MUSTAFA Türkiye'de en çok kullanılan 3. isim (... 1. mehmet, 2. ali, 3. mustafa, 4. ahmet, 5. murat, ...). Ülkemizde yaklaşık her 56 kişiden birinin adı MUSTAFA ve ismin yaygınlık oranı binde 18.
MUSTAFA adının yaygınlık oranının Türkiye'nin resmi nüfus sayımı sonuçları ve günlük ortalama nüfus artış hızına orantılarsak ülkemizde 13-02-2009 19:21 itibariyle yaklaşık 1,294,629 kişinin isminin MUSTAFA olduğu ve MUSTAFA isimli kişi sayısının her yıl ortalama 21394 kişi arttığı tahmini yapılabilir.
MUSTAFA adının Amerika Birleşik Devletindeki yaygınlık oranı ise bir milyonda 159.50 civarında ve bu hesaba göre ABD'de yaklaşık 48,814 MUSTAFA yaşadığı tahmin edilebilir. ABD'nin nüfus istatistikleri dikkate alındığında Amerikada MUSTAFA sayısı her yıl 419 kişi artıyor.
MUSTAFA Türkiye'nin en yaygın 3. ismiyken, Amerika Birleşik Devletinde en yaygın 3. ad ise Michael ismi. MUSTAFA adının yakın kullanım oranına sahip diğer Amerikalı isim kardeşleri arasında 1. John 2. David 3. Michael 4. Robert 5. James isimleri de sayılabilir.
daha izlemeden eleştirmeye kalkan midesiz bünyelerin ne derece ön yargı içinde olduğunu ortaya çıkaran belgesel. can dündar'ın büyük türk milletine nacizane armağanıdır bu. hiçbir tarih kitabı da bunu yazmaz.
eline sağlık can dündar. senin gibi adamlar olduğu sürece bu ülke aydınlık beyinlerin ülkesi olacaktır.
ancak daha dün izleme imkanına erişmiş biri olarak söyleyebilirim ki olmuş belgeseldir.. herkesin fikrine elbette saygım var ama benim sevme nedenim can dündar'ın atayı benim bakış açıma daha yakın bir şekilde tasvir etmiş olmasıydı.. bilinmeyen bir dünya şeyle karşılaşabilmekte insan bu belgeseli izlerken.. sıfırdan kurulmuş, diğer medeniyetlere ulaşma hevesindeki ülkesini izlerken haliyle inanılmaz bir duygusallığa bürünüveriyor..
son olarak da; yalnızlık o kadar da kötü bir şey değildir be dostlar.. kızacak bir şey olmasa gerek..
yapılan acıtasyonlarla belgeselin amacı ortaya çıkmıştır. keşke salondan çıkan insanların gözyaşları ataya duyduğu saygıdan olsaydı.. acıma duygusuyla değil..
Günümüz türkiye'sinde mevcut ülke düzenimizi rayına sokmak için gökten mesih bekleyenlerin beğenmeyeceği, fakat Atatürk'ün de senin benim gibi birer insan olduğu gerçeğini gözler önüne sererek utanmamızı sağlayan muhteşem bir belgesel.
yenice izleyebildiğim film. ve yapılan onca eleştirinin, söylenen onca sözün, can dündar'a edilen her bir hakaretin bomboş olduğunu gördüm. evet süper bir belgesel değildi, belki belgesellerden çok hoşlanmadığımdandır. ama kesinlikle o kadar kötü eleştiriyi hak etmiyordu. can dündar'a çok büyük bir haksızlık yapılmış malesef.
bir öğretmene öğrencilerini bu filme götürüldüğü için soruşturma açılmıştır. ayakta alkışılıyoruz artık ne diyelim? harika zihniyetten ancak böyle bir hareket beklenirdi.
can dündar, turgut özakman' ın ankara' daki evine konuk oluyor ve 'mustafa' yı birlikte izliyorlar. dündar, özakman' ın belgeseli izledikten sonra, yapılan eleştirileri acımasız olarak değerlendirdiğini; fakat atatürk' ün işlenen 'insani' yönünün yansıtılmasının 'zamansız' olduğunu belirtiyor.
