bugün
- afganistan yardımlaşma derneği başkanı10
- cumhrbaşkanm sizi dünya yenemedi ben nasıl yeneyim15
- rusların en iyi olduğu şeyler18
- cehennemde türkçe konuşulur8
- kilo almak için bik bikle evlenmek10
- travesti ile aynı yatakta uyumak8
- 19 mayıs 2024 fenerbahçenin bütün oyunları bozması16
- icardi1905'i silip atmak15
- icardi190530
- iran'ın depremde yas ilan etmemesi9
- escort ile evlenmek8
- alex de souza vs fred10
- dondurma yalarken erkeklerin sürekli bakması8
- jayden oosterwolde11
- fenerbahçe'nin attığı golde faul olması17
- anın görüntüsü16
- karınız olsa döver misiniz10
- fenerbahçe15
- yeşil gözlü erkek olmak11
- hani u19 gelecekti ühühühühühühü10
- fulya öztürk9
- bir galatasaraylının kulağına fred diye fısıldamak8
- iran cumhurbaşkanının helikopter kazası43
- maldivlere gitmek varken eminönü nde takılan martı10
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz15
- dursun özbek19
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi24
- yazarların bugün içtiği sigara sayısı13
- akpnin hala bedava kek vaadini tutmaması8
- galatasaray11
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı106
- izmir sıcağı9
- fethullah gülen şu an ne yapıyordur17
- sevgilinin kız arkadaş lobisi9
- karıya kıza doymuş erkek20
- bir şarkı sözü der ki10
- mert hakan yandaş31
- ibrahim reisi13
- siz türkler şerefsizsiniz müslüman değilsiniz13
- erecto'nun trafik kazası geçirmesi13
- arkadaşlar damatlık bakıyorum da sizce bu nasıl17
- yozgatlı sevgiliyle yapılacaklar8
- akp'nin fenerbahçe ve beşiktaş düşmanlığı9
- türkiye cumhuriyeti islam devleti olarak kuruldu14
- fenerbahçe büyüklüğü9
- panathinaikos'un atatürk düşmanlığı9
- fenerbahçe taraftarı26
- dokunmaya kıyamadan sevmek21
- kadınlar olarak erkeklerle sevişmiyoruz9
- bik bikinize ne dikersiniz13
fransız yazar.roman, öykü ve denemeleri mevcuttur.
kitapları masalvari ve mitseldir.
"birini aşkla sevdiğinizi belli eden şaşmaz bir gösterge vardır;bu da yüzün, bedenin bütün öteki bölgelerinden daha fazla tensel istek uyandırmasıdır"
"birini aşkla sevdiğinizi belli eden şaşmaz bir gösterge vardır;bu da yüzün, bedenin bütün öteki bölgelerinden daha fazla tensel istek uyandırmasıdır"
(bkz: meteorlar)
(bkz: cuma ya da pasifik arafı)
(bkz: kutsal ruh)
"kendinizi dahi hissediyor musunuz? duraksamadan yanıt verdim: "elbette herkes gibi."
evet, herkes deha sahibidir, deha kocaman, tek taş bir elmas değil, tüm insanların üstüne püskürtülmüş parıldayan bir tozdur. en doğal, en günlük bir şeydir bu. eğer bir kimse, her yaratıcı eylemin içerdiği sonsuzu çağrıştırarak, var olup da hemen deviniyor, yürüyor, gülümsüyor, eşsiz tek bir biçimde konuşuyorsa, o zaman deha oradadır. o zaman kimseyi görmek ve görünce de varlığını kutlamak bize bağlıdır. çünkü, alçakgönüllülüğün bu derecesinde, körlükle, miyoplukla, hipermetroplukla ya da yalnızca dalgınlıkla hiçliğe adanmıştır. hipermetropluk: her zaman yalnızca burnunun dibindekini görmekte toplanan bu sakatlık ne kadar da yaygın! mozart"ın don juan`ını bilmemezlik olamaz. bir kuşla bir güneş ışınının rastlaşmasında ansızın ortaya çıkan büyülü anı daha kolaylıkla kaçırabiliriz. güzellik dünyanın en yaygın şeyidir, ama günlük gereksinimlerin kölesi olmuş bakışımız onu göremez. yorgunluğumuzun dünyanın üstüne attığı o gri örtüyü yırtmak icin ressamın, heykeltraşın, mimarın ciddi bir müdahalesi gerekiyor.
