mutluluk yada mutsuzluk insanın bir parçası değildir. sadece birer duygudur bunlar , kişiliğimizin bir parçası imiş gibi davranmaktan vazgeçmeliyiz öncelikle. sadece o an hissettiğimiz şeydir. en mutsuz anımız iken bile birşeylere mutlaka tebessüm edebiliyoruz. yada bir durum bizi mutlu ederken faklı bir durum mutsuz edebiliyor. ne oluyor o zaman ?hangisi oluyoruz ikisini hissetiğimizde ?allah ölümü bile insanlara verirken ilk , bir ölü merasiminde ağlayan insanların arasına başı eşarplı bir kaplumbağa gönderdiği ve cenazedeki tüm insanların buna güldüğü rivayet edilir. sonuç olarak mutlu yada mutsuz görünmeye çalışmak gereksizdir. ne hissediyorsak öle görünmeliyiz.
ne kadar eleştirsek de istemesek de var olan ve "şehirleşme" denilen olgu kendisini var ettikçe toplumlar itiş kakış oldukça var olmaya da devam edecek durumdur. kalabalıklar ve bireyler çatışma halinde olacaktır ki bu kaçınılmazdır yani bu çatışma ve maskelenme hali aslında beklenmeyen ve şaşılacak bir şey değil aksine şartların doğurduğu doğal bir sonuçtur.
bundan daha boktan bi durum yoktur. içinden ne konuşmak ne gülmek gelir kafan başka yerdedir ama normal gözükmek zorundasındır. bide ortamda gülsene noldu hadi konuş diye ısrar eden bi tip varsa sıçtın demektir. çaresi yok çekersin.
hani bir söz vardır , palyaço ağlayamadığım için gülüyorum demiş. bu durumla örtüşüyor sanırım. Bazen insanın yapması gereken harekettir. Zorunluluktan.
metropol yaşamının en aptal maskeleme yöntemidir. neymiş efendim "tüm derdini, tasanı şu kapıdan, bu odadan içeri girerken dışarıda bırakacaksın. sonra eve giderken tekrar yükleyeceksin bu dertleri" peh !
ben bunu deniyorum tamam mı ama şöyle bir şey oluyor; mesela çok yoğun bi insanım ben buralarda her gün bir sürü farklı insanla görüşüyorum normal hayatıma devam ediyorum yani sohbet iyi hoş.. akşam içkiler içilirken kızlı erkekli arkadaşlarla bir araya gelindiğinde slow şarkı devreye giriyor ya ben böyle slow şarkıda müthiş eğleniyormuşum gibi davranıyorum, gülücükler saçıyorum. ama bi bakıyorum millet şarkıda kopmuş. herkes önüne kafasını eğmiş dalmış uzaklara. ben de onlara uyayım madem diyorum kaptırıyorum. bir sonraki hareketli şarkıda, eğlenceli muhabbette, onlar bir önceki ayarlarına dönüyorlar birden şamataya devam modundalar. ben dumur bir yüz ifadesiyle hala önüme bakıyorum, aklıma o geliyor. ve gelince çıkmıyor. herkes aa dünyaya dön diye beni uyandırınca ben de aa ne alakası var diye oynamaya devam ediyorum. ama herkes her şeyi çoktan anlıyor bile. önemli olan denemekti..