ağır romanın yazarı.. hayatımda beni hayalkırıklığına uğratan adamlar listesinde de ilk 5e rahat oynar.. kendisini bi kere bile görmedim etmedim.. 2 tanecik fotoğrafı hariç neye benzediğini de bilmiyorum fakat , ağır romanı okuduktan sonra demiştim ki , oh be nihayet gerçek bişi okudum.. hatta o kadar ki , bi kere bile gitmediğim dolapdereye şimdi gitsem çat diye salihle tinanın evlerini bulurmuşum gibi gelmişti..
sonra metin kaçanın bi nevi otobiyografisini olduğun öğrendim.. gerçek ıssız adamlar böyle oluyo işte.. madde bağımlılığı , kimin kimle yattığının belli olmadığı zaten önem de teşkil etmediği sigara dumanından asla tam görülmeyen boktan bi hayatın etrafına dizilmiş arkadaşlıklar , ruhu ayran gibi çalkalayan aşk hikayeleri , taksimin arka sokakları adresli bi sürü ev , sahipleri bile uğramaya korkar olmuş o derece bi pislik.. bol bol kavga gürültü inleme.. hepsini üst üste dizsek bi duvar örebilecek boyuttaki içki şişeleri ..
bu şahane tablo neyle tamamlandı peki ? murathan mungan'a şiirler yazdıran alp bilmem ne denen itle bu metin kaçanın bi kadına tecavüz etmeleriyle başlayan rezillikler silsilesiyle.. tecavüz etti mi etmedi mi , üstünde sigara söndürdü mü söndürmedi mi 3ünün ilişkisi ne boyuttaydı orası meçhul.. bunu bilebilecek tek adam var o da belki güneş k.. ki o bile uçmuş görünen o ki..
yani metin kaçan ben seni serseri hırpalanmış ama özünde delikanlı bilirdim.. yanındaki kadının ne hale geldiğini ya da daha fenası ne hale getirdiğini bile bilmeyecek kadar keş ve vazgeçmiş bi adam olarak değil.. demek ki neymiş gerçekler kurguya karşı hep yeniliyolarmış..
intihar haberini uykumda aldığım kişi. Uyku sersemi cesetine daha doğrusu beynine bağlanmaya çalışıp bunu niçin yaptığını düşündüm bir müddet. Şahsımı ender sarsan ölümlerden birini gerçekleştirmiştir. egoistce "keşke yapmasaydı" diyemem. Bir şeyler ağır gelmişse demek ki... Yakında ergenler rağbet edip dillerine ağır roman'ı dolayacak ya ona yanıyorum ben. Allah rahmet eylesin birer fatihayı eksik etmemek lâzım...
ağır roman gibi bir efsaneyi yaratmış büyülü sözcüklerin, esrarlı cümlelerin yaratıcısıydı. madde mi ağır mana mı diyerek içinden çıkılmaz, çetrefilli sorularımıza bir yenisini daha eklemiştir. hayattan bıkmış dediler, kendini önce kendinin, sonra da boğazın boşluğuna bıraktı dediler. inanmak istemedim...büyük bir yazardı, ruhu şad olsun. ilk gençliğimi perişan eden, beni bu kahpe hayatın bam teline bağlayan o adama selam olsun.
Bazı yazarların tecavüzcüleri koruyarak yüceleştirdikleri yazar.Geçmişte yaptıklarının bedeli cezaevinde yatınca ödenmiyor malesef, hazır elinizin altında internet varken birazcık araştırsanız? Yarak yarak tespitler yapın amk, yok yatmış yok ödemiş, hüseyin üzmez de yattı, 13 yaşındaki çocuğa tecavüz etti, aklınızı sikeyim sizin. Ölünün arkasından kötü konuşulmazmış bilmem neymiş, bre amcık hoşafları tecavüz edilen güneş'in abisi kardeşi yerine koyun kendiniz, izbe bir dairede kulağı kesilmiş kafası kalorifer peteğine defalarca vurulmuş.
Polis karakolunda kardeşinin eşyalarını gördüğünde ve yanında para olmadığını bildiğinden dolayı intihar ettiğine inandığını dile getiren Kaçan, “Önceleri ‘Metin böyle bir şey yapmaz, niye yapsın?’ diyordum. Şimdi umudum azalıyor” diye konuştu. Kardeşinin naaşının ortaya çıkmadan sosyal medyada korkunç yorumlar yapıldığını belirten Kaçan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu dünyadan ayrılan bir insan Rabbiyle baş başa kalmıştır. Romancılığından çok 1995’teki olayla anılmasına üzülüyorum. Çünkü hep –mışlı –mişli ifadeler var. Bu konuya duyarlı olan Beyoğlu 1. Ağır Ceza’dan dava dosyasını alıp baksın. Adalet duygusu olan bir hukukçuya okutsun ve o zaman yorum yapsın. Eskiden olduğu gibi yine hatırasının arkasından linç kampanyası yapılıyor. Öfkeleniyorum. Linç kültürü bizim öz kültürümüzde olan bir şey değil sonradan genlerimize işlemiş bir kültür.”
