insanların, hatta en yakın dost bilinenlerin dahi, yoğun bir mutsuzluk itirafı karşısında ne derece duyarsız, özensiz, adam sendeci davrandıklarını, sorunu tartışmaktansa, konuyu bir an önce kapamaya, hatta utanmadan inkar ve reddetmeye çalıştıklarına tanık olmuş, derin acıların çoğu durumda paylaşılamaz, itiraf edilemez nitelikte olduğunu kavramış insan tutumu.
pollyannacılık mı desem bilmem ki. zor şeylerden biri ama. herşey berbat giderken sırf etrafındakileri üzmemek için gülmek ya da neden moralin bozuk gibi sorulara maruz kalmamak için asık suratına herşey yolunda ifadesini yerleştirebilmek. oyunun finaliyse içe ata ata biriktirilen şeylerin bir anda patlamasıyla gerçekleşir muhtemelen.
gayret etmektir. en azından mutsuzluğu kendi içine hapsedip yakın çevreye zarar vermememktir. bir tebessüm bile yeter pozitif ortamın inşası için. bu sebepten insan kendi mutsuzluğunu başkalarına dayatma hakkını kendinde görmemelidir.
tüm geceyi ağlayarak geçirdikleri için kıpkırmızı olan gözlerine "dün de sabahladın di mi? eğlen bakalım ohh valla" yorumunun yapılmasına gülerek karşılık verip, ne kadar eğlendiğinden bahsedebilmektir. insanı çok yorar, çok yıpratır ama etrafında sadece mutsuz olman için ellerini ovuşturarak bekleyenler ve mutsuzluğunun sebebini tüm beyin hücreleriyle uğraşsa bile anlayamayacak kişiler varsa zorunludur.
gir kalabalıklara, kalabalık dediysem yabancı değil arkadaşlarının arasına... bunlar sıkı dost dediklerin değil karıştırma, öyle hemen kendini bırakma. mutsuzluk zehirinin ucuz panzehiri karışmaktır insanlar arasına.
hala evdesin di mi? üşeniyorsun hazırlanmaya. hadi kalk artık, kafa dağıtmalısın sağda solda.
üzgün süzgün, düşünceli, kırgın yürü yolda. kime ne? kimse seni izlemiyor ya. sıkıntıların bir kısmını evde bıraktın nasılsa. yükün az hadi! gidene kadar arkadaşına az vaktin var kendini toparlamaya.
hah geldin mi? ev kalabalık belli. silkele kendini. "gülmekten gözümden yaş geldi" diyerek acının kanattıklarını dökerken az yalan söylemedin etrafına. bir idman daha az gelmez sana. de haydi çal kapıyı şimdi...
mümkünse çok konuş, gül hatta. kahkaha patlat ara sıra. sonbetten kopma. cümlenin son kelimelerini yakalayıp aval aval kafa sallama.
elini kolunu sallayarak bir şeyleri anlatmayı sevdiğini bilirim. saklama bağdaş kurduğun bacaklarının arasına o elleri.
gitmeye niyetlenirken "tekrar görüşelim" de mutlaka. ileriye dair umudun var gibi bir tavrın olsun hep. uygulayamayacağın planlardan bahset. "yalan söyleyemem ben" deme, yalancısın sen şimdi...
sonra git evine nasıl istersen. kime ne? kimse seni izlemiyor ya...
''bosuna rol yapiyorsun. ne kendini ne de cevrendekileri kandirma. boyle giderse daha cok mutsuz olacaksin.'' tarzi sozlerin kendi kendine soylenmesi ile vazgecilen durumdur. elbet pes edilir.