Kendiliğinden olması gerekir, ona aldırış etmeden kendi kendine olmasına izin verin diyor yazar. Belki de en büyük hatamız kendimizi mutlu olmak zorunda hissetmemizdir ve sürekli manasız mutlu olma çabaları içerisinde olmamızdır.
Gerçekten mutlu olduğum zamanları hatırlamasam artık mutluluk denen hissin, insanların mutsuz olmadıkları anlara verdiği bir isim olduğuna inanmaya başlayacaktım. Fakat hatırlıyorum bu hissi o gerçek, yalnızca benimle arası bozuk ve sanırım hiç düzelmeyecek.
Sahip olduklarınla ilgili degil de ihtiyaç hissettiklerine ulasabilmenle alakalı. Yeri gelir para, bazen karnını doyurmak o an, bazen beraber gülebilecegin dostlarındır her zaman bulabiliyor muyuz hayır. Kimine göre mutluluk bir insan sekline bürünür, hayat sanki onla daha güzeldir her daim ona ihtiyaç duyar onu ararsın yanında.
6 yaşında yetim kalan Avusturyalı Werfel isimli bir çocuğun, 1945 yılında sona eren savaş sonrası, kendisine hediye edilen yeni ayakkabılarını aldığı andaki mutluluğu, bu şekilde fotoğraflanmıştır.
Fotoğraf, Gerald Waller tarafından Am Himmel Yetimhanesinde çekilmiş ve LIFE Dergisinin 30 Aralık 1946 tarihli baskısının 2. Sayfasında yayımlanmıştır. 24 Eylül 1951 yılında da yine LIFE dergisinin 180. Sayfasında “Yeni Ayakkabılar” başlığıyla tekrar yayımlanmıştır.
Bu dünyada olduğunu düşünmüyorum. Çünkü mutluluk dediğiniz şey bu dünyadaki insanların kavramayacağı kadar özel ve güzel bir şey. Bizler sadece ilkel beyinlerimiz ile hayal etmeye çalışıyoruz. umarım ölümde bulabiliriz.
bir tür besin kaynağıdır aynı zamanda. çeşitli ihtiyaçlarımızı gidermek için ayrıştırıcı ya da bağlaştırıcı etken niyetine sömürdüğümüz, başkalarının bir şeyidir çoğu zaman. ifrit olmak için de sağlıklı yaşayabilmek için de lazımdır.
“Ben çocukken annem bana hep hayatın anahtarının mutluluk olduğunu anlatırdı. Okula gitmeye başladığım zaman, sınavda bana 'Büyüyünce ne olmak istiyorsun?' diye sordular. Ben de onlara 'Mutlu olmak istiyorum' diye cevap verdim. Onlar bana, soruyu anlamadığımı söylediler. Ben de onlara, hayatı anlamadıklarını söyledim.”
John Lennon
mutluluk çok da büyük bir şey değildir hatta bir noktadır, bir parça çikolata bile insanı mutlu eder. aslında önemli olan huzurdur. dedim ya mutluluk bir noktadır diye, işte bir doğrunun (çizginin) sonsuz noktalardan oluşması gibi mutluluğun süreklilik halidir huzur. hem huzurlu hem de mutlu olmayı dilerim hep.
Mutluluk yaşanmaz hatırlanır. Bu böyledir. Yaşarken farkında olmayız genelde mutluluğun. Üstünden seneler geçer, alelade bir anda burnumuzun direği sızlar ve şöyle deriz "Vay be ! Ne de güzel zamanlarmış" Hayat, mutlu olunan üç beş anıdır.
Uzagindan bile gecmedigim utopya. Resmen yasayan bir oluyum. Su magaraya girip de olumunu bekleyen filler var ya, onlar gibiyim iste.
Istanbul denen dogup buyudugum her gun daha cok cehenneme donem bok cukurundan, birbirini oldurmeye calisan insanlarindan, oturdugum boktan mahalleden, normalde yanyana bile durmayacagim bed para etmez cahil surusuyle ayni ortamda calismaktan, mecburen o insanlara guler yuz gostermekten biktim.
Ayrilip sakin bir koyde bir kac ay gecirmek geliyor icimden. O zaman mutlu olur muyum? Insanlardan kacsam. Lanet insanlar.
Aristo: Bilgidir
Epikür: Azla yetinmeyi bilmektir
Nietzsche: ideal tembelliktir
ibn Rüşd: Yolda olmaktır
G. Orwell: Özgürlüktür
Marquez: Eksik parçanı bulmaktır
Farabi: inanmaktır
V. Hugo: Ailedir
J. Barrie: Sevdiğin işi yapmaktır
Ben oyumu orwell reyisten yana kullanıyorum.
"Mutluluğun sırrı özgürlüktür, Özgürlüğün sırrı ise cesaret."
Bayramdan bayrama misafirlikte ağıza atılan, erimesini beklemeye dayanamayıp ısırılan ve darmadağın olan cam şekerlere benziyor. Nadir, tatlı ama ardında bıraktığı iğrenç tadı gidermek için su aratıyor.