cem evinde mumları söndürerek ihtiyacı olanlara iaşe yardımı yapılmasıdır. çünkü ne veren ne de alanın belli olmaması lazımdır dinimizde. hal böyle iken bazı yandan yemişlerin akıllarındaki " mum söndü " mumları söndürerek sütçüye, tüpçüye zuladan veren anneleri olanların edepsizliğidir. not : alevi değilim. şu ülkeyi bölmeye çalışmayın orospu evlatları.
anlamının ne olduğunu bilmeyenler ve anlamını öğrenmek isteyenler için kalması gerektiğini düşündüğüm başlık. ancak küçük düşürücü girdiler hiç düşünülmeden silinmelidir.
Alevilerin yaptigi iddia ediliyor ama bilemiyorum bu kadar igrenc birseyi gunumuzde nasil yaparlar yapiyorlarmi bilmiyorum tam bir cahillik ve sapiklik tum kufurleri siraliyorum.
mum söndü" ifadesi, Kur'an'ın dışlandığı, imanın içinin boşaltıldığı, tekkelerin kapatıldığı, ibadetlerle birlikte dinî zikir ve tasavvuf adabının yasaklandığı, ibadet esnasında jandarma korkusuyla kapılara nöbetçilerin, sokak başlarına erketelerin konulduğu dönemin anılarını taşıyordu ve anî baskınlara maruz kalmamak için gizli kapaklı semah yapan Kızılbaş grupların bunu ancak mum ışığında yapabilmeleri ve yakalanacakları haberi gelir gelmez, yahut her dinî grup gibi kapıları dipçikle dövülmeye başladığında mumları söndürüp ortamı gizleme gayretlerine yakıştırılan suçlamanın adıdır.
Osmanlı zamanında teeeyn süvas'ın bilmem hangi dağındaki Alevi köyüne devletin ne yaptırımı olacak ki? baskı altında mum ışığında gizli saklı ibadet ediyorlar diye üfürüyorlar aga. Yok yani devletin askeri çekmiş kamuflajları usul usul gelmiş tam kapıdan 'bööö' mü yapmış. O değil esasında asker de Alevi lan zaten. Hem anlamadığım bu ibadetin yapılabilmesi için illa karanlık mı olması lazım.
Ola ki cumhuriyet sonrası çıktı diyelim bu mumsöndü mevzusu. Atatürk "tekke ve zaviyelerin kapatılmasına dair kanun" çıkartmış aga. Yıkıcı faaliyetlerinden ötürü ne ki tarikat dergah var kapanmış. Hal böyleyken bu cemevleri bu kanuna da aykırı o zamanlar.
Şimdi gözlerinizi 4 açın anlatacağımdan feyz alın ki mumsöndü mevzusunun aslını anlatayım. Öyle devlet baskısı fln hikaye çünkü müdür.
Bu mumsöndü mevzusu esasında alevilikle uzaktan yakından alakası olmayıp. Osmanlı toprakları içinde yaşayan birtakım marjinal gayrimüslimlerin kendi dini ritüellerini Alevi kisvesi altında yaşamalarından çıkmıştır.
Nur (24/15) “Çünkü siz bu iftirayı, dilden dile birbirinize aktarıyor, hakkında bilgi sahibi olmadığınız şeyi ağızlarınızda geveleyip duruyorsunuz. Bunun önemsiz olduğunu sanıyorsunuz. Halbuki bu, Allah katında çok büyük (bir suç) tur.”
Bir mezhebi karalamak için yazıp çizilen saçma konudur. Özellikle bu tür saçmalıkları yazan ve yapanların kendi bulundukları inancın emirleri dışında her boku yiyip, kendilerine hakim olmayıp ondört yaşında kıza tecavüz eder gibi evlenenler olduğunu bilince çok boş geliyor bu karalamalar.