bizim canımız,yemyeşil fıstığımızdı,ilgi çekmek için atmadığı takla,yapmadığı şaklabanlığı bırakmayan,aile fertlerini birbirinden kıskanıp,kafasını kızdırana acımayan gaga darbeleri ile yıldırmaya çalışan çörek otu gözlümüzdü o bizim.yıllarca bana can yoldaşı,ailemizin neşe kaynağıydı.nasıl da benimsemişiz o yeşil yaratığı.sanki ondan öncesi olmamış hayatımızda,bizimle deli gibi kavga eder ilgimizi çekemezse cart cart bağırarak tepkisini gösterir,protesto ederdi hayvan.bizi kendine o kadar bağladı ki,öldüğü gün kalbimizde açtığı yarayı hala kapatamadık.10 yıl oldu o gideli ama hala evimizde fıstık şöyleydi fıstık böyleydi diye anlatılır.o açılan yarayı doldurmaya kapatmaya çok korkuyoruz. canımız o kadar yandı ki,artık onlara uzaktan bakıp seviyoruz.çünkü o bizim ilk göz ağrımızdı ve sanırım bundan sonra da bizim için son olacak.seni çok özledik be çörek otu gözlümüz.
insanların konuşturmak için belki de sadece isimlerini söylettirmek uğruna tek bıraktıkları zavallı hayvanlar.
eğer onu birazcık seviyorsanız ona eş alın. yalnızlık allah'a mahsus derler. ufacık kuş için de geçerli bu.
yalnızken çok durağandır ama eşi varsa durmaz. ona iyi bakmayacaksanız, yanında sigara içip onu boğacaksanız, kafesini ayda 1 kez temizleyecekseniz, ona ballı krakerler almayacaksanız, onunla arkadaş gibi olmayacaksanız bırakın kalsın kuşçuda mutlu mesut...
yıllar sonra gelen edit: ballı krakerler faydalı değil hatta zararlıdır. bunun yerine haftada 1 kez havuç ve marul verin ama ıslak olmasın. yoksa ishal yapar.
bir başka muhabbet kuşunun ağzına kusmak(sevgi belirtisi) bu kuş için hayatın anlamı halindedir. muhakkak kusmak ister sürekli öpüşmek ister kendi cinsi yada karşı cins farketmez. şayet kusamazsa hayata küser depresyona girer, o yüzden yalnız bakılmamalı yada ayna alınmamalıdır. ayna olduğu takdirde kusmaya çalışıp karşılık alamayınca depresyona girer bileklerini keser hiç belli olmaz.
kaşıma olayını genelde karşı cinslere karşı yapar, genelde banyoyu severler günü birlik banyo yapmasında bir sakınca yoktur. koymadığınız takdirde suluklarının önünde dışkı parçaları görürsünüzki bunun anlamı genellikle şudur; kuşunuz banyo koymayacak kadar mal olduğunuz için banyosunu sulukta yapmıştır. mutlumusun? sadece 1 an düşün, sen 1 bardak suda banyo yapmaya çalışsaydın nasıl hissederdin?...
tırnaklarının kesilmesine gerek yoktur. kafesteki plastik tutacakları çıkartıp yerine ahşap olanlardan yada dal parçaları falan koyarsanız kendiliğinden zamanla törpülenecektir tırnaklar. kesinlikle kesmeye çalışmayın tırnakları...
özgürlük önemlidir. benimkilerin(4 muhabbet + 2 hint bülbülü) kafesleri bütün gün açıktır, yem yemeye yada akşam uyumaya falan girerler. kafesten hiç çıkmayan kuşların yaşam süresi kısalır.
maydanoz veermeyiniz boğulabilir. ama marul vermekte sakınca yoktur tabi haftada 1 gün sadece.
marula acayip düşkündür marul görünce gözleri felfecir okur az önce yiyiştiği kuşu görmezden gelir.
