bugün

meyvenin suyu.
Hazır satılanlarının çürük meyvelerden yapıldığı iddia edilir.Ne kadar doğrudur bilinmez...
nezle, grip vesayre vakalarında arkadaşların hasta ziyaretine gelirken aldıkları, nektar yerine %100 ünün makbul olduğu * nazo reklamlarında "daha iyisi meyvenin kendisi" diyerek meyva suyu sektörüne son noktayı koyan, meyve soymaya üşenen insanların içtikleri hayatsal sıvı.
hazır satılanlarının çürük meyvelerden yapıldığı bilinen sıvılardır. evde, bizzat hazırlanıp taze taze içilmesi makbuldür. diğerinin gereksiz glikoz almanın yanında tek faydası zaman açısından işe yarar olmasıdır.
çeşitli karışımlar halinde sunulmasıyla olayı abartmaya başladığımızın * işaretidir.
http://www.youtube.com/watch?v=iAdJTG1oaAA~
elmadan elde edileninin sadece tamek markası adı altında içilmesi gerekilen su çeşiti.
bim'lerde jucy markası altında satılan ürün. üretimi tamek bim adına fason olarak yapmaktadır. an itibariyle 1 lt. jucy elma suyu 0,95 ytl. aile bütçesi dostu patlamismisir bildirdi.
bazı kahvelerde * içinde fındık olsun mu? diye sorarlar. fena da olmaz hani. duymadıysanız bir deneyiniz. afiyetle yiyiniz.
çürük meyvelerden yapılan sular, sadece elmalısı çürüğünden yapılmaz.
(bkz: dimes)
(bkz: kan yapar)
içiniz, içiriniz. domuz gribine birebir. (bkz: portakal suyu)
görsel

görsel

görsel
katı meyve sıkacağında tazecik meyveler sıkılır,bir baradak meyve suyuna bir kaşık da zeytin yağı koyup içmek gibisi yoktur.
edit:fazla bekletilmeden içilmesi gerekir vitamin değeri ölmesin.
sıkılarak içileni güzeldir. istediği kadar yüzde yüz olsun hazır olanları bir türlü o doğal tadı yakalayamazlar.
Piyasada satılanların hepsinin konsantre Den üretildiği ürün.

Konsantre asla meyve değildir. Üstüne bir de basıyorlar fruktoz şurubu nu. Sen zannediyorsun meyve suyu iciyorum, sağlıklı besleniyorum. Oysa vücuda, vücudun hiç tanımadığı maddeleri afiyetle alıyorsun.
sek olarak en son ilkokulda tükettiğim, daha sonra hayatımda, nadiren votkaya arkadaş olarak bulunmuş sıvıdır.
süpermarketlerde cam şişede satılanları bilmem ama bizim bakkalda satılanlardan içeriği en sağlam olanı aroma'nın, en sahte ve tozdan üretilmiş gibi olanı da ülker'in (içim) meyve suları oluyor kanaatimce.

bu konuda uzmanımdır, bana güvenebilirsiniz. çocukluğumdan beri meyve suyu içiyorum.
(bkz: juss)
(bkz: philips avance katı meyve sıkacağı)
sağlıklı falan olmayan içecektir. * hepsi kanser yapar. içmeyiniz.
güngör uras'ın gayet güzel açıkladıgı içecek.

lütfen okuyun, okutturun...

--byoser fısıldıyor--
Kutulu ve şişeli olarak piyasada satılan limonata ve meyve sularının hepsi taze meyve işleyerek elde edilen konsantrelerle hazırlanır. Taze meyveler, meyve suyu konsantresi yapmak için kurulan özel tesislerde suyu uçurularak meyve konsantresine dönüştürülür. Sonra sulandırılarak ya başka hiçbir şey ilave etmeden %100 meyve suyu olarak veya kategorisine uygun miktarda şekerle tatlandırılarak (nektar, meyveli içecek, aromalı içecek şeklinde) ambalajlanır.
Meyvenin içindeki suyun önemli bir miktarı uçurulunca elde edilen ürüne meyve suyu konsantresi deniliyor. Meyve suyu konsantresi bir ara ürün, doğrudan tüketilmiyor. Meyve işleme tesislerinde üretiliyor. Konsantreye değişik oranlarda su eklenince, farklı farklı isimlendirilen %100 meyve suları veya nektar veya meyveli içecek veya aromalı içecekler elde ediliyor.

