millet olma özelliklerinin yitirilmesi

entry4 galeri0
    1.
  1. millet nedir?

    bu soruya toplumbilimsel olarak birçok ayrı yanıt verebiliriz. bu yanıtı verirken, bağlı olduğumuz ulusun düşünüşü ve geçmişi vargıya ulaşmamızdaki en büyük etken olacaktır.

    geçmiş önemlidir vargıya ulaşılmasında dedik, nevzat kösoğlu bu konuda birkaç örnek veriyor. örneğin alsas loren bölgesini ele alarak alman ve fransızların ulus tanımlarını yapalım. bu bölge soy olarak alman, ekin(kültür) olarak fransızdır. almanlar ulus tanımını uruk, soy üzerinden yaparken; fransızlar ekin üzerinden yapmaktadırlar. avustaryalılar ile almanlar aralarındaki ayrımı mezhep ayrılığı oluşturmaktadır.

    türkler için ulus tanımı soy, dil, ülkü, geçmiş ortaklığı, duygu birlikteliği, din birlikteliği üzerinden verilebilir. bunların ikisinin var olması ulus olmak için yeterli değildir ancak ikisinin eksikliği sizi aynı ulus çerçevesi içerisine sokabilir. örneğin gagauzlarla inançsal noktada ayrılabiliriz ancak geri kalan tüm tanımlarda ortak bir noktamız bulunmakta. bundan dolayı gagauzlar türk ulusundandır diyebiliriz.

    işte biz bu saydığımız altı özdekten(madde) hemen hemen hepsini yitirmek üzereyiz.

    nasıl?

    ortak ülkü birliği. bugün türk ulusunun tümünü birden kapsayan, tümünün aynı ortak düşünce uğruna devinim gösterdiği, düş gördüğü bir ülkü var mıdır?

    yoktur! ne yazık ki yoktur. kutuplaşmış bir türk ulusu, türk budunu vardır bugün. ülkeyi yönetenlerin, onlara karşıtlık oluşturanların sürekli olarak körüklediği bir od var. bu od ulusu toptan yakıyor, uzaklaştırdıkça uzaklaştırıyor. bugün türk ulusunun, yahudiler gibi; ruslar gibi, yunanlar gibi savunduğu(görüşü ne olursa olsun liberal, sosyalist, islamcı, türkçü) bir ülküsü yoktur. hepsi ayrı düşler kurmaktadır.

    iki ekin birliği. bugün türkiye iki toplak(camii, karahanlı türkçesi örn.) arasında kalmış beynamaz gibi. müslüman olduğunu savlayan bölümün araplaştığı, laik olduğunu söyleyen bölümün içmeyi, sevişmeyi ulu-orta yaptığı bir ortamda ne ortak gelenek-görenek kalır; ne de ortak bir ekin kalır. yirmi yıla hepsi yok olur, birbirini anlamayan, kafaların arasında uçurumlar olan bir toplum ortaya çıkar.

    üç geçmiş birliği. hepimiz bu topraklarda yaşadık, bu toprakları yurdumuz kıldık. bin yıldır bu bölgedeyiz. ancak iki ayrı türk arasındaki geçmiş tasarımı, bir rum ile bir türk arasındaki tasarımdan daha büyük ayrıklığa neden oluyor. ortak geçmiş birliğimizi de yok ediyoruz. osmanlıcı geçinenlerden ötürü bir m. kemal paşa yağılığı(düşmanlık), sözde atatürkçülerden ötürü bir osmanlı düşmanlığı toplumu kutuplaştırıyor.

    dildeki yozlaşmalara, duygu birlikteliğinin yoksunluğuna, soy ile inanca girmiyorum bile.
    1 ...
  2. 2.
  3. hiç öyle bir yitim yoktur. yalanlar için uzun cümlelere ihtiyaç vardır.
    0 ...
  4. 3.
  5. yazıyı önceleri kaleme almıştım.

    şu anda da görüyoruz ki ''millet olma özelliğimizi'' yitiriyoruz. zira, ''içki içenlere müstahak'' deyip onları milletten görmeyen bir anlayış var. ve saldırıdan ötürü bir dine ve o dinin tüm mensuplarına karşı alınmış bir cephe var.
    4 ...
  6. 4.
  7. Türkiye, kabileciliğin etkisi altında kalmış bir Afrika ülkesi olma yolunda hızla ilerliyor. Bu süreci cemaatlerde dahada hızlandırmak için elinden geleni yapıyor. Misal 17 Ağustos depremi toplumun ortak acısı olması gerekirken o günlerde azınlığa hitap bir cemaat için ölenler Fuhuş zina yüzünden ölmüştür. Kendi kanaatlerine göre yerleri Cehennemdir.
    Bugün bu kanaate olacak nüfus daha fazladır.

    Her türlü mensubiyet duygusunun ötesinde sadece kendi cemaatine bağlılık ilkesi çevresinde oluşan cemaat ruhu bir yandan "bireysel" düşünceyi tahrip hatta yok ederken diğer yandan da mensuplarının zihninde oluşturduğu kalıp katman veya sınırlar sebebiyle toplumsal hayatı da son derece olumsuz etkilemiştir... Burada unutulmaması atlanmaması gereken en önemli husus bu değerlendirmenin şu veya bu cemaate değil topyekun "cemaatçilik" anlayışı veya ruhuna matuf olmasıdır. Bu bakımdan bir cemaatin başka bir cemaatten mahiyet ve esas bakımından bir farkı yoktur. Dolayısıyla birbirimize sarılmamız gereken yerde birbirimize düşman olamamızın sebebi bu dur. Kaldı ki bu topluluklar liderleri farklı olan cemaatleri 73 fırka düşüncesinden yola çıkarak 72ni cehenneme yolluyor. Taraftarlarını Cehennemle korkutup diğerleri için duvar örmesini sağlıyor.

    Bu durum Tükiyede ki siyasi gruplar içinde aynıdır. Toplumda var olan her topluluk dayatmacı sindirmeci benim gibi düşünmelisinci. Buna kemalistlerin (bkz: ikna odaları) örnek gösterilebilir. Ve haliyle sonuç Kabileci bir topluluk.

    NETiCE-i KElaM Pefami safanın millet ve insan eserinde dediği gibi: Milli taazzuvuna kavuşmamış memleketlerde milli birlikten bahsedilmesi, ya tehlike karşısında duyulan geçici tesanüt ihtiyacındandır, ki bu takdirde esasa ait hiçbir kıymeti yoktur; yahut ta, milli taazzuvun henüz bir özlenişinden ibarettir, ki bu takdirde milli birlik şuuru, milli uzviyetleşme hareketine doğru koştuğu nisbette hedefine yaklaşır. Milli taazzuv olmıyan yerde milli birlik mefhumu, böyle bir özleyiş ifade etse bile, kuvveden fiile çıkıncıya kadar, henüz iyi duyulmamış ve iyi yaşanmamış ideallerin adını klişeleştiren mekanik bir tekrardan başka bir şey olmaz.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük