bilmem kaçıncı albümünü yayınlamış yine. albümün adı da 'Üç Mevsim Bir Ölüm Üç Ölüm Bir Mevsim'
tam 12 cdden oluşan bir albüm. evet evet bu adam çıldırmış olmalı. tam 12 cd. muhtemelen hepsi tek trackten oluşuyor.
CD 01 - Bir Mart
CD 02 - iki Nisan
CD 03 - Üç Mayıs
CD 04 - Dört Haziran
CD 05 - Beş Temmuz
CD 06 - Altı Ağustos
CD 07 - Yedi Eylül
CD 08 - Sekiz Ekim
CD 09 - Dokuz Kasım
CD 10 - On Aralık
CD 11 - On Bir Ocak
CD 12 - On iki Şubat
kafayı ölümle bozmuş biri. şarkıları da acayip negatif. insana kendisini kötü hissettiriyor. uzak durun böyle adamlardan. elektronik müzik dinleyin.
sırf müslüman olduğu için, konser aralarında seccadesini serip namazını kılıyor diye, gruba yüreğini, vaktini, herşeyini vermiş murat çelik'e tekmeyi basmıştır bu adam. bastıktan sonra da hakkında onlarca iftira ve hakarette bulunmuştur murat çelik'in. buna rağmen murat çelik bir kez bile onun seviyesine inip de cevap verme tenezzülünde bulunmadı. iyi ki de öyle yaptı.
hele bir de düş sokağı sakinleri ismini sahiplenme hikayesi vardır ki sormayın gitsin. haşmetleri murat çelik'e tekme bastıktan sonra grup dağılmış olmasına rağmen "düş sokağı" ismiyle albümler yapmaya, konserler vermeye devam etti tabi. kendisine "grup dağılmasına rağmen niye grubun ismini kullanıyorsunuz?" diye sorulduğunda "düş sokağı sakinlerinin 'düş sokağı' kısmını ben bulmuştum, 'sakinleri'ni çelik bulmuştu onun için bu isim benim hakkım" diye cevap vermişti! ha biz yedik mi bu çevir kazı yanmasınları, asla!
murat çelik'in yazdığı "gülziya-masalını arayan kahraman" isimli romanından sonra haşmetleri kıskanıp kendisi de dandirik bir kitabını piyasaya sürdüler vakit geçirmeden. kimse de takıp da almadı zaten saçma kitabını.
bu serüvende ne oldu derseniz, murat çelik müslüman olduktan sonra "hiç" olmak için uğraştı durdu, o "hiç" olmak için uğraştıkça büyüdü, sevildi. murat yılmazyıldırım grup dağıldıktan sonra iyice kendini beğenmiş adamın biri oldu, hatta hatırlıyorum da gittiğim tek konserinde bir hayranının ondan istediği parçayı "hayır öyle keyfimize göre çalmıyoruz burada" deyip geri çevirmişti."gözyaşı ağacı" konseptine ters tabi, beyfendi artistlik yapacak illa. tutup bi de konsere kartondan "gözyaşı ağacı" getirip mevlevilerin sema ayinine benzer bi haltlar yapmaya çalışmış ama kendisinin yaptığı ayin daha çok beş yaşındaki çocukların salon ortasında kendi etrafında dönüp kahkahalar atmalarına benzemişti. etraftaki mumlara ve tütsülere hiç girmek istemiyorum. ha ne oldu murat yılmazyıldırım, elin günün eğlencesi oldu. ne duruşu kaldı ne de sözlerinde anlam. murat çelik'in yazdığı bir tane şarkıya murat yılmazyıldırım'ın tüm şarkılarındaki saçmalıkları değişmem.