gayet başarılı bir can dündar filmi. Adından anladığımız üzre mustafa yı nicelemiştir. ve Atatürke bir kez daha hayran olmama sebebiyet vermiştir. Eleştirenler içinde söylenecik hiç bir söz yok.
isminden de anlaşılacağı gibi, türkiye cumhuriyeti'nin kurucusu mustafa kemal atatürk'ün sadece "mustafa" tarafını bizlere gösteren, anlatan sinema filmi. rejide ise çok tanıdık bir isim var; can dündar.
işte ben de bu ismin bana verdiği güven ile koştum sinemaya...
adını duyduğum anda bile bendeki karşılığı "çok naif biri. yaptığı her işe gözüm kapalı gidebilirim" dediğim birinin filmiydi ne de olsa. zira atatürk ile ilgili bundan evvel ki tüm çalışmaları gayet başarılıydı. hem sadece sinema ya da belgesellerden takip edip, beğendiğim bir isim de değildi can dündar. yaptığı televizyon programlarıyla da benim için her daim iyi bir referans anlamı taşıyordu.
işte tam olarak böyle düşüncelerle ve büyük bir hevesle mustafa filmine gittim. iki saat boyunca şaşkınlık ve merak içinde takip ettim perdeden akıp geçen her bir kareyi...
film bittiğinde ise kendi kendime durup söylediğim tek bir şey vardı;
atatürk gerçekten bu denli yalnız mıydı ?
esasında içim buruktu salondan ayrılırken. çünkü filmle birlikte çocukluğundan itibaren hayatı boyunca yalnız kalmış, depresif biri olarak gördüm atatürk'ü. yönetmenin de dediği gibi işin "atatürk" boyutundan çok "mustafa" halini ele almıştı almasına ama ara ara hadise ülke yönetimine geldiğinde dahi atatürk'ün halktan uzak ve kopuk olduğu da resmen seyircinin gözüne sokulur cinstendi.
rakı sofralarından ülke yöneten, ciddi bir kadın zaafı olduğu söylenen ve askeri açıdan da fevkalade meziyetleri olmadığı da bir bir anlatıldı bu filmde. öyle ki atatürk bir hayvan sürüsünün bilmem kaç metre ötede çıkardığı arbedeyi bile koca bir ordu olarak öngörüyordu. hatta bir de vatanı kurtarmak için samsun'a doğru yola çıkarken "meçhule" gidiyordu.
meçhuliyet ve atatürk ?!
hele hele ülke yönetiminde...
aslında tam bu noktada şöyle bir durum ortaya çıkıyor; atatürk'ü putlaştırma...
işte film de bunu ortadan kaldırmaya çalışıyormuş. yani atatürk'ün askeri yönlerinden çok insani, zaafları olan tarafını sunmakmış amaç.
lakin böylesi ?
peki sadece zaafları mı vardır atatürk'ün mustafa halinin ?
mustafa bu kadar mı zayıftır, yalnızdır ?
elbette her lider yalnızdır. zaten lider oldukları için yalnızdırlar. hatta bu, onlar için tahmini basit bir akıbet gibidir.
lakin yalnızlığı ve zaafları dışında mustafa'nın hiç mi iyi yönleri yoktur ? işte film boyunca kendi kendime sürekli bunu sorup durdum...
bana kalırsa hadisenin şöyle bir tarafı var;
birileri hakkında bir şeyler yapılmak istendiğinde daha dikkatli olmak elzemdir. hele hele vatan, yurt kavramlarıyla iç içe isimler ile ilgili tüm sunumlar daha bir gözden geçirilmeli, iki defa düşünülüp ona göre adım atılmalıdır.
bana kalırsa bir zamanlar mustafa'nın ya da atatürk'ün altını ehemmiyetle çizdiği şeylerin şimdi üstünü çiziyorlar bir bir.
işte bu filmde mustafa isminin altını değil; üstünü çizmiştir. hadise filmde imzası olanların dediği gibi değildir yani. bu ismin altını çizmek değil; üstünü çizmek ve karalamaktır.
