saçma bi paranoya benimki. sanki mutsuz olduğumda "huhaha bak nasıl da mutsuz" diyebilcek insanlar varmış gibi. olduğum gibi görünmem gayet mutluyumdur hep. derdimi anlatmayı da sevmem o zaman göstermeye ne gerek var mutsuzluğu.
zordur.
kafan dağılsın diye bir arkadaş grubuyla herhangi bir mekana gidersin. bakarsın herkes gülüyor, kahkaha atıyor, espri yapıyor... belki onlarda mutlu değillerdir ama sen rol bile yapamayacak kadar kötüsündür.
arkadaşların espri yapıp " gülelim eğlenelim " ortamı yaratmaya çalışırlar gözlerinin içine bakarlar eğlenceye ortak olman için. olursun sende. grubun mutsuzu olmayım diye.
eve dönerken suratın ağrır gülmekten. halbuki içten gülüşler olsaydı onlar bu his olmayacaktı.
bilmiyorum bu tavsiye mi olur artık ne olur ama şöyle bir fikrim var: mutsuzsan en yakın arkadaşınla buluşup sadece susabilirsin. arada bir iki kelime eder yine susarsın. gülmek zorunda olmadığın için eve dönerken içinde bir boşluk olmaz en azından.
Gülersiniz , hatta kahkahalarla gülersiniz. Ağlamak yasaktır. Yasak kelimedir. Ağladığınız anda herkes üstünüze gelir bağrışları duymamak için gülersiniz. Mutlu gözükürsünüz. içiniz kan ağlar , içiniz parçalanır , içiniz kabuk bağlar sonra o kabuk kopar tekrar kanar. Yalnız kaldığınız da duvarlar üstünüze gelir anılar derin bir mutsuzluk ama birileri varken ölümden bile gülerek bahsedersiniz.
belli bir süre sonra zorunluyken giderek doğal halinizde de bir mutluluk hissetmeye başlarsınız. bu da iyiyi ve kötüyü istediğiniz gibi kendinize çekebildiğinizi gösterir. kuantum da böyle der.
mesela nasılsın? sorusuna "idare eder", diye cevap verdiğinizde bir şeyler yolunda gitmiyor ve sizin de bu durumdan kötü etkilenmiş olduğunuz izlenimi vardır ve aslında iyi olsanız bile bu duygu sözlerinizle gelir sizi bulur.
ne hissettiğinize kendinizi dinleyerek değil, nasıl olması gerektiğine göre karar verin.
taşıyamamak, taşımaya zorlanmak,susmak bazen...bazen de susturulmak... bazen sınırları zorlamak, hani olmamışlar gibi davranmak... kabullenmiş görünmek bazen...bazen itaatkar görünüp,verilenleri, beklenenleri yerine getirmek...sana biçilen rolü oynamak...çevreye yansıtmamak,yansıtamamak bazen.ben demiştimcilere karşı koyamadan susmak...kendi kendine bitmek bilmeyen telkinler vermek, sakinleştirmeye çalışmak...bazen, dişinle dudağının içini ısırmak sessizce. bazen, içinde çığlıklar savaşırken,savaşlar oluyorken içerde bi yerlerde,hele mecburiyetler varsa, zoraki, kurtarmak amacıyla, güne gülümsüyor olmak yalandan da olsa.
sıkça yaptığım olaydır.
ben asıl kalabalık ortamlarda üzgün gözüken, hatta ağlayan tiplere uyuz olurum. sanırım o yüzden mutlu olmadığım halde mutlu gözükmeye çalışıyorum.
Etrafın moralini bozmamak neyin var gibi sorularla karşılaşmamak ve bu sorulara uygun cevap bulmaya çalışmamak için yapılan eylemdir. Kişi mutsuzluğunu kendi içinde yaşayıp atlatmaya çalışır. Ben mutsuzum benle ilgilenin gibi düşüncelere girmez. Olgunca bir davranıştır kişinin kendini kontrol etmesi açısından oldukça doğru ve düşünceli bir harekettir.
çevredekilerin sürekli sorduğu ' iyi misin? ' sorusundan kaçmak ve yıllardır devam edip çözülmemiş bir problemin ortaya çıkardığı öfke patlamalarını gizlemek amacıyla gerçekleştirilendir.
ilginç bir durumdur; her şey tepetaklak bir şekle bürünmüşken bile insanın kendi içinde nerede yeşerdiğini bilmediği bir yerinden fışkıran ve geri de içe tepilemeyen bir neşenin sahibi olmaktır. insan kendi içinde pozitifse, hayatı ve insanları uzun süre ciddiye alamıyor ve belli bir ciddiyet noktasında dönüp duramıyorsa, içinde coşkun ırmaklar gibi çağlayan deli bir ateş varsa hiçbir şey yolunda olmasa da manasız bir şekilde gülebilir, neşelenebilir...ve bu neşeyi çevresine bulaştırabilir.deli olarak algılanabilebilir.