"sakın, ülkenize ve vatanınıza aitsiniz safsatalarına inanmayın. yaşamı başka yerlerde arayın, sizin kimliğinizi oluşturan isminiz, milletiniz, ırkınız ya da dininiz olamaz. " diyen çek asıllı edip.
bu cümlesinden sonra aklıma andre'nin o medyumvari tümcesi geldi ister istemez.
bir romanında '' litost '' diye bir çekce kelimeden bahseder kundera. bu kelimenin karşılığı olan duyguyu da şuna benzer şekilde anlatır: bir nehir kıyısına pikniğe giden iki sevgiliden erkek olanı, nehrin karşısına yüzüp, yakacak odun toplamak ister, kız arkaşı ise nehrin kıyısında oturmaktadır ne var ki erkek akıntılı nehri aşacak kadar iyi yüzememektedir. boğulmamak için çırpınmaya başlıyan erkeği, kız yüzerek kurtarır ve kıyıya çeker. kendine gelen erkek, erkeklik gururunun incinmesinden mütevellit; içinde hayalkırıklığı ve bunada bağlı öfkeyleyle karışık garip duygular hissederek bağırır çağırır. nitekim kızı incitir. hepimiz zaman zaman yaşarız buna benzeyen garip duyguyu. işte çekce '' litost '' bu duyguyu karşılayabilen dünyada ki tek kelimeymiş yazarın iddasına göre. ben düşündüm taşındım. türkçe tek kelimelik bir karşılık bulamadım açıkcası. '' yaşam başka yerde '' romanında geçiyordu hatırladığım kadarıyla bu anektot. valla ilginç bence. ben de kundera' nın yalancısıyım. günahı boynuna...
okumadığınız her eseri için sizi kayıplık duygusuna sürükleyen başarılı yazar.
ne yapacağını bilemeden avlunun karşı tarafındaki duvara dalıp gitmek; bir aşk anında karnındaki inatçı gurultuya kulak vermek; ihanet etmek; ihanetin göz kamaştırıcı yolunu terk edecek gücü kendinde bulamamak; büyük yürüyüşte kalabalıklarla birlikte yumruğunu havaya kaldırmak; gizlenmiş mikrofonlar önünde espri gösterisi yapmak - bu durumların hepsini tanıdım, hepsini yaşadım... romanlarımdaki kişiler kendime ilişkin gerçekleşmemiş olabilirliklerdir. her biri benim ancak kenarında dolaştığım bir sınırı aşmıştır... çünkü romanın sorguladığı sır o sınırın ötesinde başlar. roman yazarın itirafları değildir; bir tuzak haline gelmiş dünyamızda yaşanan insan hayatının araştırılmasıdır.
''sakın, ülkenize ve vatanınıza aitsiniz safsatalarına inanmayın.yaşamı başka yerlerde arayın sizin kimliğinizi oluşturan isminiz,milletiniz, ırkınız ya da dininiz olamaz.'' sözünün sahibi güzel adam.
kitapları,
ayrılık valsi
anahtar sahipleri
gülüşün ve unutuluşun kitabı
varolmanın dayanılmaz hafifliği
ölümsüzlük
yavaşlık
kimlik
bilmemek
roman sanatı
saptırılmış vasiyetler
perde
jacques ve efendisi
"romanlarımda kişiler kendime ilişkin gerçekleşmemiş olabilirliklerdir... her biri benim ancak kenarında dolaştığım bir sınırı aşmıştır... çünkü romanın sorguladığı sır o sınırın ötesinde başlar. roman yazarın itirafları değildir; bir tuzak haline gelmiş dünyamızda yaşayan insan hayatının araştırılmasıdır." Kundera. *
kitap okumayı hiç sevmeyen hemen sıkılan kardeşime bile kitabı okumayı sevdirmiş akıcılığı ve derinliği kaybetmeden yazan varoluşçuların sonuncusu. aslında onun kitaplarıyla bir dönem bitmiş bir dönem başlamış açıp kapadığı dönemlerin ışığında diyorum ki ben milan kundera tam bir kesişim yazarıdır ve bunların en büyüğüdür. yazarlık aşkım onunla başlamıştı zaten. bir solukta okudum bütün kitaplarını defalarca tekrar ederek sindirerek. kitaplarının her birisi benim dostlarımdır.
roman anlayışı kendine özgü olan yazar. kitaplarının bir kısmında dan diye anlattıklarını yarıda keser, yazı denemeye döner, sonra tekrar kaldığı yerden devam eder. bir kısmı da değişik hikayeleri bir araya getirir. şahsen sade bir dile sahip olsa da alışılması zaman alan bir üsluba sahip olduğunu düşünüyorum. ama bu açıdan bakıldığında yani okuyucuyla sohbet eder tarzda yazdığı romanlarla okuyucunun da kalbine taht kurduğunu ayrcıa belirtmekte yarar var.
Gercekten müthiş bir yazar. ilk olarak varolmanın dayanılmaz hafifliği kitabını okuyarak tanıdım. bu kitabında rastlantılara fazlaca değinmesi dikkatlerden kaçmaz..sabina, thomas ve tereza arasındaki iliski kurgusu muhteşem. Ayrıca bu kitabının aynı isimle filmi de yapıldı. Kundera büyülüyor insanı bu yüzden de diğer kitaplarını da okudum. Kimlik, ölümsüzlük, şaka, gülünesi aşklar. Bütün kitaplarında rastlantılar ve yapılan bir şaka mutlaka var. Kitaplarında hayatlarında çokça kadın olan erkeklerden bahsetmesi ama kendisinin tek eşli olması beni aşırı düşündürür .