sahip olunanlar ile değil, sahip olduklarının kıymetini bilmekten geçer. gönül ister ki bütün çocuklar rahat bir hayat süreceği refahı bulsun, imkansızlıkların içinde olduğunuz bir durumda mutsuz olmak anormallik değildir; asıl anormal olan istenilen yere ulaşmak için gayret etmemektir.
'' insan, ancak sahte hazza doyup da kendisine sunulan şeylerden tiksindiği ve sadece mutluluğun pozitif vekilinin değil -bu vekile karşı gösterdiği sözümona marazi dirençten vazgeçtiğinde mutluluğu satın alabileceği söylenmektedir ona- gerçekten adına layık bir mutluluğun bile yetersizliğini sezdiği anda deneyimin potansiyel boyutlarını anlamaya başlayabilir. bilimsel epikürcü sanatoryum yöneticisi ile eğlence endüstrisinin asabi propaganda şeflerinin bir ağızdan seslendirdikleri "mutlu ol!" nasihatında, işten huzursuz bir halde dönüp de kapıda kendisini neşeli gülücüklerle karşılamadıkları için çocuklarını haşlayan babanın öfkesini andıran bir şey vardır. egemenlik mekanizması, yol açtığı acıların görülmesini de önler. ''
adorno' nun minima moralia kitabından okuduğum bu bölüm ' mutluluk ' hakkında okuduğum en iyi yazılardan biri sanırım. mutluluğun dahi nesneleştiği bir dünyada yaşıyoruz ne yazık ki. mutluluğu zaruriyet haline getiren günlerin, mutluluğu öğütleyerek metalaşmayı tetikleyen, mutsuzluğu örtbas etmeye çalışan ve pek de başarılı olamayan bir medeniyetin esiriyiz.
oysa mutlu olmak zorunda değiliz ve bunun ayırdına varmak insanı özgür kılıyor, ki adorno' nun sözünü ettiği egemenlik mekanizması da bizzat bundan çekiniyor olmalı. gösteriş budalalarının sahte mutluluklarıyla çevrili olduğumuz günümüzde, mutsuzluğun bir lüks, bir sığınak haline geldiğine şahit oluyoruz.
belki bir akşam üstü derinden aldığın nefes,
belki de içine çekildiğin büyülü bir ses,
hani zaman kaybından uzak bir hikaye,
bir çocuğun gülümsemesinde,
huzurlu bir koşuşturmaca içinde,
belki de tek bir kelime,
yaşamayı hissettirircesine..
Sabah sizi uyandırmasını istediğiniz sesin size isminizle seslenmesidir lakin gözlerinizi açtığınızda aslında kimse yoktur ya işte o uyanma anının öncesi benim mutluluğum oluyor.
Bir de şey vardı ya neydii? Heh, bir sabah uyandığınızda hiçbir şey hatırlamadığınız o an gelecek güzel günlerin habercisidir.
Yara izlerinizle oynaşmaya başladığınız an da iyiye delalettir.
Kıps kıps..
Geçen gün yanımdan bir adam geçti. ilkokuldaki öğretmenimin parfümüne benzettim. Sonra o sıralara döndüm, tekrar tozlu merdivenlerinden zil çalınca koştum. Kantinci ali abiden kaşarlı tostumu yedim. Dışarıda kar yağdı. Hafif bir soba kokusu geldi burnuma. Mutlu oldum,gülümsedim.
Ayın 11 inde maaşın yatmasını bekliyordum akbank direkti bir açtım maaş+prim yatmış inanamadım ekranı kapatıp geri açtım hala aynıydı yere diz çöküp çığlık attım ilk defa para yüzünden evde koştum çığlık atarak çok ilginç 30 yaşında adamım çocuk gibi ağyalacaktım beklediğimden yüksek yatan maaş yüzünden.
Uzun zamandır tam anlamıyla hissedemediğim duygudur. Üzgün olmakla ilgili değil ama insan bazen nötrleşiyor. Hiçbir şeyi doyasıya yaşayamıyor ve mutluluk da hüzün de heyecan da yaşanmak için sırada bekliyor.
Bazen gözünün önünde,
Bazen ceplerini karıştırırken ellerin bulamıyor gibi,
Bazen bir başlangıçta,
Bazen bir bitişte,
Bazen bazı an'lar,
Bazen hiç bir zaman..