böylece güzelligi, günlük yaşamdan uzakta, ayrılmış bir mahallenin içine; müzelerin, kitapların, sarayların, ustaca düzenlenmiş bahçelerin bulunduğu mahallenin içine kapatmak, hatta gerçek kokuları hiç duymamak için parfümlere boğulmak gibi, kendimizi de güzellikle birlikte buraya kapatmak geliyor hep içimizden. kimileri yürekle seksin şu biçimsizliğini bile sunuyorlar: güzelliği, sevilebilir, arzu edilebilir, cinsellik açısından heyecan verici olan şeyden ayırıyorlar. (gide , proust hakkında şöyle diyor: " bana, önce kendisini çeken şeyin neredeyse hiçbir zaman güzellik olmadığını ve güzelliğin cinsel istek ile az ilişkisi bulunduğunu düşündüğünü yanıt olarak bildiriyor. "andre gide, journal, "la pleiade", s.694, gallimard) güzelliğin böylece gettoya konulması, sakat bir zihni, kuşkusuz çocukluk yıllarında bir saldırı sonucu sakat kalmış bir zihni belirtiyor. daha genel olarak, güzellik pek bayağı saplantılarımızla bastırılıyor. bereket versin, her zaman değil. kendimi içinde kral gibi hissettiğim yalnızca bir durum var. örnegin, bir metro vagonunun kalabalığı icinde, akşamın saat altısında, hiçliğe denk olan o iğrenç, tekdüze kaygılar yüzünden bitkin düşmüş, canı çıkmış, iflahi kesilmis erkek ve kadınların ortasında olduğum durum. oysa benim de kaygılarım ve yorgunluğum daha az değildir, ama, metro treninin hızlanmalarına, hızını kesmelerine uyarak salınan yoğun insan kitlesi içinde çok güzel bir yüz keşfettim, ve bakışım, etrafa serinlik saçan bir ağaca konmuş bir kuş gibi, bu yüzün üstüne kondu. bu kapalı ve pis kokulu ortamda, bu ufacık ve canlı vahayı buldum. gizlice büyük bir zevk alıyorum. gözlerim kamaşıyor. tüm bu yoksulların ortasında ben karun gibi zenginim."
kutsal ruh kitabından
michel tournier bu cümleleri yazarken de karun gibi zengindir. modern insan bulunduğu her ortamda donuk gözlerle akıllı telefonuna, blackberry'sine ya da bilgisayarına bakan gözleriyle en büyük zenginliklerden ve güzelliklerden bihaberdir. neredeyse hepten kaybetmiştir ve farkında bile değildir. bu bile modern zamanların korkunçluğunu anlatmaya yeter. göz göze bakmayan, bakmaya ihtiyaç duymayan insan seli içerisinde; "istiklal'deki insan seli içinde bir molekül olarak hareket ederken, bu akışkanın kritik bir eşiğe ulaşacağını, faz değişimleriyle birlikte kristal kuleleri alaşağı edeceği çatallanma zamanlarını hayal ediyorum." diyen rahmi öğdül ile aynı hayali devam ettirmekten başka çare kalmıyor.
evet, herkes deha sahibidir, deha kocaman, tek taş bir elmas değil, tüm insanların üstüne püskürtülmüş parıldayan bir tozdur. en doğal, en günlük bir şeydir bu. eğer bir kimse, her yaratıcı eylemin içerdiği sonsuzu çağrıştırarak, var olup da hemen deviniyor, yürüyor, gülümsüyor, eşsiz tek bir biçimde konuşuyorsa, o zaman deha oradadır. o zaman kimseyi görmek ve görünce de varlığını kutlamak bize bağlıdır. çünkü, alçakgönüllülüğün bu derecesinde, körlükle, miyoplukla, hipermetroplukla ya da yalnızca dalgınlıkla hiçliğe adanmıştır. hipermetropluk: her zaman yalnızca burnunun dibindekini görmekte toplanan bu sakatlık ne kadar da yaygın! mozart"ın don juan`ını bilmemezlik olamaz. bir kuşla bir güneş ışınının rastlaşmasında ansızın ortaya çıkan büyülü anı daha kolaylıkla kaçırabiliriz. güzellik dünyanın en yaygın şeyidir, ama günlük gereksinimlerin kölesi olmuş bakışımız onu göremez. yorgunluğumuzun dünyanın üstüne attığı o gri örtüyü yırtmak icin ressamın, heykeltraşın, mimarın ciddi bir müdahalesi gerekiyor.