ve evet, bu film olmamıştır.
tanım: can dündar tarafından derlenen atatürk ar$ivinin gene can dündar tarafından hazırlanan 6 saatlik belgesel çalı$masının 2 saatlik olarak bizlere sunsunduğu, goran bregovic'in müzikleriyle de tadından yenmeyecek bir hal alan yapım.
evvela, film konusunda Can Dündar'ın esas sıkıntı ve $ikayeti olan izlemeden yazmamak adına çok kastım kendimi. Nitekim bu ak$am da özellikle gidip izledik arkada$la, yetinmedim aradan bir hafta geçti a$ağıya yazdıklarımı iyice okuyunca bir daha gittim filme.
$imdi bu yazacaklarım Can Dündar'ı savunma mahiyetli olmayıp yıllardır kahve muhabbeti $eklinde vatan kurtarma eylemlerinde ortaya çıkmı$ söylemlerin bi sentezi sayılabilir. Eğer ki yobaz misali vurun abalıya diyerek tamamını okumadan anlamadan kalay basacak olan var ise hiç okumasın.
Eğri oturup doğru söyleyelim.
Evveliyatında;
Can Dündar bu filmi yapmakla bi takım çehrelerin yüzüne Osmanlı Tokadı misali yapı$tırmı$. Atatürk'ün her daim kaygısını ta$ıdığı dogma, putla$tırma eylemini ölümünün hitamında kendisine layık görenler tarafından a$ırı $ekilde olumsuz ele$tiri yağmuruna tutuldu bu film. Ulan nedir ne değildir diye anlamadan önüne gelen izlemeden bok atma yarı$ına girdi.
En çok güldüğüm nokta da herkes bi anda Atatürk'ün özel hayatını yıllardır biliyormu$ meğer ama bundan hiçbirimizin haberi yokmu$. Hepimize doğarken default olarak yüklenmi$ bu bilgiler.
Neyse konuya dönersek;
Bu film adından da anla$ılabileceği gibi Mustafa. Mustafa Kemal ATATÜRK değil. Mustafa'nın bu güne değin hiçbirimizin bilmediği yönlerini belgesel tandansında payla$ımı bizlerle. Video görüntülerindeki canlandırmalar bile belirli kanıtlar üzerinden hareketle hazırlanmı$.
Bütün olaylar belgeselin 2. yarısında cereyan ediyor gibi;
Belgeselde tekke zaviye vs vs kapatılması durumu küçükken yediği dayak olayına bağlanıyor. Bana göre yanlı$. Fazlasıyla ağır bir itham hatta bilgisi olmayan insanları bariz manipüle edici bi söylem. O dönemde bir çok $eyi geçici olarak, günü kurtarmak adına yaptığını zaten ilerleyen zamanda kendisi de belirtirken, üstelik buna belgeselde de yer verilirken böyle bir itham fazlasıyla ağır ve abartı duruyor.
Diktatör benzetmesi yerinde bana göre. Kimse çıkıp bundan onun Saddam Hüseyin gibi astığı astık, kestiği kestik bir karakter olduğu manasını çıkarmasın.
Nihayetinde devrim yapıyor. Devrim dediğiniz olay ki çok kısa bir sürede gerçekle$tirilen bi durum. Katı kurallar ve yaptırımlar gerektiriyor. Tez zamanda kurulan istiklal mahkemeleri yapılan idamlar vs vs.
Bana göre film bazı ağır ithamlarına rağmen bu zamana kadar hiçbirimizin bilmediği bir çok gerçeği gözler önüne sermi$ bulunmakta ve bu bilinmeyenlerden prim yapan bir kitle (-ki ülkemizdeki varlığı halen daha yadsınamaz) insanların bunları öğrenmesinden fena halde ürktüğü için üzerine gitmeye çalı$ıyor filmin.
Unutmasın kimse, altın çamura dü$ünce değerini yitirmez.
