greenland eskimolarında dini bir ritüel. evli çiftler (bazı kaynaklara göre bekarlar da) toplaşıyor. şaman, ruhlar alemiyle bağlantıya geçtikten sonra mum söndürülüyor. sonra herkes karşı cinsten tuttuğunu s*kiyor. avda bereketin artması, havaların düzelmesi gibi şeyler için icra edilirmiş.
osmanlı devleti'nin, özellikle halifeliği ele geçirdikten sonra, ektiği alevilik karşıtı propagandalarının etkileri ne yazık ki günümüzde hala devam etmektedir.
aslında alevilikle dalga geçmek tarihini ve atalarını inkar edenlerin davranışlarıdır. zira zamanında anadoluya göç eden türkmen/yörük aşiretlerinin neredeyse tamamı aleviydi. anadoludaki alevi köylerinde, aynı zamanda oğuz boylarının da isimleri olan, eymir, kınık, avşar, çetmi/çepni, sungur gibi isimlerin sıklıkla kullanıldığını görürsünüz.
orta asya'dan getirdiğimiz adetlerimizi kültürlerinde barındıran, arı türk milliyetçiliğinin en koyu savunucuları olsalar kimsenin yadırgayamayacağı alevilerle dalga geçmek cehalettir, bilgisizliktir.
kolaylıkla iftira atmak bu coğrafyada eskiden beri moda... ilginç! ama konuşurken mangalda kül bırakmıyoruz vesselam!
henüz küçüğüm mahallede arkadaşlarımla oynuyoruz. gülşah diye bir arkadaşım var ama yapışık ikiz gibiyiz. aynı okula gidiyoruz, evlerinden çıkmıyorum, gülşah bitleniyor, ben bitleniyorum... bitimiz bile ortak. neyse bir gün kavga ettik. bana '' pis alevi '' diye bağırdı ( annem alevi babam sünni). evde de konuşulmuyor bu mevzular. salya sümük ağlaya ağlaya eve koştum.
- anne gülşah bana '' pis alevi'' dedi.
+ aleviyiz ama pis değiliz.
- niye pis dedi, neden alevi olduğumuzu söyledi.
+ boşver ağlama hadi yüzünü yıka..
sonra yıllar geçti. alevi olduğumuz için yemeğimizi yemeyen, mesafe koyan, dedikodumuzu eden insanların varlığına şahit oldum. sivas olaylarınında yanan 37 insanı gördüm. vahşeti canlı yayında izledim. birileri kendine benzemiyor, kendi gibi düşünmüyor, inanmıyor diye insanları diri diri yakabiliyordu. hadi o zamanlar bilgiye ulaşılmıyordu, insanlar daha cahildi diyelim ama hala böyle düşünen, bu iftirayı gündeme getiren insanlar var. bu cidden korkunç.
alevi arkadaşımın anlatmış olduğuna göre bu durum osmanlı dönemine kadar uzanan bir olaymış. hiç zorla yaptırıldığı ve dövüldüğünü söylememiş olup şimdi bu tarz olayları yapmadıklarını anlatmıştır.
saygı duyulması gereken bir olaydır. abartılmamalıdır.
geri planında mazdek'e yakın ama onu da aşan bir felsefe yatan ritüel. osmanlı devletinin şeriye sicillerinde mumsöndü suçundan cezalandırılan pek çok insan vardır.
-yar de ortak (mazdek) (komünistler de bunu 'özgür aşk' adı altında savunur.)
-her türlü cinselliği paylaşmalıyız(hürremiler)
Islamiyetin yeni yayıldığı yüzyıllarda iran'da faaliyet göstermiş hürremiler kızıl başlıklarıyla diğerlerinden ayrılıyordu. 'Kızılbaş' sözcüğünün hakaret maksatlı kullanımı da bundandır.
gülün adı'nı okuyanlar ortaçağ avrupasındaki çeşitli dini cemaatlerin de bu ritüeli yaptığını farketmişlerdir.
Anadolu'ya özgü bir olay ya da iftira değil özetle.
Bugüne kadar bir aleviyle alışveriş yaptığımda hiç kazık yemedim,
Bir iş yaptığımda hakkımı yemeyeceğinden emin oldum, paramı kuruşuna kadar aldım.
Borç verdiğimde zamanı gelince getirdi verdi.
Daha güler yüzlüydü,
Daha iyi bir komşuydu...
Sünni olan hep kendini en iyi gördü ama ben çoğundan kendimi emin hissedemedim.
Görmemekte ısrar ediyoruz çünkü karanlıktayız. Bizim için ahlakın mumu sönmüş, ona buna iftira atıyoruz.
Gerçi ben artık Sünni değilim, Allah bize 'müslüman' adını vermiş. O da ayrı konu.
Alevî bireylere yönelik bel altı vurmak adına ortaya atılan iftira içerikli başlık. Ben şahsen gözümle görmeden inanmam ancak kimse kusura bakmasın Türkiye'de yaptığım araştırmada yoğun bir ensest içerik paylaşımı ve araması söz konusu beyler bayanlar. Bunun alevisi sunisi hristiyanı Yahudisi ateisti agnostiği yok bence. Bu acı gerçek için yoğun hukukî uğraş vermeme rağmen bir sonuç alamadım. Bence Alevî bireyleri mum söndü iftirası ile hedefe almaktansa Türkiye'de internet kullanıcılarının eylemlerinin dikkate alınmasında fayda var diyorum. Yoksa gelecek jenerasyon ocağı söndürecek bilesiniz.
iğrenç bir söylenti. sadece kendisi değil, arkasından çıkan söylentiler de öyle.
okul servisinde 8 yaşında iki çocuğuz. seçim dönemi olmalı. her yerde afişler. arkadaşım kulağıma doğru yaklaşıp, -siz de shp ye oy vereceksiniz değil mi? diye soruyor. bilmiyorum diyorum. çünkü bilmiyorum. tabii shp ye oyvereceksiniz diyor, çünkü siz de alevisiniz. bu konuda da hiçbir fikrim yok. alevi mi? hiç duymadım. şey, kadıköylüyüm diyorum. bir de giresunluyuz diyorum. elbette alevisiniz diyor, alevi olmayanlar evlendiklerinde ilk önce kayınpederleri ile gerdeğe giriyor diyor. ama siz iyi insanlarsınız. iyi insanlar alevidir diyor. iyi insanlar shp'ye oy verir.
iyi insanları biliyorum ama aleviler kim anlamıyorum. aylar sonra bu bilgiyle ne yapacağımı bilemediğimden, anneme gidip biz aleviyiz ya, ne zaman oldun sen alevi diyorum. kadın şaşkınlıktan ölecek. nereden duydun bunu diyor. alevi değiliz biz. o günden sonra, aynı evde yaşadığımız dedemle annemi bir arada gördüğümde sürekli soruyorum kendime: alevi değiliz, iyi insanlar değil miyiz? dedem, annem... biraz aklım erince tüm bunların iğrenç olduğunu anlıyorum tabi. mumsöndü diye de bir iğrenç iftira var. daha da büyüyünce insan menfaatinin daha ne iğrençlikler kurabileceğini öğreniyorum da; o iki tane 8 yaşındaki çocuğun aklının içine bırakılan pisliği tabi temizleyemiyorum. 8 yaş diyorum. bakın neler konuştuk o yıllarda.