Metro konusunda emin değilim lakin otobüste her haraket ile göz bozulmasına kadar yolu olan eylemdir, lakin takdir ederim kitaplara bu kadar düşkün olmalarını.
bir ülkenin vatandaşlarının toplu taşım araçlarında bir şeyler okuyan insanlarının sayısı araçların temizliği ve düzeni ile doğru orantılıdır. eğer toplu taşıma araçları kirli ve bakımsız ile o ülkenin insanları bu araçları sadece sıkıcı bir yolculuk yapılacak yer olarak görür, koltuklarının tutacaklarını kırar, arkalarına yazılar yazar, camlarını çizer, kapılarını bozar, imdat çekiçlerini çalar...
koca koca kitapları bitirmeyi göze almış bir toplum araçlardaki ufacık uyarı yazılarını okumaktan kaçınmaz, onları sökmeye çalışmak yerine onlara uyar, bu kurallara saygı gösterir. otomatik kapının çarpacağını bile bile basamakta durmaz, kaza anında kurtarıcı olduğunu bildiği halde imdat çekicini çalmaya çalışmaz, yasak olduğunu bildiği halde cep telefonunu açık tutmaz, döşemeleri yırtmaya çalışmaz ya da başkalarının da inip bineceğini bildiği halde kapılar açılıp kapanırken onları zorlamaz.
bindiğiniz ulaşım araçları size içerisinde kaç kişinin seyahat esnasında düzenli okuma yaptığını gösterir.
edit; yaptığı icraatlarla değil; din, ırk konularında milletin böğrüne korku salan, çiftçisine, askerine, anasına mahalle ağzı konuşan bünyelere %46 oy veren topluluk kitap okumayı bırak, gazete bile okumuyordur.
türk toplumunun benim dışımda kalan bir kısmı olacaktır. 15-20 sayfa okuyup bırakmayı sevmeyen ve başladığı kitabı mümkünse bitirmek istediği için evini, hatta tuvaletini tercih eden insanlar da herhalde bu gruba dahildir. kitabını evde okuyup metroda, otobüste karı kız kesmek yada müzik dinleyip sağa sola bakınmak da insanı mutlu eden ve bünyenin ihtiyacı olan şeylerdir. ayrıca metroda otobüste kitap okuyan insanların yarısının da bunu entel görünmek adına yaptığı da bir gerçektir. birisinin boş boş oturması yada etrafı kesmesi, bu kısmın "lan ilginç kitap da buldum, belki dikkat çeker yada şu yanımda oturan kızın da okuduğu bir kitaptır da muhabbete giriverir hehe" diyerek kitap okumasından daha mantıklı bir davranıştır. hem kız düşürene kadar kitap okuyacaklarını düşünürsek oldukça yüksek sayıda kitap okuyacağını söyleyebileceğimiz bu kişiler zaten tehlikeliyken bir de bilgiyle donanınca dünyanın geleceğini tehdit eden büyük bir kitlenin varlığından sözedebiliriz.
(bildiğim kadarıyla) istanbul un avrupa yakasında, ankara da, izmir de ve (eğer o gubidik şeyi metrodan sayarsak) bursa da karşılaşabileceğimiz sayıca az insan türü . sayıca az olmalarının ve başka yerlerde görünmemelerinin nedeni kitap yetersizliği değil, alt yapı yetersizliğidir.
kitaplara gerçekten saygısı olanların da yapmayacakları eylem.."elin gavuru yapıyor da bizim neyimiz eksik" hayıflanmasının bir başka örneği de olabilir.. hayır başlık "kitap okumayan türk toplumu" olarak açılsa bu konuda söylenecek çok şey var, ama kitap okuma yeri otobüs veya metro mudur kimilerine göre, yoksa "ey millet bak öyle kültürlüyüm ki metroda otobüste elime ne geçerse okurum ha, ona göre" imajı yaratmak mıdır gayeleri..?
size bir sır vereyim, elin gavurunun yaptığı birilerinin de çok özendiği şu "metroda kitap okuma şerefine nail olma" martavalı onların kitap aşığı olmasından ziyade metroda, otobüste karşısında oturan adam ile göz göze gelmemek için bin türlü uğraş vereceğime alırım elime bir kitap okumasam da göz gezdirim" mantığıdır..
adamların, sırf bu "sosyalleşememe" derdinden kurtulmak için otobüste, metroda okunmak için hazırlanmış bizim televole programlarından tek farkı yazılı olması olan tabloid gazeteleri var. ne kültüründen kültürsüzlüğünden bahsediyorsunuz siz..
kitap okumak herşeyden önce bir tören olmalı *..kitap okuyacağın ortamın ışığı, beyninin tamamen kitaba odaklanmaya hazır oluşu, seni rahatsız edecek her türlü sesten uzak, uzandığın ya da oturduğun yerin yanında dumanları tüten bir kahvenin hazır oluşu.. budur aslında kitabın layık olduğu muamele..otobüste, minibüste, metroda, sıkışık, havasız ortamda dandır dungur giderken okuduğunun nesini anlayacaksının ah benim canım kardeşim, kitabın layık olduğu muamele bu mudur sana göre..? çok okuma meraklısıysan alır eline bir gazete onu okursun, kitabı da karıştırmazsın bu işe..
ama devir imaj devri değil mi? bu yüzden ne demiş orhan abimiz..
