bugün

Milena, yüzün külrengi
yorgunsun kışın ağır havası gibi.
Yok oluyor birileri daima.
Ölüyor onlar, Milena,
şimdi öleceğin
ve öleceğim gibi,
ocak ayının mavi buz dikiti
avlandıktan sonra sayemde.
Ben bakarken geldiğini görüyorsun sen
karın kadifesi örtmüş saçını.
Yalnızım
ve değişmiş dünya.

Janus Kodal
mektubuna yazmış olduğun bir cümlenin bütün kelimelerini defalarca okuyorum: onu sevdiğim doğru ama seni de seviyorum evet belki de böyle olmasaydı sen milena olamazdın ve sen olmasan kimbilir ben ne olurdum? bu gerçeği pragda söylemeyip viyanadan yazman da iyi olmuş. belki de yaptığın şeyleri senden daha iyi anlayabiliyorum milena..

aslında başından geçenler değil önemli olan. önemli olan sensin yalnızca..
benim durumum.. gücümü ve duygularımı böylesine harcayıp sonuçta ölmemem!.

heyt be ne sevgiymis diyor insan bu satirlari okuyunca ve gecmise donup aralarini yapma istegi uyandiran kitapdir benim icim..
ayrica kafka ya bu denli guzel satirlar yazdirmis guzel entellektuel kadin...
"en çok seni seviyorum diyorum ama gerçek sevgi bu değil sanırım, sen bir bıçaksın, ben de durmadan içimi deşiyorum o bıçakla dersem, gerçek sevgiyi anlatmış olurum belki..."
milena jesenska'ya ithafen yazılmış bir dinar bandosu parçası.
...
ama sen başkaydın Milena hasta bir adamı sevecek kadar hastaydın.
benim yalnızlığım insanlarla dolu, milena.

F. Kafka
kendisine hafiften bir kıskançlık beslediğim insan. tamam tamam hafiften değil aslında baya baya kıskanıyorum onu.
yanılmıyorsam kafka ona duyduğu hisleri, "hastalık derecesine varacak kadar büyük bir takıntı" olarak tanımlıyordu.
milena, milena olduğu için sevilmiştir hemde kafka'nın içini deşen bir bıçak olmasına rağmen.
sanki dünyamıza ait değilmiş gibi geliyor bu hisler. Gerçek şu ki kimsenin milenası olamayacağız biz. neyse kalkıp çay demleyeyim en iyisi ben.
Yanımda yürüyordun Milena. Düşünsene yanımda yürümüştün.
Soğuk bir ürperti geliyor Milena.
Üşüyorum senin adını her andığımda.
Kafka'nın nasıl aşık olduğunu anlayamadığım aşkı.

sanırım bob lazard'ın dediği gibi (ki eskiden bu yana seçilen yerel güzellere ve dünya güzellerine bakıldığında da bu böyle, hatta eskilere gidildiğinde rönesans tablolarında ve eski siyah beyaz aile fotoğraflarımızda bile gördüğümüz bir şey) "uzaylılar insan genomuna 6 kez müdahalede bulundular" bilgisi çok doğru bir bilgi sanırım.

Eski insanların, eski padişahların, sultanların resimleri, değişik ülkelerdeki resmedilmiş ünlü kadın figürleri ve fotoğraflara bakıldığında gerçektende insan genetiğine dışarıdan veya zamanla doğal bir müdahale ve/veya değişim uygulanmış/gerçekleşmiş durumda.
Dünyanın en masum aşklarından biri olarak bilinir Kafka ve Milena’nın aşkları. Birbirlerini görmeden dostça başlayan mektuplar kısa bir süre sonra tutkulu bir aşka dönüşüverir. Mektuplaşmaları tam 3 yıl sürer ve bu süre içinde sadece iki kez buluşurlar. Çünkü Kafka nişanlı, Milana ise evlidir ve ikisi de mutsuzdur.

ikisi de Yahudi’dir ve Hitler döneminin yılgınlığı sinmiştir aşklarının üzerine. Bir süre sonra Milena kocasından ayrılır, ama Yahudi dostu, diye toplama kamplarına alınır. Özgürlüğü tadamadan hayata veda eder Milena. Ve Kafka, o da yakalandığı hastalığın pençesinden kurtulamaz ve geride sadece mektuplarını bırakır aşkı adına.

parçalar;

Unutamayacağım bir doğa olayıydı yüzün istasyonda Milena: Bulutlardan değil, kendiliğinden gölgelenen bir güneştin sanki.

