Bir güven bilirim, bir de dümen. Tüm kavramlar birbirleri için yaşarlar, aidiyetleri algılarda yontulur.
Ön yargı karanlık lâkin parmaklıksız bir hücredir.
"anlamı" bulmaktan geçer. bu kendinizi adayabileceğiniz, sevdiğiniz bir iş, bir uğraş, evlat, aile...olabilir.ancak hayatınızın anlamını
bulamadıysanız hızla akan bir nehirdeki kütük misali savrulur durursunuz. mesele tutunacak dalı bulmak, bulunca farkedebilmek.
Ben her zaman mutlu hissederim, neden biliyor musun?
Çünkü kimseden bir şey beklemem. Beklenti daima acıtır. Hayat kısadır, bu yüzden yaşamınızı sevin, mutlu olun ve gülümsemeyi sürdürün. Kendinizi yaşayın ve,
Konuşmadan önce dinleyin,
Yazmadan önce düşünün,
Harcamadan önce kazanın,
Dua etmeden önce affedin,
incitmeden önce hissedin,
Nefret etmeden önce sevin,
Vazgeçmeden önce deneyin,
Ölmeden önce yaşayın.
Bundan 30 yıl sonra farkına varacağınız gerçeği bugün anlayabilmeye çalışmaktır.
Gerçek şu ki;
insanlar doğduğunda sevilir,
Keza öldükten sonra da.
Siz,
sizi yaşarken sevecek insanlar biriktirin ve iç huzuru elde edebilmenin yolunun öncelikle kendinizi sevmekten,
aileye ve dostlara değer vermekten geçtiğini göz ardı etmeyin,
Hepsi bu.
Uğruna ömrümüzü heba ettiğimiz maddi kaygıların gün gelip de bazı gerçekler karşısında çaresiz kalacağını şimdiden fark edip,
Burnumuzun ucundaki gerçek mutluluğu uzaklarda aramamamız dileğiyle..
Sanırım en mühim noktası değer görmek ile müteşekkil olan duygu. Değer gören, sevilen, sayılan bir insan başkalarını da sever, sayar ve değer verir. ve bunun neticesinde hayatta kendi değeri ile mutlu olmayı öğrenebilir. lakin bunların tam tersi bir durumuna maruz kalırsa insan mutluluğu uzaklarda , çok uzaklarda arar.