dalgınlık esnasında sigara paketinize bakarsınız son bir dal vardır içinde ,
ancak çekmeceyi açtığınızda daha bir karton sigaranız olduğunu görmek , işte o paha biçilemez .
çok sıkışmışsındır artık çatlamak üzeresindir bir avm'de isen bilmem kaçıncı katın bilmem hangi koridor sonunda olan tuvaleti ararsın veya eve koşar hatta kaçar göçer adımlarla yürürsün nihayetinde hedefe yaklaştıkça daha da sıkışırsın tahammülün , dayanma gücün kalmamıştır artık ve sonra hedefe kilitlendiğinde "ohhhh" dersin derince bir "ohhh"....
ay başında heyecanla böyle türlerine göre ayrılmış geniş bir dergi standında yepyeni dergilerin kapaklarını incelemek...bilhassa tatil,fotoğraf ve sinema dergileri,onların promosyon kitapları...
sonra eve gelip,yatağa oturup heyecanla ambalajlarını yırtıp onları okumak.
kokusu bile bir başkadır dergilerin.
hiç bir şeyde bulamadım bu heyecanı.
yeter ki dergiler hep olsun hayatımda.
ben her ay heyecanla inceleyeyim onları,
sonra yine heyecanla bir sonraki ayı bekleyeyim...
mutluluk veren şeylerdir ki bazen insanın üzülmesine sebep olur, siz bir şeyle mutlu olursunuz o şeyle başkası mutsuz olur. bazen öyle bir an olur ki yuvasına ufacık bir ekmek parçası taşıyan karınca sizi delicesine mutlu edebilir, bazen öyle bir an gelir ki o karınca hayatınızı mahvedebilir anlıyacağınız;
bilmek mutluluktur sokrates'e göre ama neyi bildiğinede bağlı bazen bilmemek en güzeli diye düşünmüyor değilim. mutluluk çiseleyen yağmurun altında usul usul yürümektir yalnız olarak ama kalabalık olursa yağmurun verdiği melankolinin hiçbir manası kalmaz.