acizliğinizi gizleme isteğinden doğar çoğu kez. kimi zaman da çevrenizdekiler tarafından sürekli bunalım takılan, somurtan, etrafına mutsuzluk saçan insan olarak anılmak istemediğiniz için de mutluluk maskenizi takınırsınız. içteki boşluk gittikçe büyür; o boşluk dolmak bilmez. hiçbişey aslında sizi güldürmez ama siz bir b.k varmış gibi durduk yere sırıtırsınız. olabilir böyle zamanlar. teknik bir aksaklıktan dolayı geçici süreliğine yaşanılan birşey olsa iyi olur; yoksa hayatının tadı tuzu kalmamış demektir.
evet zordur mutsuzken mutlu gibi görünmeye çalışmak ama neyin var diye başlayan sorulardan kaçınabilmek için yapılması gereken tek şeydir. yorar yıpratır insanı çoğu zaman ama herkesin üzerine gelip sorular sormasındar iyidir.
ben bunu deniyorum tamam mı ama şöyle bir şey oluyor; mesela çok yoğun bi insanım ben buralarda her gün bir sürü farklı insanla görüşüyorum normal hayatıma devam ediyorum yani sohbet iyi hoş.. akşam içkiler içilirken kızlı erkekli arkadaşlarla bir araya gelindiğinde slow şarkı devreye giriyor ya ben böyle slow şarkıda müthiş eğleniyormuşum gibi davranıyorum, gülücükler saçıyorum. ama bi bakıyorum millet şarkıda kopmuş. herkes önüne kafasını eğmiş dalmış uzaklara. ben de onlara uyayım madem diyorum kaptırıyorum. bir sonraki hareketli şarkıda, eğlenceli muhabbette, onlar bir önceki ayarlarına dönüyorlar birden şamataya devam modundalar. ben dumur bir yüz ifadesiyle hala önüme bakıyorum, aklıma o geliyor. ve gelince çıkmıyor. herkes aa dünyaya dön diye beni uyandırınca ben de aa ne alakası var diye oynamaya devam ediyorum. ama herkes her şeyi çoktan anlıyor bile. önemli olan denemekti..
metropol yaşamının en aptal maskeleme yöntemidir. neymiş efendim "tüm derdini, tasanı şu kapıdan, bu odadan içeri girerken dışarıda bırakacaksın. sonra eve giderken tekrar yükleyeceksin bu dertleri" peh !
hani bir söz vardır , palyaço ağlayamadığım için gülüyorum demiş. bu durumla örtüşüyor sanırım. Bazen insanın yapması gereken harekettir. Zorunluluktan.