$ahsi kanaatlerime ve konuyla ilgili görü$lerime gelince:
- Yıllarca dost sohbetlerinde Atatürk'ün özel hayatıyla ilgili Latife Hanım yada Sabiha Gökçen gibi bilinen ilkokul öğretilerinin dı$ında bi$eylerin net olmayı$ından dolayı ikilem ya$amı$tım. Bu ikilemim askeri ortamı gördükten sonra daha da bi tavan yapmı$tı. Özellikle merakımdan değil, bu tarz bi bilgi ara$tırımında bulunulduğunda ülkemizde hemen "tu kaka" denilerek olayın üzeri kapatılıyordu. E e$ek değiliz haliyle bu da beni fena i$killendirirdi.
: Bir askeri ortamda hele ki subay olan birinin kadın konusunda merakı/zaafı olmaz mı ?
la ne bu merak diyebilirsiniz lakin;
Amerika Vietnam'a girdi, askerleri Tayland'lı kadınların kucağında öldürüldü, Sırplar Bosna'da aynı duruma maruz kaldı, Amerika Fransayı 2. Dünya sava$ından kurtarmak adına Normandiya çıkarması yaptı, Amerikan askerleri Fransız kadınlarıyla gününü gün etti vs vs. ulen Baltacı Katerina'ya çadırda ne yaptı diye sorarız yüzyıllardır cevabını bildiğimiz halde lakin Atatürk hakkında bu zamana değin bu tarz bi yazı kimseden duymadım, görmedim.
$imdi kimse çıkıp demesin ben gördüm ettim diye. Atatürk'ün GiZLi ar$ivi TSK elindeki ATASE ba$kanlığını Ar$ivinde sadece Kuvvet Komutanları ve izin verdikleri üst düzey $ahsiyetler tarafından görülebiliyorken ve filmle birlikte bir kısmı (artık ne kadar olduğu henüz bilinmemekle birlikte) açığa çıkmı$ken neden hala kimsenin bilgisi yok. Ulan film piyasaya çıktı herkes ATATÜRK'ün özel hayatını bilir oldu bi anda. ilkokulu bitireli 15 yıl oldu neredeyse, bu zamana kadar neredeydi bu insanlar. Yukarıda da bahsettik Altın çamura dü$ünce kıymet yitirmez.
Alkol alıyormu$, sigara içiyormu$, balkan dansları sergiliyor, zeybek oynuyor, sabahlara kadar eğlencelere katılıyor.
Bunun kötü tarafı ne ? Bilinçsiz bi $ekilde uluorta ta$kınlık yapanlarla karı$tırılıyor herhalde ki bu durumu ele$tiriyorlar.
Hmm Atatürk mükemmel bi Asker, mükemmel bir lider.
E iyi de insan değil mi bunları yapamaz mı ?
Hem zaten bu eylemleri insanlar benimsesin, bunlarda bi kötülük yok diyerek örnek olmaya çalı$mamı$mı ülkesine, halkına. Ben yanlı$ bir nokta göremedim. At gözlüğüyle bakan var ise bilemem.
Ziyadesiyle;
Atatürk tarihe Mihenk Ta$ı olmu$ liderlerden birisi, döneminin en büyük Askeri dehası. Bu su götürmeyen gerçek. Askeri, siyasi ve toplumsal alanda yaptıkları kimsenin üstünü karalamaya gücü yetmeyeceği ba$arılar. Lakin insan olarak bi takım zaafları olması bütün bu özelliklerini gölgelemeye yetmez hiçbir zaman. illa örneklemek gerekirse de Diego Armando Maradona denilen futbolcu ki$ilik madde bağımlısı olduğu ordaya çıkınca kimse onun futbolculuğunun kötü olduğunu söylemedi, yada Sergen Yalçın kumar oynadığı için kötü bir futbolcu olarak gözlemlenmedi. Hepimiz özümüzde insanız. Bizi diğer insanlardan ayıran kendi yeteneklerimiz hepimizde ayrı ayrı mevcut. iyi yetenekleriyle ön plana çıkan birinin elbet zaafları olacaktır. insan olmanın temelinde var hata yapması. Buradan yola çıkarak;
Mustafa Kemal ATATÜRK'e insan değeri vermek kimseye bi$ey kaybettirmez. Benim gözümde daha da yüceltir aksine.
insan olmayı çok gören varsa $ayet, sevgilerimi yolluyorum buradan kendilerine.