1995’teki olaydan sonra medyanın kardeşi Metin Kaçan’a linç kampanyası başlattığını tekrarlayan Hasan Kaçan, sosyal medyada paylaştığı Ayşe Arman, Ertuğrul Özkök, Zafer Mutlu gibi isimlerin vicdanını kamuoyunun çok iyi bildiğini belirterek “Canımızı kimlerin yaktığını çok iyi biliyorum. Allah’tan başka kimseye eyvallahım yok. Bu gazetecilerden korkum yok. Benden güçlü olabilirler ama Nemrut’un kulağına kaçan sinek de Nemrut’un canını aldı. Benim gücüm yok ama Allahım var” şeklinde konuştu. 1995’teki olaydan sonraki yıllarda kendisini arayan insanların olduğunu, vicdan azabı çektiklerini söyleyip Metin Kaçan’ın aslında suçsuz olduğunu söyleyen insanlar olduğunun üzerine basan Ağabey Kaçan, “Vicdan muhasebesi yaptılar, ama hiç inandırıcı değildi. ‘Ağır Roman’ Türk edebiyatının en iyi 50 eseri içinde. Bu gündemde olacakken başka olaylarla anılmak içimizi acıtıyor.”
Kardeşi Metin Kaçan’a haksızlık yapıldığını ve iftira atıldığını vurgulayan Kaçan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz iftiradan sonra da kardeşimizin yanında durduk. Şahit çıksa dava dosya tekrar açılır. Zamanaşımı diye bir şey var, tüm hadiseler zamanaşımına uğradı. Ayşe Arman’ın vicdanen rahat olduğunu düşünmüyorum. Bir gün beni aradı ve bir doktorla röportaj yaptığını, doktorun hadisenin aslında böyle gerçekleşmediğini söyledi. Aileden özür dilediğini söylemişti. Ben de ‘Özür dileyemezsin çünkü babamız öldü’ demiştim. Telefonda çok kötü olmuştu.”
Metin Kaçan’ın aşk acısıyla intihar ettiğine inanmadığını belirten Ağabey Kaçan, şu açıklamaları yaptı: “O 1995’te öldürüldü, hayatımızdan kastı olarak kaldırıldı. Buna sebep olduğum için üzgünüm. Bir dönem yaşadığım gönül değişimi birçok insanın tepkisini çekti. Bizim aileden birinin ayağı takılıp düştüğünde tüm sırtlanlar üzerine geldi. 1995’teki olayı dönemin konjonktüründen ayırt edemezsiniz. 28 Şubat’tan payını sadece gazeteciler ve siyasiler değil sanatçılar da aldı. Metin Kaçan 1995’e kadar son derece neşeli, ortamda espri kaynağı olan, peşinden insanları sürükleyen biriydi. Kardeşimin altından kalkamayacağı bir şey olduğunu sanmıyorum. itikadı olan, inançlı bir insandı. intiharın karşılığını bilen, çekinen biriydi. Onun omzuna bir damga yapıştı, işlemediği bir suçtan iftirayla hapiste yattı. Vücuduna medyanın yönlendirmesiyle 11 şiş aldı. Bu olaya neden olanlar vicdan azabı çekecekler, hapse atılmasına, tecavüzcü damgasını yedirenlerin yanlarına kar kalmayacaktır. Kardeşim ‘Ölene kadar bu yafta üzerimde kalacak, öleyim de kurtulayım’ demiş olabilir. Kardeşimle çok daha yakın olmayı ıskalamış olabilirim ama hayatın zorunlulukları işte. Keşke biraz daha ilgilendirseydim. işlememiş olduğu bir suç sürekli karşısına çıkıp onu yıldırmış olabilir. Zaten hapishaneden çıktıktan sonra Metin o Metin değildi."
alın size bir " kör ölür badem gözlü olur " edebiyatı daha, insanları önce insan olmalarıyla yargılayın, tamam ağır romanı yazmış güzel de yazmış ama bir bakın başka neler yapmış, bir genç kıza tecavüz edip kulağını kesmiş, bugün metin kaçana ağlayanlar yarın hüseyin üzmeze de gözyaşı döker.
--spoiler--
Bunlar engerekler ve çıyanlardır/ bunlar aşımıza ekmeğimize göz koyanlardır/ tanı bunları, tanı da büyü. ... Tanıyamadın bunları Meto. Bu engerekler ertuğruluyla, ayşesiyle, zaferiyle zaten seni 1995'te öldürdüler. Sadist çığlıklarla, bıçakladılar, şişlediler. Meto, soğuk sulara düşen bedenin zaten 1995'ten beri ölüydü.
Allah intikam sahibidir... Sen de suçlusun meto... gariban bir berberin, tamirci kalfası, ortaokul mezunu oğluydun... haddine miydi Ağır Roman yazmak...
ve son olarak...bugünlerde beni arayıp vicdan azabıyla ağlayanlara da Allah acısın. Hayat, ölecek olanların ölenlere ağlamasından ibaret... Meto, sakın çıkma o sudan, daha, etini yemeye doymayan çok sırtlan var... sakın çıkma kardeşim... Neydi çok sevdiğimiz söz: Dünya bir leştir... talibi köpekler.
--spoiler--
öncelikle tanım; ağır roman'ın yazarı. güneş k. olayıyla ilgili olarak bulduğum tüm yazıları okudum. bakıldığında tecavüz olduğu kanaati uyanıyor insanda. ama, sonrasında düşünüyorum. ya yoksa? bu adamlar senelerdir, bu yaftayla yaşıyorlar. sürekli yapmadıklarını söylüyorlar ve hayatları kaymış durumda. biri intihar etti, diğeri ortalarda görünmüyor.olayın tüm tarafları açısından çok talihsiz bir durum.
1961 yılında kayseri'nin incesu kazasında doğdu, aynı yıl ailesi istanbul'a taşındı. metin kaçan dolapdere'de büyüdü, otomobil tamirciliği, marangozluk, musluk tamirciliği, barmenlik gibi işler yaptı. 16 yaşında beyaz eldiven çetesini kurdu, bütün arkadaşları öldürülünce yazmaya başladı. çeşitli öyküleri çıktı dergilerde, ağır roman ilk romanıdır.