bir donem zafer dergisinde de yazan psikiyatrist yazar in
en son aynalar kridorunda ask isimli romani cikti.karakalem yayinlarindan cikan kitabi suan timas basiyor.
varolus cabalari ile imgeler dunyasinda yasayan karakterleri uzerinden derin tespitlerde bulunan dr.mavi nin hikayesi.
''nietzsche ve babaannem'' adlı yapıtıyla, insanın kendi kendisini tedavi edebilmesine olanak sağlayan, kendimize üst bakışla bakabilme tarifini veren,kognitif ve varoluşçu psikoterapilerin adamı. belirttiğim yapıtından bir kesit sunacak olursak:
'' zihnim maneviyata yabancılaşmış, aklım felsefede boğulmuş, fikrim gündelik siyasetlerle yorulmuş, kalbim dünya hayatı içinde sersem olmuştu.''
(bkz: bir kitap okudum hayatım değişti)
Aynalar Koridorunda Aşk ın yazarı...
Bu kitap arka kapakta söylendiği gibi gerçekten terapi görevi görüyor.Varoluş,benlik,yaratıcı ve aşk üzerine yazılmış.Herbir cümlesi çok kıymetli.Kendinizden birşeyler bulabileceğiniz,kendinizi sorgulamanızı sağlayabilecek bir kitap.Okuyun...
yakınlık adlı kitabı kitap okumanın zevkine tam anlamıyla vardırır.
ilk başlarda; ali ata bak, emel topu tut.. a benzese de,
sayfaları geride bıraktıkça anlaşılır anlatmak istedikleri.
ve hayran kalınır anlatımına, o basitliğin içindeki derinliğe.
nietzsche ve babaannem
ay terapisi
aynalar koridorunda aşk
giderken bana birşey söyle
yakınlık
dünyanın üç yüzü
kitaplarının yazarı, çabasını varoluşsal sorunları çözmeye adamış terapist...
"Gerçek yaşamın başlayacağı bir anı, bir günü beklemek, hayatta sığındığımız tatlı bir avuntudur sadece" cümlesiyle carpe diem diyen, hayatı, aşkı, ölümü sorgulayan, narsist benlik kavramını sık sık dile getiren, tüm kitapları okunası psikiyatri uzmanı yazar.
zaman gazetesinin cuma ekinde yazdığı yazılarla tanıma fırsatı bulduğum terapist yazar. aynalar koridorunda aşk kitabında aşkı sorgulayan yazar, giderken bana bir şeyler söyle kitabında da ise ölümün farkli bir yüzünü çok iyi anlatmiş. yolu aşka ve ölüme düşmüş herkesin kitaplarını ve yazılarını okumasını tavsiye ettiğim yazardır kendisi.
Mustafa Ulusoy'un bugünkü Zaman'da yayımlanan "Vicdanlı ateistler iyi insan olmayı kime borçlu?" yazısını okuyunca odaya derin bir sessizlik çöktü. Sessizliği yılların ateisti ibrahim abi bozdu, başını ellerinin arasına alarak sağa sola sallandı ve ah-ü vah etmeye başladı. "Allah kaldıramayacağı taşı yaratabilir mi" sorusuyla karşılaşınca ateizm illetine düçar olan liseli Ahmet, ibrahim abinin sırtına yaslanarak hüngür hüngür ağlamaya başladı. Ben yaşadığım sarsıntı nedeniyle kendimden geçmişim.
mustafa ulusoyun yazısının bir kısmısı buyrunuz;
Görünen o ki, ateistler, iyi, erdemli, ahlaklı davranışlar sergilerken bunu, ne Mutlak Varlık'ın ahirette vereceği cezanın (cehennem) korkusuyla ne de vaat ettiği ödülün (cennet) karşılığında yaptıkları argümanı kendilerine dayanak alıyorlar. Güya hiçbir dünyevi karşılık beklentisi de yok bu davranışın temelinde. Sırf vicdanlarının sesini dinleyerek yaptıkları için de, davranışlarının daha içten olduğu iddiasındalar."
"Bu noktadan bakıldığında inkâr ehlinin vicdanla ilgili bir açmazına daha ulaşırız. 'Vicdanımı dinleyerek aç bir köpeğe yiyecek verdim, ben çok iyi bir insanım,' diyen bir inkar ehli, bu iyilik dolu eylemi Mutlak Varlık'tan tabiri caizse 'çalarak' kendine mal eder. ister mümin olsun, ister inkâr ehli olsun, kişinin, aç bir köpek gördüğünde vicdanında uyanan merhamet hissi, Mutlak Varlık tarafından yaratılan bir histir."
"Her an ölüyorsak ve hayat her an elden gidiyorsa bu yaşam kimindir? insanın koruyup kollayamadığı, sonsuza kadar elinde tutamadığı bir şeye 'benim' diyebilmesi tuhaf, değil mi? "
bağdat caddesi'nde bürosu bulunan psikoterapistir. psikoterapist olmasının yanı sıra 'hiçlik, her şeyden nefret etme, narsist benlik, ölüm korkusu, kendini değersiz hissetme' gibi pek çok sorunu kitaplarında ele almıştır.