ingiliz bağımlısı bir hükümete ve saltanata, amerikan mandacısı sözde kongre temsilcilerine karşı milli bir duruş sergileyenlerin çizdiği sınırlardır.
1. dünya savaşı'nda "bu ittihatçılar yüzünden osmanlı savaşa girdi, enver yok mu enver, sarıkamış'ta 90 bin asker öldürdü, ermenileri katletti..." masallarını artık çocuklar bile yemiyor. dört bir yanda, gerek rusya kanadı olsun, gerek ortadoğu, gerek balkanlar, dünyanın o güne kadar gördüğü en büyük savaşta stratejik önemi yüksek osmanlı topraklarının savaş dahilinde olmayacağını düşünenlere gülünür ancak.
ittihatçilerin, ingiliz ve amerikan emperyalizmine karşı ortak çıkarı bulunan almanya ile birlikte olması, mustafa kemal'in çanakkale'deki komutanı liman von sanders'le olan büyük gönül bağı..vs. eleştirenler, bugün de amerikan emperyalizmine karşı rusya ile ortaklık düşünmekte. ne garip!
oysa ingiltere'ye karşı alman kartını oynayan ittihatçileri de kabul etmeyen, ittihatçiliği de sonradan reddeden mustafa kemal önderliğindeki "milliciler", osmanlı'nın egemenliğinde kalan ve türk halkının yaşadığı son türk topraklarını misak-ı milli olarak kabul etmiş ve ettirmiştir.
Prof. Dr. Tahsin Banguoğlu'nun Türk Edebiyatı Dergisi'nin Ekim 1987 sayısına yayınladığı bazı belgeler, Atatürk'ün güney sınırımızla alakalı Misak-ı Millî'nin hedeflerini daha da açıklıkta hatta daha geniş bir şekilde ortaya koyuyor. Bunlardan birincisi şudur: Mustafa Kemal Paşa TBMM açıldıktan sonra Hatay'dan kaçmış ve Adana'da kurtuluş cemiyeti olan Tayfur Sökmen Bey'den bir mektup alır. Tayfur Bey sormaktadır :
"Sancak (Hatay) Misak-ı Millîye dahil midir?"
Mustafa Kemal'in verdiği cevap,
"Türklerin yaşadığı her yer, Misak-ı Millî'ye dahildir." ikinci belge, kendisine Berlin'den mektup yazan Talat Paşa'ya verdiği bir cevaptır. Burada Mustafa Kemal Paşa aynen şöyle diyor : "Türkçe ve Kürtçe konuşulan bütün vilayetlerimiz bizim olacaktır."
--alinti--
"...şark hududu elviye-i selase'yi dahil ederek tasavvur buyurunuz. garb hududu edirne'den bildiğiniz gibi geçiyor. en büyük tebeddülat cenub hududunda olmuştur. cenub hududu iskenderun cenubundan başlar. halep'le katıma arasında cerablus köprüsüne mühtehi olur bir hat ve şark parçasında da musul vilayeti, süleymaniye ve kerkük havalisi ve bu iki mıntıkayı yekdiğerine kalbeden hat. efendiler, bu hudut sırf askerî mülahazat ile çizilmiş bir hudut değildir. hudud-u millîdir. hudud-u millî olmak üzere tespit edilmiştir. fakat bu hudut dahilinde tasavvur edilmesin ki, anâsır-ı saire-i islamiye vardır. işte bu hudut memzuç bir halde yaşayan bütün maksatlarını bütün manasıyla tevhid etmiş olan kardeş milletlerin hudud-u millisidir."
günümüz türkçesi : "... doğu sınırı üç ili(aslında üç iller ama türkçeye uygun değil) dahil ederek düşününüz. batı sınırı edirne den bildiğimiz gibi geçiyor. en büyük değişklik güney sınırında olmuştur. güney sınırı iskenderun un güneyinden başlar. halep ile katıma arasında cerablus köprüsüne dayandırılan bir hat ve doğu parçasında da musul vilayeti, süleymaniye ve kerkük bölgesi ve bu iki mıntıkayı birbirine birleştiren hat. efendiler bu sınırlar sadece askeri düşüncelerle çizilmiş bir sınır değildir. milli sınırlardır. milli sınırlar olması amacıyla tespit edilmiştir. fakat bu sınır dahilinde düşünülmesin ki, [sadece]çeşitli islami unsurlar vardır. işte bu sınırlar, karışık bir halde yaşayan bütün maksatlarını bütün manasıyla tevhid etmiş olan milletlerin milli sınırıdır."
bugün dahi hatırlatılması unutulmaması gereken yemindir. o yemine sahip çıkan bireyler olduktan sonra isteyen istediği haritayı çizsin çabaları boşa çıkacaktır.
Hakkımız olan toprak bütünlüğüdür. Selanik'ten kerkük'e kadar uzanan hakiki sınırımızdır. Gün gelir ingilizlerin elimizden aldığı vatan topraklarını geri almasını da biliriz. Allah bize inanç ve birlik gücü nasip etsin ! https://galeri.uludagsozluk.com/r/1407518/+
mevcut sınırlarımız bizlere miras; musul, kerkük, batum ve batı trakya toprakları ise kutlu türk varlığına kazandırılmak üzere borcumuz, hedefimiz, kanayan yaramız olmuştur.
kendine türk diyen her kimse, bu yemini unutmamalı; mirasına sahip çıkıp, kanayan yarasını dindirmek için çalışmalıdır.
içerde ve dışarda, silahlı ve psikolojik olarak devam eden saldırılara karşı dik durmalı, yılmamalı, yıkılmamalıdır.
Erzurum ve Sivas kongrelerinde tespit edilip Osmanlı Mebusan Meclisinde 28 Ocak 1920'de kabul edilen ve milletçe sonuna kadar uygulanmasına karar verilen altı maddelik millî sözleşme.
misak ı milli sadece milli sınırlar değil milli ekonomik hedefler siyasi ve askeri hedefler diye çeşitlendirilir. kıbrıs konusu daha sonradan oluşmasına rağmen misak ı milli kabul edilebilir.