bugün

kutsal kitaplardan biridir, okuduktan sonra uzun süre sessiz kalınasıdır. nietzsce adorno'yu tanısaydı, daha doğrusu onun yazınını bilseydi acaba ne düşünürdü? popper gibi bir ağacın yüzeysel yaklaşımına kulaklarını kapayarak okunduğunda minima moralia'da en çok bunu merak etmiştim. ve kitaptaki ilginç bir bölümde bu sorunun tersine cevap bulmuştum. metin aynen şöyle...

"gerçekliğin payını vermek amacıyla öznenin önce kendisine sonra da başkalarına zulmetmek zorunda kalmayan her iş en umutsuz uğraşma anlarında bile zevktir. verdiği özgürlük, burjuva toplumunun sadece dinlenme saatleri için ayırdığı ve sırf böyle sınıflandırdığı için aynı anda geri de almış olduğu özgürlüğün aynısıdır. buna karşılık, özgürlüğü tanımış olan herkes bu toplumun hoşgördüğü bütün eğlenceleri katlanılmaz bulacak ve burjuvanın "kültür" diye iş dışı saatlere havale ettiği kendi işinin dışında hiçbir zaman ikame zevke gönül indirmeyecektir. çalışırken çalış,oynarken oyna-baskıcı özdisiplinin ana kurallarından biri budur. çocuklarının eve iyi karne getirmesini onur sorunu yapan anababalar, çocuğun gece geç saatlere kadar okumasına ya da aşırı zihin zorlaması saydıkları faaliyetlere girişmesine en azından izin verme eğilimindeydiler. bu ahmaklıklarının içinden sınıflarının dehası konuşuyordu. ılımlılık ve ölçülülüğün makul insana en uygun erdem olduğunu öne süren ve Aristo'dan beri kişilerin eğitiminde başrolü oynayan doktrin, başka amaçların yanında,insanı birbirinden bağımsız işlevlere ayıran o toplumsal olarak zorunlu işbölümünün iyice perçinlenmesine de hizmet eder; o kadar ki, bu işlevlerin hiçbirinin aklına ötekilerin kapısını çalmak ve onlara insanı anımsatmak gelmemektedir. ama dış odadaki sekreterin telefona baktığı bir ofiste akşam beşe kadar masasında oturup da işi bittiğinde golf oynamaya giden bir Nietzsche de düşünemeyiz. toplumun basıncına karşı gerçek deneyimi hala mümkün kılan şey, zevkle işin kurnazca birbirine dolanması olabilir ancak. bur türden bir deneyim gittikçe toplumun hoşgörü sınırlarının dışına itilmektedir. düşünsel denen meslekler için de geçerlidir bu: ticari faaliyeti andırdıkları ölçüde her türlü haz öğesinden de yoksun kalıyorlardır. atomlaşma, sadece bireylerin birbirinden kopmasında değil, bireyin kendi içinde bölünmesinde ve yaşamının çeşitli alanları arasında duvarların belirlenmesinde gösterir kendini. hiçbir ruhsal doyum payı tanınmamalıdır işe ki, amaçlar bütünlüğü içindeki işlevsel alçakgönüllülüğünü yitirmesin; boş zamanın içine de hiçbir düşünce kıvılcımı karışmamalıdır ki, iş dünyasına sıçrayıp onu ateşe vermeye kalkmasın. yapıları açısından iş ve eğlence gittikçe birbirini daha çok andırmaya başladığı halde, aralarındaki ayrım da görünmez sınır çizgileriyle sürekli pekiştirilmektedir. sevinç ve zihin ikisinden de kovulmuştur: hüküm süren, vahşi ciddiyet ve sahte faaliyettir ikisinde de." (alıntı: minima moralia, bölüm no:84)

biraz daha sessizlik lütfen, sadece sessizlik...
her türlü ahlakın modeli ahlaksızlıktır

ve bugüne kadar da birincisi ikincisini hep yeniden üretmiştir.

sahiden kötüdür köle ahlakı: efendi ahlakının sona ermeyişidir.
"adorno'nun şov yaptığı kitaptır" demekle ahlaksızlığın dibine vurmama sebep olmuş kitaptır. daha ilk birkaç makalesini okumuş olmama rağmen derslerle ilgili kitapları bile bir kenara itmeme sebep olmuş, müptelası olduğum kitap. beni görse kesin öyle bir eleştirirdi ki kendimden nefret ederdim.

--spoiler--

--spoiler--

bence bu kitap hakkarideki bir ilkokulun hademesinden cumhurbaşkanına kadar bütün devlet çalışanlarına (aslında bütün insanlara okutulmalı ama öncelikle devlet çalışanları... etik konularda en arka safları işgal ettikleri için...) okutulmalı... derslerin yoğunluğundan dolayı henüz pek ilerleyemediğim için bireyin nesneleştirilmesini konu alan denemelerden birinde, mesela normalde "incelik" yaptığımızı düşündüğümüz zaman, hediye alırken göz önünde bulundurduğumuz- veya aslında bulundurmadığımız- kriterlerin çoğu zaman aslında ne kadar hayvanca davrandığımızı kanıtladığını gözler önüne seriyor adorno...

bahsettiği konular uzayın derinliklerinden gelmiyor, hepimizin her gün yaptığı şeyler ama "liberal" yaftasıyla kapitalist / emperyalist düzen içine o kadar gizlenmişler ki kendimiz yok olurken farkına bile varmıyoruz. adorno bunların farkına varmış ama onu da pek ipleyen yoktur muhtemelen zaten olayın farkında olanlar dışında...
sağlam kitaptır.. zamanında lafını söylemiştir.. bilene anlayana...
ara vermeden bitirenin önünde saygıyla eğilinecek kitap. ve evet ben halen bitiremeyenlerdenim.