Suyu uçurulan ve konsantre hale getirilen ara ürüne uçurulan su miktarına eşit su eklenince buna “meyve suyu” deniliyor.
* Konsantrenin sulandırılması ile elde edilen ürünün içinde yüzde 25-99 oranında meyve suyu var ise buna “meyve nektarı” deniyor.
* Meyve suyu oranı yüzde 10-24 oranında olanlara “meyveli içecek”,
* Meyve suyu oranı yüzde 0 ile 9 olanlara “aromalı içecek” deniliyor.

Konsantre işi başka...

Meyve suyu konsantresi, tamamen meyveden dönüşen bir ürün. Şeker ve koruyucu madde içermiyor.
Meyvenin suyu uçurulurken meyveye tat veren özelliklerin bir kısmı (meyvenin tadı-doğal aroması) uçuyor. Uçan bu tadı yakalayarak “meyve esansı” yapmak ileri teknoloji istiyor ve apayrı bir iş kategorisine giriyor.
Bizde meyve suyunu uçuran tesisler (meyve suyu konsantresi üreten özel tesisler), meyvenin esansını da (doğal aromayı) elde ediyor. Bu aromalar ham aroma. Yüksek teknoloji gerektiren tesislerde işlenerek içecek ve gıdalarda kullanılabilir hale getirilebiliyor.
Bazı meyve sularının içinde meyve parçacıkları bulunur. Buna “sel-parçacık” deniliyor. Meyve suyuna eklenecek parçacıkları çıkarmak da ayrı bir teknoloji. Sektörün ihtiyacı olan miktarların çok düşük olması nedeniyle, henüz bu amaçla bir yatırım gerçekleşmemiş.

Etiketleri iyi okuyunuz

Meyve sularında kullanılan doğal aromayı ve parçacığı ithal ediyoruz. Parçacığı kullanma zorunluluğu yok ama doğal aroma mutlaka kullanılıyor. Çünkü konsantre için meyvenin suyu uçurulurken aroması -esansı-kokusunun da önemli bir kısmı uçuyor.
Meyve sularının ambalajlanma şekli önemli. Meyve suları cam şişede, pet şişede, ve karton kutularda tüketiciye sunuluyor. Şişeleme ve kutulamada 2 farklı teknoloji var:
(1) Sıcak dolum
(2) UHT/Aseptik –mikroptan arındırılmış-dolum.

Her iki metotla yapılan dolumda ürünlere koruyucu madde ilave edilmiyor. Ancak UHT/aseptik dolum teknolojisi uygulanmayarak üretilen pet şişeli ürünlerde koruyucu madde kullanma zorunluluğu var.
Türk Gıda Kodeksi, meyveli ve aromalı içeceklere belirlenen miktarı aşmamak kaydıyla şeker, doğal veya yapay koruyucu madde, doğal veya yapay sitrik asit ve yapay renklendirici ilave edilmesine izin veriyor.
Örneğin limonataya renklendirici eklenmez ise rengi sarı olamıyor. Tadı ekşi kalıyor.

En iyisi tüketicinin satın alacağı meyve suyunun üzerindeki etikette yazılı olanları açık açık okuması.
--spoiler--
meyden çeşitli işkenceler sonucu çıkan sudur.
güngör uras'ın meyve sularının ithal konsantreden yapıldıgını anlattıgı yazı da aşağıdadır.

sırf mali hesaplar nedeniyle sağlıksız içecekler tüketiyoruz.

meyve suyunun suyuna daha değinen yok ama...