ısrarla gerçekleştirmek istememe rağmen istanbul büyükşehir belediyesi nin ısrarla bana engel olmaya çalıştığı eylemdir.
yaşadığımız güzide kentte, (ki kendisi yukarıda bahsedilen şehir oluyor) toplu taşıma araçlarında kitap okunabileceğini ömgörmedikleri için, akşamları otobüslerin içini aydınlatan lambalar ya yarısı kırık vaziyette oluyor, ya çalışmıyor, ya da içinde nereden geldiği meçhul bi su birikintisi oluyor ve rahatsız edici * bir ışık hüzmesi oluşturuyor.
bu şartlarda ne sayfa görülebiliyor, ne de bi halt anlaşılabiliyor.. tabi ki burada çevre dostu yeşil otobüsleri, metro ve füniküler sistemi hariç tutuyorum onlar olağanüstü.. onlar başımızın üstünde lakin metroda en uzun idtikamet 10 dakika sürüyor ve haliyle bi şey okunamıyor. içerisinde saatlerimiz geçen dandik belediye otobüslerinde ise bi şey okunmuyor.. kurtarın beni bu açmazdan, ya da bana bir bidon benzin verin, gece otobüs garajındaki bütün dandik otobüsleri yakiyim..
metroda okuduğum gazeteyi okuduktan sonra oturmakta olduğum yere bırakmamla beraber yerime oturan yurdum insanının gazeteyi alıp yere atmasıyla vay be dedirten toplum.
denediğimde başımın dönmeye başlaması sebebiyle terk ettiğim ve evde hareketsiz otururken yapmaya başladığım aktivite. her zaman takdir etmişimdir seyahat halinde bir şeyler okuyabilen insanları...
ilk olarak bu bir kişisel tercihtir. ikinci olarak kitap okumak elbette ki güzel bir şeydir. fakat* şu da bir gerçektir ki gözlemlerimiz(eğer yapabiliyorsak), yeni insanlarla tanışıp konuşmak bir çok kitapla eşdeğerdir hatta bence daha da değerlidir. ben şahsen bu konudaki tercihimi genelde metroda ve otobüste(başlık metro ve otobüs diyor) kitap okumak yerine, çevremi analiz ederek geçirmeyi daha uygun buluyorum. kitabı da evde okurum olur biter. bu kadar da büyütmeyiniz olayı..
azınlığın gerçekleştirdiği eylem. özellikle istanbul'un trafiği malumunuz. insanların gününün birçok saati yollarda geçmekte. eğer toplumca toplu ulaşım araçlarında kitap okusaydık dünya amerika'yı değil bizi konuşurdu.
sözlüğün büyük bir kısmının elbirliğiyle bok atmaya çalıştığı bir kavramdır "metroda otobuste kitap okuyan turk toplumu". bu boş kafalı yazarlar bütünü, ilgi çekmek amacıyla kitap okunduğunu zanneder, entel görünmek amacıyla kitap okunduğunu zanneder, göstermelik okuduklarını iddia eder. otobüste vaktini kitap okuyarak geçiren bir insan olduğumdan (#1342203) bu iddiaların ne kadar saçma, iddia sahiplerinin ne kadar sığ olduğunu anlamak benim için çok kolay. ama maalesef bir insana ne kadar sığ olduğunu anlatmak zor iştir, sığ olduğu için anlayamaz kendini de, seni de.
ey okur! gel sen de katıl mutlu küçük cemaatimize! otobüse bindiğinde eline bir kitap al! ilk başlarda hafif kitaplarla başla, ister agatha christie istersen ferrarisini satan mal kitabını oku! metroda, otobüste okumaya alıştıkça, experience toplayıp level atladıkça, okuduğun kitaplara da level atlat! ufaktan ağırlaştır kitaplarını. al eline bir tarih kitabı, oku. sonra bölüm sonu canavarı olarak bir felsefe kitabı oku! oku, oku, oku! istersen yaradan rabbinin, istersen kurtarıcı isanın, istersen buddha'nın, istersen jedi master yoda'nın, istersen toprak ananın, istersen orhan baba'nın adıyla oku! yeter ki oku, okuyanlara bok atan mallar gibi olma.