yüeçiler ve moğol tunguz kabilelerini yenmiş böylelikle ipek yolunu ele geçirmiş akabinde çin imparatoru kao-ti yide yenmiş ve çinide vergiye bağlamıştır.
Hun imparatorluğu'nun topraklarını, Hazar Denizi'nden Japon Denizi'ne kadar genişleten, çeşitli Türk kavimlerinin yanısıra, diğer Altaylı kavimlerinide kendisine bağlayan ve Hun imparatorluğu'na en parlak dönemini yaşatan yagbudur.
ayrıca, ipek Yolu'nu kontrol altına almıştır. Çin ordusunu yenip, vergiye bağlamış ve Türk ordusunu onluk sisteme göre teşkilatlandırmıştır.
Mete'nin tahta çıktığı MÖ 209 tarihi Türk Kara Kuvvetleri'nin kuruluş tarihi olarak kabul edilir.
kazandigi buyuk zaferlerin sebebi, kendi olusturdugu ve dunya tarihinin gelmis gecmis en disiplinli ordusudur. oyle ki bu ordunun askerleri mete han'nin bir emriyle hayatta en deger verdikleri kimselere, evdeslerine ve hatta atlarina bile oklarini firlatabiliyorlardi.
ulu atamiz mete han ayrica o gune kadar esi benzeri gorulmemis bir silahin da mucididir. geyik boynuzundan yaylar yaptirmistir. bu yaylar ile 400 metre uzaktaki bir dusmana bile olumcul oklar firlatilabiliyordu. bugunun meshur kalesnikof piyade tufeginin etkili menzili kadar yani. bizansli tarihci ammianus marcelinnus "inanilmayacak kadar uzaklara sert ve olumcul oklar atarlar, bu ustalikta kimse onlarla yarisamaz" der. bir baska bizansli tarihci apollinaris ise "oklarini yonelttikleri dusmanin vay haline, cunku onlarin oklari olum getir" demistir.
Mete han'in kurdugu ordu hep saldiriya hazir beklerdi. ancak baskinlara ve beklenmedik saldirilara da hazirlikliydi. erkek cocuklari en sert sartlarda yetistirilir, tabiata acliga ve yorgunluga dayanmayi ogrenirlerdi. yurumeye basladiklari andan itibaren iyi bir suvari olmalari icin koclara bindirilirlerdi. bu sayede savaslarda yanlara ve hatta arkaya dogru sasmaz oklar firlatabilirlerdi.
türk kara kuvvetleri'nin kurucusudur. antik çin kaynaklarında adı "mao-tun" olarak geçer. mao-tun çincede güçlü komutan demektir. mao-tun'un kısaltması olarak da "motun" -mete- kullanılmıştır. han da, "tanhu" kelimesinden gelmektedir. yani hun dilinde "motun tanhu" olarak geçer ismi. m.ö 209'da tahta geçmiş ve hükümdarlığını m.ö 174'e kadar -ölene kadar- sürdürmüştür.
tahta çıkış tarihi, türk kara kuvvetlerinin kuruluşu olarak sayılır.
kara kuvvetleri komutanlığı'nın armasında da kuruluş yılı m.ö 209 olarak gösterilir.
tarihte mete han diye birisi yoktur,yalnızca kolay aklımızda kalsın diye bu ulu Türk'ün adının bize böyle öğretildiğini düşünemkteyim,asıl adı "Modu" dur ve müthiş bir kumandandır.Bbası Muncuk Kağan öldükten sonra bozkırlara gitmiştir,daha sonra amcası Roa onu bulmuştur,vizigotlara karşı Roma ile iş birliği yapmıştır,kardeşi Bleda'nın karşı geldiğini duyunca geri dönüp Bleda'yı yenmiştir,ayrıca bugün papa heykeli altında imza atanlara bir mesaj verir gibi papaya diz çöktürmüştür ve papa romayı affetmesi için yalvarmıştır.
daha az bilinen ismiyle Mao-Tundur kendisi. ok hikayesi ise şöyledir;
mete hanın askerleri son derece usta, disiplinli okçulardı. mete hanın okunu döndürdüğü yere doğru ok atmak gibi bir kanunları vardı ve bunu uygularken okun yönü asla önemli değildi. öyle ki bir gün mete han okunu en sevdiği atına yönlendirir ve atını öldürtür. bu sırada tereddüt eden askerleri ise okun diğer hedefi olmuşlardır.
bundandır ki emrinde demir disiplini ile yetiştirdiği 10 bin askeri varken okunu babasının üzerine çevirdiğinde askerlerinden hiçbiri tereddüt etmemişti.
teoman'ın oğludur kendisi. zamanında teoman mete han'ı değil de mete han'ın üvey kardeşini tahta çıkarmış ve metahanı Yüeçilere tutsak olarak veriyor. metehan durur mu? koçum mete hemen kaçıyor gidiyor babasını, üvey annesini ve üvey kardeşini öldüüp tahta çıkıyor.
şimdiki kara kuvvetleri komutanlığının kurucusudur kendileri.
asıl adı motun'Dur. çin kaynaklarında mao'dun şeklinde geçmesinden dolayı 40'ların türkçü aydınları bunun motun'un bozulmuş şeklinden başkası olamayacağını söylerler.
Mete Han Çin ordusu ile karşı karşıya gelmiştir. Etrafı gözetmek için veziriyle bir tepeye çıkar ve bakarki Türk ordusu Çin ordusu karşısında bir avuç karınca gibi duruyor, veziri Mete'nin geri çekiliceğini düşünerek Mete'ye sorar: Ne düşünüyorsunuz efendim? Mete Han vezirine dönerek : Bu kadar Çin'liyi ben nereye gömeceğim? diye cevap verir.