idareci olmak oyle iki tarafi keskin bicaktir ki gorebilen gozler ne menem bir tip oldugunu hemen anlar ve de hayatin seffaf bir sekilde herkesin gozu onundedir. "madem ki seffaf neden sadece gorebilen gozler anlasin ki? herkes anlar o zaman." dediginizi duyar gibiyim. izah edeyim..
gundelik siyasi olaylari herkes gorur, haberlerden takip eder, yorumlardan komplo teorileri cikarir vs. vs. ama kisinin icraatlarini buyuk bulmacanin parcalari gibi biraraya getirip ne bok oldugunu anlamak sadece usta gozlere aittir.
son cikan roportajinda oyle laflar etmis ki bize piskinligin sinirinin olmadigini tekrar tekrar kanitliyor. erbakan icin "dik durmadi 27 subat'ta" demis. erbakan'in siyasi gunahlari ayri mevzu ama sen kimsin ki dik durmaktan, karakterli siyasetten bahsediyorsun? 11 yilda zamanin dev partisi anap'i bitirmek dik durusla felan mi mumkun oluyor? cetelerle icli disli olup macaristan'da kumar oynamak gibi millet icin yuksek idealler pesinde kostugun bir donemde yumruk yeyip kof kabadayi gibi mor gozle yurda donmek ve de yumrugu atandn sikayetci olmamak da dik durus ornegiydi heralde. ulan siz bir donemin hayallerine, gelisimine, ufkuna ipotek koydunuz be. yiginla insan harcadiniz, haksiz kazanc elde ettiniz, kirli iliskilerle yukseldiniz, sorumlulugunuzdaki insanlar zerre umrunuzda oldu mu?
daha 2004'de ertugrul ozkok'e "bir daha politikaya donmem" diyen adam simdi "türkiye'de yaşayıp 30 sene önemli siyasi sorumluluklar üstlenip ülkenin oldukça sorunlu bir döneminde köşeme çekilmeyi sorumluluklarımla bağdaştıramıyorum. milletvekili olmam şart değil." demis. devam etseymis "benim doymaz gozum, yillarin getirdigi siyasette entrika tecrubelerim var. kullanmam lazim bi sekilde" diye.. kocuma bak yaa.. yuce divan'da yargilnan ilk basbakan benim sanki.
demem o ki kisisel ikbal siyasetci icin zehirdir. bugun seni bitirir, yarin lanetlenirsin. yargi ordu vs hep ayniydi. "zamaninda yargi ordu vb gibi devlet kurumlari susurluk davasinda bize yardimci olmadilar" gibi laflar ediyor utanmadan sanki bu durum cok da skindeymis gibi. sanki cok uzgun o durumdan. o kadar uzgun ki yargidan ordudan destek bulamayinca o da cukkasini doldurmaya bakiyor te allaam yaa..
ulan delirecem yaa.. bizim gencligimiz liderlerinden ilham alan bati gencligi gibi degil, liderlerinin genc dimaglari bok ettigi 3. dunya ulkesi jenerasyonu olarak gecti. turkiye'yi dogal gaz'da rusya'nin kucagina oturtmasi, turkbank ihalesini felan bashetip kendimi sinire kesecek halim yok.
rizelilerin tayyip ten daha çok sevdiği milletvekili, eski başbakan. bu yüzden o referandumda hayır diyor diye bir rizede yapılan anketlerde hayır önde.
hem bu ülkede başbakanlık yapmış hem de hali hazırda milletvekili olmasına rağmen ülkede olup bitenler hakkında ağzından bir tek kelime çıkmayan şahıstır.
sergilediği duruş itibariyle memleketin hali zerre umurunda olmayan aldığı milletvekili maaşına bakan o parayı yerken gram utanmayan şahıstır. http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/milletvekillerimiz_sd.bilgi?p_donem=23&p_sicil=4145 linki tıklandığında görüleceği üzere son dönem milletvekilliği boyunca bir tane kanun teklifine imza atmayan, bir tane bile sözlü soru önergesi bulunmayan ve nazar boncuğu niyetine sadece çay yaprağı alımına ve destekleme primi ödemelerine ilişkin yazılı soru önergesi olan şahıstır.
2007 genel seçimlerinde kendisine oy veren 41.042 kişinin kendisi hakkında ne düşündüğünü çok ama çook merak ettiğim şahıstır.
türkiye'nin en büyük kaçakçısı tuncay mataracı'dan sonra rize'nin yetiştirmiş olduğu en tehlikeli isimdir. "avrupa birliğinin yolu diyarbakır'dan geçer" diyerek, şam'da apo'yu kıstıran mit ajanlarına "bırakın gitsin" emri vererek, pkk'ya gizliden gizliye hizmet etmişliği vardır. turgut özal'ın has düşmanı, süleyman demirel'in en sağlam adamıdır. bir de bunun berna isimli karısı vardır. bakanların listesini yapar hükümet kurardı. neyseki kurtulduk bunlardan.
zaman aşımı ile yüce divandan yırtan asrın sahtekarı.
21. yy. ın yüzsüzü.
yumruğun hasını yemiş ama aklı başına gelmemiş utanç abidesi.