pozitif enerji için alacaksanız size tavsiyem hint bülbülü(zebra ispinozu) olacaktır. muhabbet kuşlarında kavga gürültü eksik olmaz. az önce öpüştüğünü 2 dk sonra kovalar, yem rekabeti vardır kafeste 8 tane yemlik olmasına rağmen "ben bu kafesin ağasıyım gençler ,açılın bakalım" demek için diğerlerinin yediği yere gider onları kovalayıp kendi yer.
aynı yerden yem yerken sürekli birbirlerini kovalarlar.
ama hint bülbülünde öyle değildir. aynı yerden gıklarını çıkarmadan kardeş kardeş yerler. öfke-artistik-racon kesme gibi muhabbet kuşlarının sürekli yaptığı şeyleri yapmazlar.
en irileri ingiliz cinsi olan kuştur. ingiliz kırmaları parlak renkleri düzgün tüyleri ve sağlıklı görünümleriyle hemen dikkat çekerler. en kalitelileri bunlardır.
yerli diye geçenleride oldukça ufak ve her zaman kırçıllı olanlarıdır.
dişileri konuşmaz diye yaygın bir yanlış bilgi vardır. dişileride konuşur fakat erkeklere oranlara daha çok ilgi isterler. dişileri konuşturmak istiyorsanız yumurtlama evresine gelmeden hemen ilk 2 3 ay içerisinde uğraşılmalıdır. aksi takdirde yumurta üretmeye başladıkları an dünyayla bütün ilişiğini koparırlar ve sadece civciv çıkarmaya yoğunlaşırlar.
benim bir gevezem vardı. onun cinsi azeriydi. yumurta yemekten beyni büyümüş, artık kendini insan zanneder olmuştu. kuşluktan çıkıp bildiğin cümle kurar olmuştu. o kadarki kafesin kapağının açılış yönünü iyiden iyiye öğrenip kendi gagasıyla açıp özgürlüğünü ilan etmişti.
hep uçsun isterdim aslında ama son defa görememek beni çok üzmüştü.
canım oğlum seni hala çok özlüyorum.
aslında çok akıllı olan ve kuş beyinli hakaretini haketmeyecek kadar zeki olan sevimli yaratık. papağan almadan önce birkaç kez muhabbet kuşu beslemişliğim olmuştu benim. bir keresinde yoğunluk yüzünden eve birkaç gün boyunca doğru düzgün uğrayamamış ve dolayısıyla da hayvanımın yemini tazeleyememiştim. evde olduğum bir gün uçması için kafesinden çıkardım. hayvan parmağıma konunca deli gibi ısırıyor, sanki hıncını alıyordu benden. sonra parmağımı acıttığı için kovdum ve tüm gün boyunca hiç pas vermedim. akabinde açık olan pencereden uçup gitti fıstığım. ama ayrılışımız bu şekilde olmadı, kafesini balkona koyup telefonumdaki çok hoşuna giden o kuş sesleri melodisini açtım ve bekledim. aradan birkaç saat geçtikten sonra beni buldu ve ait olduğu yere geri döndü.
o değil de benim aldığım modelde mi bi bozukluk vardı bunların hepsi azınca aynı şeyi mi yapıyolar bilmiyorum ama acayip masturbasyon yapan bi kuş türü bu benim tanıdığım kadarıyla. arkadaş boncuğundan tut vitaminli çubuğuna, aynasından tut tekerleğine kadar her türlü kafes aksesuarını kirli emellerine alet eder mi bi kuş ya? aynaya attıra attıra kendi yüzünü göremez oluyodu itoğlu it, sonra depresyona giriyodu varlığım, biricik dostum aynadaki ben beni terketti diye. her türün en cinsi beni buldu arkadaş. insanından tut da muhabbet kuşuna kadar.
an itibariyle tatile gitmiş olan komşumuzun evimize bıraktığı canlıdır. evde yalnız olunduğu anlarda aşırı korkutur, manasız bir şekilde yüz inceleyip kafayı yan yatırma hareketleri vardır ki adamı korkudan sikertir. kuş şu an kafesinden çıktı oraya buraya 'pırr!' sesleri eşliğinde uçmakta.. korkuyorum sözlük..
edit:kuş s harfine sıçtı..
bir defa beslemiştim. genelde ömürleri kısa olur derler de sağolsun benimki 7,5 yıla yakın yaşamıştı. son günleri ise gerçekten kötü geçmişti.