--spoiler--
Bizim portakallar, limonlar dallarda kalıyor. Şeftaliden, vişneden, üzümden bol meyvemiz yok. Geliniz görününüz ki meyve suyu üreticilerimiz, yurtdışından portakal ve limon suyu konsantresi ve meyve aroması-esansı ithal ederek meyve suyu yapıyor ve bunu içeride ve dışarıda satıyor.
Meyed, Meyve Suyu Endüstrisi Derneği Başkanı Alaaddin Güç’den aldığım bilgiye göre, yılda 20 bin ton meyve suyu konsantresi ithalatımız var. Bu ithalata
24 milyon dolar ödüyoruz. Buna karşılık, 151 ülkeye meyve suyu ihraç ediliyor. Meyve suyu üreticilerinin ihracatı180 milyon dolar.
Şimdilerde limonataya büyük talep var. Ne var ki, bizim limonlar, portakallar dalda çürürken, biz Brezilya’dan portakal suyu konsantresi, Arjantin’den limon suyu konsantre ve Brezilya’dan limon aroması ithal ederek limonata yapıyoruz.
Biz dallardaki portakalları, limonları, elmaları, bağlardaki üzümleri ne yapacağımızı bilemezken acaba neden meyve suyu konsantresi ithal ediyoruz?
Türk halkı da Arjantin limon konsantresi ve Brezilya limon esansı ile yapılmış “Törkiş Limonata” içiyor.

Bizim tesisler kapandı
Meyve suyunu işleyecek sanayin birinci kademesi konsantre ve meyve aroması-meyve esansı tesisleri. Bunların kurulması, yaşaması ve büyümesi, düzenli ve ucuz fiyatla meyve temin etmelerine bağlı.
Dünyada bu sektörde faaliyet gösteren tesisler kendi plantasyonlarına (meyve bahçelerine) sahip. Küçük ve dağınık üreticiye güvenerek yatırım ve üretim yapılamıyor. Bu tür üretimde ekonomik ölçek-büyüklük önemli.
Dünyada portakal suyu konsantresi ve aroması pazarına Brezilya hâkim. Türkiye’de meyve suyu konsantresi üreten tesislerin dünyadaki diğer tesislerle rekabet edecek kalite ve maliyette meyve üretimi yapmaları veya meyve temin etmeleri gerekiyor. ithalatın %58 gibi yüksek bir vergiye tabi olmasına rağmen, rekabet etme şansı yok. Bu nedenle yeni tesis kurmak bir yana eskiden kurulmuş tesisler dahi kapanmak zorunda kaldı.
Bu sektörde daha önce kurulmuş, çok sayıda tesis düzenli ve makul fiyat ile meyve temin edemedikleri için kapandı. Kapanan tesislerin sayıları, kapasitelerinin büyüklüğü şaşırtıcı boyutta.

Brezilya’nın fiyatını yakalamalıyız
Sadece narenciye işleyen, her sezon 10 bin ila 35 bin ton arasında narenciyeyi değerlendiren meyve suyu konsantresi üreten Adana’daki Devsan, Dörtyol’daki Güneysu, Adana’daki Fruko-Tamek, Adana’daki Has grubunun Cola-Cola, Adana’daki Fruvit, Antalya’daki Ankon, izmir’deki Schweppes tesisleri artık çalışmıyor.
Koskoca Konfrut, Anadolu Etap, Meysu ve Ersu tesisleri (narenciye suyu ile ilgili) kurulu kapasitelerinin çok altında çalışıyor.
iş geliyor tarım ve teşvik politikalarına takıyor. Mevcut teşvik uygulaması ile yaş meyve ihracında ton başına 100-125 dolar teşvik primi ödeniyor. Üretici en kaliteli (iç pazarda bulunmayan) meyveleri ihraç ediyor. Kalıyor orta kalite mal. Onu Türk halkı tüketiyor. Daldaki albenisi bakımından pazara sürülemeyen meyveleri meyve suyu konsantresi yapan sanayi firmaları satın alıyor, işliyor, ihraç ediyor. Onlara meyveyle aynı oranda prim ödenmiyor. Bu uygulama var olan çok büyük ihracat potansiyelini ciddi boyutlarda kısıtlıyor. Örneğin 1 kg portakal konsantresinde en az 15 kg meyve var. Hem de albenisi bakımından (şekil, büyüklük, ham/olgun gibi) içeride tüketilemeyecek ve ihraç edilemeyecek kalitede meyve var.
Açık anlatımıyla 1 kg meyve suyu konsantresi ihraç etmek demek, 15 kg yaş meyve ihraç etmek demek. Hem de meyve suyunun konsantresi daha çok döviz getiriyor
--spoiler--
taze sıkılmış değilse at çöpe gitsindir.

şuruptan hallice.