(bkz: kumarbaz)
beklemesiyle insanı kahreden bir siyasetçi olup, babalarımızın, dedelerimizin bol bol sövdüğü şahsiyettir, zamanında soyup soğana çevirenleri desteklediği, koruduğu ve el altından kendininde götürdüğü iddia edilir. şimdilerde de mecliste öle kös kös oturmaktadır, şuanda meclisteki en tecrübeli milletvekili olmasına rağmen anayasa değiştirme sürecinde çıkıpta bir kelime söylememiştir.
televizyonda seyrediyorum da, (günahım kadar sevmem de) sağlık durumunun iç açıcı gözükmemesi üzücü. sağlığına dikkat etmesi gerekiyor, yoksa yakın bir zamanda hakkında kötü bir haber alınabilir diye korkarım. (sevmesem de ölmesini başına bir iş gelmesini hiç bir insan gibi ben de istemem, ama kılımdır o ayrı)
özal'ın cumhurbaşkanı olmasından sonra anap'ın başına geçen, %37lerdeki partiyi günden güne eritip baraj altında bırakabilen insandır, rize bağımsız milletvekilidir..
Siyaseti, masa başında yapılan hesapların, kapalı kapılar arkasında yürütülen pazarlıkların nesnesi gören anlayıştan gelir ne yazıkki yılmaz. Halkı umursamayan, siyaset denkleminde milleti hesap dışı sayan bir anlayışın temsilcisidir...
Kulislerde, kapalı kapılar arkasında yürüttü çalışmasını. Özal ailesini ikna etti; parti içindeki grupların birbiriyle kavgasının sonucunu bekledi ve istediği yere geldi. özalın veliahtıydı. Partinin başına geldikten sonra giriştiği kavgaları da partisinin misyonu doğrultusunda veya birtakım yüce idealler uğruna değil, "siyaset gereği" yaptı. Yılmaz'ın bütün başarıları demokrasi dışı alanda gerçekleştirdiği "hamleler" sonucunda geldi. hamleleri her zaman halk içinde, halkın kafasında soru işaretleri bıraktı. ekürisi çilleri siyaset sahnesinden silebilecek koz eline geçmişken çilleri mecliste akladı, yumruğuyla burnunu kıran adamdan şikayetçi olmadı vs vs..
ilginç adamdı vesselam...
tüm bunlara rağmen parti küçüldükçe o büyüdü. oy oranı azaldıkça siyasi gücü arttı. hiçbir lafının arkasında durmamasına rağmen güvenilirliğini her zaman korudu, halkın umudu olmayı başarabildi. "Avrupa Birliği'ne giden yol Diyarbakır'dan geçer" tarzı flaş laflar söyledi, ab ile ilişkileri askıya almaya götürdü işi.
işte böyle acaip bi adamdır mesut yılmaz. yakın geçmiş türk siyasi tarihinin ne en sevilenidir, ne en nefret edileni. ama hafızalardadır, unutulmamıştır. kendisine olan naçizane görüşlerim bu şekildir, çoğu fikirlerde ters düşsek de siyasetin bir çıkar ilişkisi olduğunu unutmadığımızdan sesleniyoruz kensine bu satırlardan;
gel vefasız
gel hayırsız
çağırmazdım acil olmasa...
abdurrahim albayrak'ın bordeaux maçındaki son golden sonra tam anlamıyla çılgın attığı gizli çekim videoda abdurrahim bey kanat çırparken masada oturduğu gözlenen ''ben de isityorum bu görüntülerden'' diyen eski siyasi.
bundan 15 yıl önce tansu çiller'le başlattığı kanlı bıçaklı kavgayı, ergenekon kapsamında yeniden canlandırmaya çalışıyor bugünlerde... sanki kendisi sütten çıkmış ak kaşık... daha macaristan-budapeşte'de burnunu dağıtan yumruğu kimin neden attığını, kendisine yumruk atan adamdan niye şikayetçi olmadığını bilen yok, bir de kalkmış millete ayar vermeye kalkıyor.
"benim dönemimde çetelerle mücadele ederken ne genelkurmay ne de mit bize yardımcı oldu" açıklaması yapan milletvekilidir.
peki çetecilerin tasfiye sürecine yardımcı olunmadı diyelim; karadeniz havzasındaki doğalgazı neredeyse bedavaya rusya'ya sattıgınız projeye ne demeli sorusunu akla getirmiştir. ne için satıldığının cevabı verilebilecek midir acaba?
hakkındaki yolsuzluk iddialarından hukukî olarak "aklanan" ama bunun vicdanlarda karşılık bulmadığı açık olan eski başbakandır.
hazırlattığı susurluk raporu'nun yıllarca gizli tutulan sayfalarının gizli kalma nedenini bunların "devlet sırrı" olmasına, başka ülkelerde türkiye'nin gerçekleştirdiği gayrihukukî eylemlerin diğer ülkelere de türkiye'de bu tür eylemeler konusunda hak doğurabileceğine, vs. bağlamıştır dünkü neden programında.
kamuoyuna duyurulmayan sayfalarda ilgili "derin" adamların azerbaycan'daki darbe girişiminden asala ile mücadele adına işledikleri cinayetlere kadar bir sürü pislik varken bunu şu dakikada bile, yerden cephanelik fışkırırken bile savunabilmiştir ki, dünkü program kendisi adına bir tüzleşmeden çok bir aklanma çabasıdır benim gözümde.
zamanında rusya ile yaptığı doğalgaz anlaşmasında, yıllarca doğalgaz almasak bile rusya'ya çatır çatır para vermeyi kabul etmiş, altına en güzelinden imzasını bile atmış siyasetçidir.
- 10 yıl süreyle şu kadar para ödenmelidir.
- ya tamam öderiz de.. bizde o kadar çok para var ki... doğalgaz almasak bile ödeyelim diyoruz, nasıl fikir?
- aa süpermiş. o zaman burayı imzalayın..
- hay hay..
