defalarca yaptığı satış işleminden sonra, dünkü zirveye geleceğinden de hiç emin olamamıştım ama kapıdan girip ''ben miksaj'' elini uzatınca şok üstüne şok yaşadım, elimdeki bir duble rakıyı bir anda fondip yapıp olayın gerçekliğini kavramak için çabaladım. evet evet gerçekten oydu ve gelmişti... sonrasını anlatmaya gerek yok, kendisini, kardeşinden daha çok sevdim desem yeridir *.
dün akşam zirvede tanışmama rağmen tüm masraflarımı karşılayıp beni evine alan yazar. sana abla diyebilir miyim ayrıca ben sarhoş değilim bir şeyi kırk kere söylersen olur. *
Ortancasıyım üç kardeşin
hiç tatmadığı için
acırken ağabeyime
kıskanç gözlerle bakarım
iki insan sıcaklığı üstünden
dünyaya gelen
kardeşime
Kutsal kitaplarda
aramam boşuna
bir işaret
bilirim ki kuşların
silah sesinden
ürkmediği gün kopacak
kıyamet
Bilemezsiniz yüreğime neler olduğunu
nasıl ki bir korsanın
denize attığı rom şişesini
limana demirleyen geminin
çapasıyla kırdığından
hiçkimsenin haberi
olmuyorsa
Birbirinin üstüne
ters çevirerek içimdeki iskemleleri
uzaklaşırım aranızdan
çarşıda kaybolan bir çocuğun
elinde soğuyan
anne sıcaklığı
hızıyla...
sarı saçlı küçük kız sarılıp sığınmış abisine bir fotoğrafta. öyle iyi öğrenmiş ki sarılıp korumayı minik bebek çıkıp geldiğinde serçe parmağını uzatyıp yanağına senin yanındayım demiş hayatın boyunca. hikaye bu ya bebek bunu anlamış olacak bulut üzerinde gibi yaşamış, ne istiyorsa sahip olmuş ve ne diliyorsa hayattan gerçekleşmiş. bebek önce allaha sonra o kıza şükretmiş.bebek abla demiş kıza,kız kardeş demiş bebeğe ama olmamış. yıllar geçmiş o duygunun adı bulunamamış.
annemler evden çıktığı gibi mutfağa koşup uydurma yemekler yapsak ya yine, abim telefonda konuşurken ara kapıya vurup kaçsam ben güldürmek için seni, arkadaşların geldiğinde beni odana almasan da ağlasam ve bu olsa keşke bütün derdim, temizlik varken evden çıksak da bir şekilde dönerken anlatsan sen olanları ben anlamasam da dinlesem hep, abimin gelmesini beklesek cuma akşamları, sobanın arkasındaki koltuğa oturmak için yarışsak ya da. sen okula giderken acınacak bir halde beni de götürmeni istesem ve geldiğinde getirdiklerinle gülse yüzüm, öğretmen bizim kulağımız böyle çekiyor diye göstersen ya bana yine. karşı dairedeki kızla dalga geçmek için defile yapar gibi yaşask evin içinde, her hafta sonu yeni bir silgi eklesen koleksiyona. şimdi en büyüğü bile silmiyor geçen zamanı abla...
minik bebek 2000 yılına girerken sarı saçlı kızın yaptığı kıyağı hatırlayıp-ki sadece minik bir tanesi bu kıyakların- şöyle yazmış 2000. entrysinde seni bir an bile düşünmeden canımı verecek kadar seviyor ve bir saniye yıl gibi gelecek kadarözlüyorum. iyi ki varsın ve iyi ki benim canımdan ötesin... *
evinde yiyecek bir şeyi kamadığından bu geceyi grevyer peyniri, fransız şarabı ve bir parçacroissantla geçiştirmek zorunda kalan parasız yazarımızdır. yazıktır. *