'..yanımda yürüyordun Milena. Düşünsene yanımda yürümüştün.'

'Ah! milena, eğer burada olsaydın; yüzümü derin bir nefes alarak kucağına gömebilirdim.'

'Ve gece yazdığın mektup orada işte, nasıl okunabileceğini aklım almıyor, bir göğüs havayı solumak için böyle nasıl daralıp genişliyor, aklım almıyor, senden nasıl uzak kalınır, aklım almıyor.'

'Yorgunum. Tek istediğim, yüzümü kucağına koymak, başımın üzerinde dolaşan elini hissetmek ve sonsuza dek öyle kalmak.'

Sev beni Milena.
milena jesenska aslında tam bir dava kadınıdır. inandıklarını hayatı pahasına savunmustur, az bulunan güçlü kadınlardandır. Aşık olup ailesini karşısına aldığı kocasıyla mutlu olamamıştır belkı de bu yüzden Kafka'ya da güvenememiştir. Kafka ile olan ilişkileri süresince arafta kalmıştır bence bir mektubunda "kocamı seviyorum senı de " yazdığını üzülerek okumustum.
Kafka'ya gelince yazdıklarından derin bir aşkın içinde olduğu belli ancak o da milena gibi cesaretli değil. iki tarafın da korkuları vardı belli ki. keşke aşılsaydı hepsi, tüm dünya görseydi onların aşkını, biz de inansaydık aşka, bak olabılıyormus yaşayanlar varmış diyebilseydik
Kafka'nın soyut sade bir aşk beslediği kadın.

Milena gibi olmayan günümüz kızları Kafka gibi birini istiyor. Yazik.
"Ah! Milena, acı çektirme artık, öldür beni, öldürmezsen katilim sayılırsın."
"Yani inanmıyorum yazdıklarınıza sevgili milena! beni yalnız ben inandırabilirim galiba. öğretmenler genellikle öğrencilerinin kendilerine vermiş oldukları cevapları yeterli bulmazlar. oysa bir öğrenci öğretmeninin ona öğrettiklerinden daha fazlasını nereden bilebilir ki?."
odada yalnız, karanlık, soğuk ve ağrılı geçen günlerde mektubun geldiği zaman nefes alabiliyor, daha fazla nefes alabilmek için daha çok, daha çok, defalarca okuyorum. ama yanına gelemem, sen de gelme yanıma.. sebebini biliyorsun milena.
miley cyrus ve selena gomez birleşimi.
Şahsına mektuplar yazılan kadın.
franz kafka'yı tanımayanlar için sıradan bir isim.
"ağzıma sıçıyordun milena, düşünebiliyor musun ağzıma sıçıyordun" şeklinde sevgilisine çığıran edebiyat yazarı, sarıların kafka'nın manitasıdır.
franz kafka ile bir elin parmağını geçmeyecek kadar yüz yüze görüşmüş, genel hatlarıyla (en sevdiğim edebi tür olan) mektup ile ilişkisini sürdürmüş olan, kafka tarafından 'karşımda oturdun daha ne yapacaktın' gibi müthiş bir değer görmüş kadın.
kafka'nın sevdiceği.
kezbandır.
acaba kafkanın yazdığı onca mektuba hiç "peki" diye bir mesaj atmışmıdır diye merak ettiğim kadın.
Kafkanin yokluktan gulucuge odaklandığı kadındır. işin sığır tarafı bi yana. Sevilmek için güzel olmak gerekiyormuş. Bize bunu öğretti.