ölmeden 2 gün önce ayakları tutmaya başlamıştı. birgün yeminin üstünde öyle sere serpe uzanmış vaziyette ve hareket etmediğini görünce bir baktım yok ayakları tutmuyor garibimin. birkaç veteriner aradım yok. 2 gün boyunca belirli aralıklarla elime besledim yemeğini suyunu. yarım saatte bir "acıkmıştır" yada "susamıştır" diye birşeyler taşıyordum önüne. son 2 günü kafes dışında geçti bu sebeple. uyku düzenimi değiştirdim o 2 gün kendisi için. öğlen vakitleri uyuyum, geceleri beslenmesini halletmek için. öğleleri ailem yapardı o işi.
sonra ellerimde öldü, yine beslerken. canlı canlı şahit oldum. göğüs kafesinde bir kemik parçası derisini yırtarcasına dışarıya doğru baskı yaptı. sonra son yediklerini kustu gitti.
hala 1 tane daha alıp beslemek istiyorum ama ne bileyim, değer veririm böyle şeylere ben. "yerini tutar mı?" derim.
tek üzüldüğüm nokta, yalnızlıktan çok sıkılmış olmasıdır. her ne kadar sabah, akşam ilgilenseniz de, adı üstünde, muhabbet kuşu, kendi cinsinden bir canlıyla muhabbet etmek istiyor, camdan dışarı içli içli bakıyor.
eş alacağım ama aynı şeyi yapan bir arkadaş, kendi kuşunun yeni gelen kuşu ertesi gün öldürdüğünü söylediği için kararsız kaldım. yardım et sözlük..
muhabbet eden güzel, rengahenk kuş. konuşması gerekmez illa da. siz bir şeyler yerken gelip ağzınıza girer, siz yazarken klavyenin üzerinde dolaşır durur, önüne bıraktığınız parlak nesneyle usanmadan oynar durur. anahtarı kapının kilidine soktuğunuzda ortalığı yıkmaya başlar, kafesine doğru gelip hanimiş benim çakılım dediğinizde "cici kuş, çakıl" diye yanıt verir.
altı üstü küçücük bir kuş ama yüreğinizde bir yer eder, siz de onun yüreğinde. sevilesidir, sevilir.
Muhabbet kuşundan insan gibi muhabbet etmesini ya da ötmemesini bekleyen arkadaşlara lafım var: Kuş lan bu, ne istiyorsunuz hayvandan? Hem siz onlar kadar güzelsiniz de mi bunuyorsunuz?
garip bir isim bulmaya çalışıp "bıcır" adını verdiğim güzel kuşumun türüdür.
- çok çabuk hırçınlaşırlar.
- herhangi bir şekilde en ufak zarar görünce zarar verenden soğurlar ve barışmaları uzun zaman alır.
- size alışmaları uzun sürebilir. bu kuş bana alışmayacak galiba demeyin. kesinlikle size güven duyacaktır. sadece zamana ihtiyaçı vardır. *
örneğin benim kuşum onu bulmamızdan önce çok zarar görmüş ama ilk haftasından alışmaya başladı.
bazılarının çakmak ya da cep telefonu gibi sıradan bir nesneye kafayı takıp resmen aşık olabildiği hayvanlardır. bunları elinize aldığınızı gördüklerinde kafesin içinde kendilerini paralar, eğer kafes dışındaysa direk üzerinize dalış yapıp gagalamaya başlarlar. amma velakin sevimlilikleri, sizin yemeğinizi yemeleri, sizin çay içtiğiniz bardağa gagalarını dayayıp çay içmeye çalışmaları bütün kusurlarını unutturur. özellikle yalnız insanlar için en iyi arkadaştırlar.
