pek tabi ki son nesilden olup da tarkanın justin özentiliğine, hande yenerin madonna kopyacılığına normal bakan gençler için zamanının çok ilerisinde bir sound yakalayan ve kimsede görülmemiş showlara imza atan bir sanatçının kaybedilişini anlamamak normaldir. geri kalanlar ise başlığa tanımdır.
çocukluğunda dinlediğim ilk yabancı şarkılar onundu. hiç unutamadığım şarkı sözleri onun.
duruşuyla karakteriyle bir idoldü. iftiralar atıldı rengini değiştirdi, çocukları taciz etti denildi. hepsi yalandı üzerinden prim yapılmaya çalışıldı. ama ona olan sevgimizi hiç birşey eksiltemedi.
evet ben de o üzülenler arasındayım. çünkü o bunu hakediyor.
lan hayır, hiç bir insan evladı tanımıyorum ki, ölümüne top yekün üzülsün insan ırkı. ölen kim olursa olsun buna üzülenler ve üzülmeyenler olacaktır. bu neyin tartışması mına koyım. kıçı kırık entryinle akıl mı çeleceksin. adolfa bile üzülmüş insan evlatlarını coğrafyasında barındırırken bu yer küre ben 60 lık kasetlerini hala sakladığım maykıla üzülmüşüm çok mu. de hadi bi git yala kendini
90 sonrasında doğan yeni nesil gençliğin "çoğunluğu" ( hepsi demek abes olur) için michael jackson hiçbirşey ifade etmeyebiliyormuş ben bugün bu sözlükte bunu gördüm.
basının taciz davaları nedeniyle üstüne gitmesiyle bir dönemin idolü, michael jackson şimdiki gençlik için maalesef sübyancı olarak nitelendiriliyor ve bir sanatçı olarak saygı duyulmasını bırakın, insan olarak ölümüne üzülmemize bile izin verilmiyor. oysaki biz onun şarkılarıyla büyüdük. biz onu değil belki ama onun bizde bıraktığı izi sevdik, hatıralarımızda çok yer işgal ettiği için üzüldük ölümüne.
bari bu kadarına izin verin, bari bunu yadırgamayın.
70'li yıllarda büyüyenler nasıl queen şarkılarıyla mest olup freddie mercury öldükten sonra üzülmüşlerse, veya 90 başlarından 90 ortalarına kadar grunge müziği nirvana ile tadanlar kurt cobain ölünce üzülmüşlerse, işte michael jackson için üzülenler de aynı değer için üzülmektedirler. hatırlıyorum da, okul servisinde black or white'ı son ses dinlediğimiz günleri.. veya hani o meşhur dansta michael jackson ve ekibi nasıl da neredeyse yere değecek kadar ama dik bir açıda eğilirlerdi. süperdi be o enstanteneler. üzüldüm sahici sahici.
tüm dünyanın gelmiş geçmiş en büyük müzik yıldızını kaybetmenin yanında, çocukluğunu ve ilk gençlik yıllarını kaybettikleri içinde üzülen insanlardır. evet o dönemlere ait en büyük semboldü michael jackson ve ne yaZIkki artık yok.
geçip gittiği kafaya dank eden yıllar, çocukluğun verdiği o pür salaklıkla smooth criminal'i hatasız söyleyebilme yarışları, ergenlik ve billie jean, ain't no sunshine dinleyerek uyumamaya kasılan geceler, çocukluk, ilk gençlik, mutlu zamanlar, kapanan efsanevi bir devir, popun en gösterişli dönemlerine tanıkılık etmiş olmak... michael jackson'ın yediği hiçbir bok, kendisi bile hafızamızdaki yerini değiştiremez sanırım.
kısaca benim bu insan.
michael jackson ölümüyle dinleyicisinin çocukluğundan, gençliğinden, hatıralarından da bir parça götürdüğü ve en nihayetinde o da bir insan olduğu için ölümüne üzülen insandır. doğal olan da zaten budur.
onun şarkılarıyla büyümüş insanlardır. üzülürler işte, geçip giden yıllara, efsane şarkıcının artık bu dünyada olmayışına, onca yılı hatırlar üzlürler işte. ayrıca insanlardır. en basitinden geride bıraktığı 3 çocuğuna üzülürler her ne kadar sıradışı olsalar da onlar da çocuk der üzülürler.
Üzüntüye sebep olan sadece Michael Jackson ölümü değildir. Michael Jackson adının temsil ettiği dönem ve değerlerdir. Onun ölümü ile birlikte birden insanın aklına ortaokul yıllarında gittiği inglizce kursunun merdivenlerinden "The way you make me feel" ile koştura koştura indiği gelir. izmir Fuarı'nın içinde 80 yıllarda kurulan renkli tv ekranlarında ki insanlar bu televizyonların önüne gelir çiğdem,çekirdek yerlerdi- Billie Jean'i söylerken yaptığı dans geliyor. (bkz: Hayat Açıkhava)sineması'nda "Moonwalker" ı izlerken gürühtan sıkılman. Üniversite yıllarında Naomi Campbell ile oynadığı klip tv'de çıkmışken kantine giren bir denyonun rahmetlinin dansına bakıp "erkek misin lan sen" demesi. gazete, dergi ve tv'lerde çıkan pedofili olduğuna dair haberler. Bu haberlere asla inanmak istemedim ben. Bir sapık bu kadar organize suç işleyemez. Yani gidip te evinin adını "neverland" koymaz Peter Pan'a gönderme yapmak için, bahçeye lunapark kurmaz. Yaşanmamış ve örselenmiş bir çocukluğun acısını belki de çocuk arkadaşlıkları ile unutuyordu. Her ne kadar dünyaca ünlü bir pop starı olsada kendisi aslında çok ta fazla büyüyebilen biri değildi. Kliplerinden bu çok net belli oluyordu zaten. Artık bunun yargılamasını biz de yapacak değiliz. Ama kendisi bir hüseyin üzmez değildir kesinlikle. Ülkesindeki yargıda alınan kararlarla kendisini de çok yargılamamak lazım. Şöyle ki bizim ülkemizde yolda yürürken annesinin elinden tutmuş güzel bir çocuğun şirin bulunup yanından geçerken başının okşanması, yanaklarının sıkılması son derece normal bir olaydır. Ama Avrupa ve ABD'nin pek çok eyaletinde bu bir suç. Michael Jackson'ın ölümüne üzülmek kısacası temsil ettiği bir dönemin artık olmadığının farkına varıp ta hüzünlenmektir biraz. Genç yazarlar ileriki yıllarda bunun anlamını daha iyi anlayacaklardır.
taklit edilemez şarkıları olan (billie jean), moonwalk gibi birçok dans biçiminin yaratıcısı olan, en önemlisi, kendine has kimse de görülmemiş bir tarzı olan insanın bu dünyadan göçüp gitmesidir.
üzlüyorum lan var mı?! asıl bu adamın ölmesine üzülmeyenin müzik anlayışına sıçarım ben. micheal jackson gibisi geldi mi lan bu dünya'ya!?!?!?!
ilkokul ve ortaokulda michael jackson dinleyen, mtv türkiye'de yeni yayına başladığı zaman her black or white klibi ekrana çıkınca heyecanla ve dakikalarca o uzun klibi izleyen, yine michael jackson dansı yayındayken ekrana kilitlenen, odasının duvarlarına michael jackson posterleri asmış olan seksen kuşağı insanıdır.