"Oysa ben gözlerindeki sarhoşun
Cebinde duran son şişesindeyim
Al beni çek damarlarına.."
bu adam galiba murat çelik gibi erdi. önceleri mistik inançları var sanardım ama artık kendisini islama yakın görüyorum. istediğini olabilir sorun değil. hem bu kadar değişmişken barışın murat çelik ile tekrar sokağınızda mahllenizde şarkılarınızı yapın. di mi güntekin?
enteresan bir sese sahip, eski düş sokağı sakini. son dönemlerde adsız özlem diye bir şarkı yapmıştır ki, anlatmakla olmaz dinlemek, dinledikçe isyan etmek lazımdır.
kırık yelken albümünde ki şarkıların çoğunu bir hafta içerisinde yazmış, dönemsel depresyonlarının etkisini müziğine aktarıp, beni de hayattan soğutan ve gel zaman git zaman hayatı adsızlaştıran, diğer düş sokagı sakini ( boşuna depinmeyin kopamazsınız düş sokağından )
çaycuma'ya bile konser vermek için gelmiş müzisyen kişilik *... geldiğinde çaycuma'nın kokusuyla ilgili espri de yapmış fakat sonradan toparlamıştır... düşlerin ressamı ismini de kendisinin kendisine taktığından şüphelenmekteyim*
kara aşka beyaz göndermeler albümünde her şarkısının başında şarkıyla alakasız bir kelime geçiyor.bunları birleştirince anlamlı hatta çok anlamlı birşey çıkıyor.ahanda;
karanlıklar ateşinden ayrıldım,yorgun bedenim yeni doğan bir çocuğunki kadar acıdan uzak artık.ak bir ışık anaforuna yakalandım dünyadaki düş gezegenleri aşkına ,yelken cumhuriyetlerine çıkıyor kanayan yollarım.
ağlak adam. vıcık vıcık duygu sömürüsü kokan şahsiyet. türk gençlerinin yaz aylarını bi dönem mahvetmiştir ekürisiyle birlikte. kız tavlamanın ve dikkat çekmenin en bayağı yoluydu bi zamanlar bu adamın şarkılarını kumsalda söylemek. sonradan sonraya kurtulduk allahtan , e ağlaya ağlaya yaş kalmadı adamcağızın gözlerinde.
geçen gün arkasına flash tv'nin merkez binasını almış bir resim etrafında röportaj yapmış bununla radikal gazetesi. şöyle buyurmuş zatı şahaneleri o söyleşide: allah bana bir daha aşk şarkıları yazdırmasın demiş. ne gam yahu muratcığım o kıvrak sesinle söylediğin aşk şarkıları ile kendine bir kitle edindiğini çabuk unutmuşsun.
aşk şarkısı olmayan şarkıların ise hakikaten berbatlık derecesinde. bir zaman düş sokağı sakini iken karşılaştığımızda yaptığın o muraşka şarkısının anlamını sormuştum onca insanın önünde yüzünde vakur bir ifade ile o karımla aramızda geliştirdiğimiz bir dil demiş idin de kimse inanamıştı bu sallamana.
daha sonra murat çelik ortamda yok iken solo kasetlerimi alın grubun kasetlerini değil demiştinde orda bulunan topluluğun sana dair düşüncelerinde sarsıcı değişimler olmuştu. grup mefhumuna bakışın o zamandan belli idi. murat çelik'in yüreğini koyduğu bir gruba sen sadece artistik yapmaya uğraştığın cümlelerini ve o kıvrak sesi koymuştun sade. ve tabi birde paraya olan tutkunu.
evet allah sana bir daha aşk şarkıları yazdırmasın düşlerin ressamı. boya badanaya devam etmen dileği ile. *
sivas'da ki her konseri en fazla otuz beş * kişi dinlemesine rağmen bıkmadan, usanmadan bu şehre gelmeye devam eden ağlak sesli şarkıcı. ha azminin taktir ediyorum o başka. *
diğer albümlerinden farklı olarak bu albümün sözleri daha yalın olmuş.yalınlığı ve basitliğinde muhteşem olabileceğini gösteriyor sanki.0 derece aşk başkadır albümünü çıkaralı neredeyse 1 yıl geçmeden bu albümü çıkarmasıda ne kadar üretken olduğunu gösteriyor.2 yıl önce bir konserinde yılda 3 albüm çıkarabilecek kadar çalışmam var demişti o zaman inanmadıydım doğruymuş.