Bir belgesel ile Atatürk'ün karalacağını dü$ünenlere de sevgilerimi yolluyorum. 25 ya$ındayım ve hatırladığım Atatürk'e dair yeni yapılan sadece Sarı Zeybek belgeseli var. Ne tesadüf ki o da Can Dündar yapımı.
Bu yıl itibariyle 12 yıllık Zorunlu eğitim var ülkemizde. Atatürk bu süreçte hep ba$arılarıyla anlatıldı. 85 yıllık Cumhuriyet Tarihinde böyleydi bu, bundan sonra da böyle olacak, olmaya devam edecek. Bo$ yere kimse kaygılanmasın.
filmi kötüleyenler aynı zamanda deniz baykal'ın kara çarşaflılara rozet takmasına destek olanlar oldukları için ciddiye almadğım filmdir. Yanlış bilgiler var diyenlere de "Can Dündar kadar araştırdınız mı?" ya da "Karşısına çıksanız doğrusunu savunabilecek birikiminiz var mı?" diye sorarım.
Filmde Atatürk hakkında hiçbir eleştiri getirilmemiş, taraflı bir söz söylenmemiş. Diktatör olduğu iddiası bile bir Fransız gazetesine dayandırılmış.Ya da en yakın arkadaşlarını yargulatması. Bunları yeni mi öğrendik ? Önceden bilmiyoduk da Can Dündar mı koydu önümüze sanki ? Ya da Atatürk'ün gerçekten dindar mı olduğunu sanıyodunuz ? Yok efendim bir milleti karanlıktan çıkaran adam karanlıktan korkmazmış. Yahu orda iki saniyelik bi cümle cımbızla çekip çıkarılmış, "Filmde Atatürk'e korkak deniyo" diye eleştirilmiş. Ya bi ilerleyin olcak şey değil.
Ayrıca filmde kendi diyo ya "Bu kadar hızlı radikal devrimleri yapmak için halkın kendi kendine yapmasını bekleyemeyiz" diye. Sonra en son harf devreminden sonra beş maddeyim tamamladım diye içi rahat ediyo. işte malesef, olmamış be Atam ! halaa başımızda böyle yöneticiler varken. Acı gerçek o ki olmamış. Avrupalıların yüzyıllarca sürede oturttukları devrimleri birkaç yılda oturtmak kolay değilmiş işte ...
gişeden bilet almak dışında sinema bilgisi olmayan birçok insanın çekim teknikleri, sahne seçimi ve müzikleri hakkında yorum yapabildikleri filmdir. hastasınım ulu sözlük ...*
izlediğim ve gerçekten o kadar da kötü bişey olduğunu görmediğim film. atatürk'e sevgim arttı. mustafa kemal'i bir insan olarak, insanlık haliyle görmek isteyenler bu filme gitmeli.
atatürk'ün insani yönleri anlatıldı gibi bir ifade ile piyasaya sürülen belgesel. belgeselde verilen bir çok bilgide eksik var söylenen bir çok şey can dündar'ın kendi kişisel fikirleri bu yüzden yapım beklediğim kalitede değil.
muhafazakarlar arasında "mustapha" olarak söz edilen film.o derece yanlı olmuş,izlemedim ama bu kadar insan yanılıyor olamaz herhalde.
(bkz: marjinal olmamak için ortalamalaşmak)
olmamış, herşeyden anlatayım derken, hiçbir şey anlatılamamış, 10 kasım'a yetişsin derken becerilememiş herhalde. Sinema seyircisine satılmak yerine dvd falan olsaymış daha çok beğenilirdi bence. Galadan çıkan bakanların zorlanarak "beğendik" demelrinden belliydi. Goran bregovic kaç para kaldırdı ki?