. Bazen mutluluk; kalmanın değil, gitmenin gücünde saklıdır. O yüzden, eğer kalmak seni yoruyorsa, gitmekten korkma. Çünkü mutluluk, bazen ardına bakmadan yürümenin cesaretindedir. Uzaklaş, yalnızca kendin olacağın yerlere git. Ve unutma, mutluluk bazen o uzak diyarlarda seni bekler, sadece ona varabilmek için yol alman gerekir.
uzun süre ulaşamayıp sürekli başkalarının yaşadığına tanık olan herkesin hayata karşı isteğini ve mücadele azmini yitirmesine sebep olan adaletsiz, şımarık duygu.
ölene kadar asla içime sinmeyip sadece idare edecek mutlulukları ulaşacağımdan hiçbir şey yapmak için parmağımı oynatasım gelmiyor. mesela yarın erken uyanmak ve insanlar arasına karışmak istemiyorum ama resmi bir iş için karışmam gerekiyor. neden istemediğim her şeye maruz kalmak zorundayım ve bu cezaya ne yapmam sebep oldu ? cidden merak ediyorum.
Bir kahve ısmarla kendine ve otur.en sevdiğin şarkıyı aç. Taktığın bilekliğe,yüzüğe bi göz gezdir. içeri giren cıkanlara göz at ara ara.
Bazen boş an,bol işler de mutluluktur. Yalnızlık da mutluluktur. Kahve kokusu da.
Keyif alabildiğim kadar almak, insan ilişkilerini abartmamak, güveni minimuma indirip alabildiğine seçici olmak, belirsizliklerden uzak durmak, yaşama çok da mana yüklememek, okuyabildiğim kadar kitap okumak ve tabiatın eşsiz güzelliğinde usul usul yaşlanmak; işte mutluluk.