böylece güzelligi, günlük yaşamdan uzakta, ayrılmış bir mahallenin içine; müzelerin, kitapların, sarayların, ustaca düzenlenmiş bahçelerin bulunduğu mahallenin içine kapatmak, hatta gerçek kokuları hiç duymamak için parfümlere boğulmak gibi, kendimizi de güzellikle birlikte buraya kapatmak geliyor hep içimizden. kimileri yürekle seksin şu biçimsizliğini bile sunuyorlar: güzelliği, sevilebilir, arzu edilebilir, cinsellik açısından heyecan verici olan şeyden ayırıyorlar. (gide , proust hakkında şöyle diyor: " bana, önce kendisini çeken şeyin neredeyse hiçbir zaman güzellik olmadığını ve güzelliğin cinsel istek ile az ilişkisi bulunduğunu düşündüğünü yanıt olarak bildiriyor. "andre gide, journal, "la pleiade", s.694, gallimard) güzelliğin böylece gettoya konulması, sakat bir zihni, kuşkusuz çocukluk yıllarında bir saldırı sonucu sakat kalmış bir zihni belirtiyor. daha genel olarak, güzellik pek bayağı saplantılarımızla bastırılıyor. bereket versin, her zaman değil. kendimi içinde kral gibi hissettiğim yalnızca bir durum var. örnegin, bir metro vagonunun kalabalığı icinde, akşamın saat altısında, hiçliğe denk olan o iğrenç, tekdüze kaygılar yüzünden bitkin düşmüş, canı çıkmış, iflahi kesilmis erkek ve kadınların ortasında olduğum durum. oysa benim de kaygılarım ve yorgunluğum daha az değildir, ama, metro treninin hızlanmalarına, hızını kesmelerine uyarak salınan yoğun insan kitlesi içinde çok güzel bir yüz keşfettim, ve bakışım, etrafa serinlik saçan bir ağaca konmuş bir kuş gibi, bu yüzün üstüne kondu. bu kapalı ve pis kokulu ortamda, bu ufacık ve canlı vahayı buldum. gizlice büyük bir zevk alıyorum. gözlerim kamaşıyor. tüm bu yoksulların ortasında ben karun gibi zenginim."
kutsal ruh kitabından
michel tournier bu cümleleri yazarken de karun gibi zengindir. modern insan bulunduğu her ortamda donuk gözlerle akıllı telefonuna, blackberry'sine ya da bilgisayarına bakan gözleriyle en büyük zenginliklerden ve güzelliklerden bihaberdir. neredeyse hepten kaybetmiştir ve farkında bile değildir. bu bile modern zamanların korkunçluğunu anlatmaya yeter. göz göze bakmayan, bakmaya ihtiyaç duymayan insan seli içerisinde; "istiklal'deki insan seli içinde bir molekül olarak hareket ederken, bu akışkanın kritik bir eşiğe ulaşacağını, faz değişimleriyle birlikte kristal kuleleri alaşağı edeceği çatallanma zamanlarını hayal ediyorum." diyen rahmi öğdül ile aynı hayali devam ettirmekten başka çare kalmıyor.
Kutsal kitabı okumuş olsaydın bir şey dikkatini çekerdi.
Tanrı önce Ademi yarattı, sonra da cenneti, daha sonra Ademi cennete koydu.
Adem cennette olmasına şaşmıştı, bu ona doğal gelmemişti, değil mi?
Havvanın durumu başkaydı; o Ademden sonra yaratıldı
Cennette yaratıldı; cennetin yerlisi.
Sonra ikisi de cennetten kovulduklarında, bu Adem ve Havva için aynı şey
değildi;
Adem ilk çıkış noktasına geri dönüyordu.
Havva ise, tersine, doğduğu ülkeden sürülmüştü.
Eğer bunu unutursanız, kadınlardan yana hiçbir şey anlamazsınız.
Kadınlar cennetin sürgünleridir
Tümü.
Michel Tournier , Meteorlar
Tanrı önce Ademi yarattı, sonra da cenneti, daha sonra Ademi cennete koydu.
Adem cennette olmasına şaşmıştı, bu ona doğal gelmemişti, değil mi?
Havvanın durumu başkaydı; o Ademden sonra yaratıldı
Cennette yaratıldı; cennetin yerlisi.
Sonra ikisi de cennetten kovulduklarında, bu Adem ve Havva için aynı şey
değildi;
Adem ilk çıkış noktasına geri dönüyordu.
Havva ise, tersine, doğduğu ülkeden sürülmüştü.
Eğer bunu unutursanız, kadınlardan yana hiçbir şey anlamazsınız.
Kadınlar cennetin sürgünleridir
Tümü.
Michel Tournier , Meteorlar
güncel Önemli Başlıklar