saçma sapan kısaltmaların bu kadar yaygın olmadığı, sanal arkadaş diye bir kavramın henüz oluşmadığı dönemdir. her şey çok güzeldi ne günlerdi geyiği yapmaya gerek olmasa da en azından insanların daha çok yüz yüze sohbet ettiğini biliyoruz.
mektup vardı bir zamanlar. bazısı aynı havayı soluduğu sınıf arkadaşına yazar, ay biricik arkadaşım ay seni çok seviyorumlara girerdi. süslü püslü allı kalemler, zarflar, kağıtlar... bazısı şehir dışına yazardı. uzun uzun, adım adım hayatını anlatırdı. gider ptt' den yollar, hangi gün varacağını hesap ederdi. bazısı da üşengeçti. yazmak da neymiş der açar telefonu okulda tek kelime etmediği insanla saatlerce konuşurdu.
msn, görüntülü konuşma, mikrofon, skype filan derken her şey net ortamına dökülerek hazıra alıştırılmaya başlanana dek. insanlara sağladığı kolaylık mı yoksa köreltme mi muallaktadır. ama bir zamanlar öyle bir yaşam vardı... mektupların olduğu, sabit telefonların susmadığı...
messengerdan önce , chatte tanışılır sonra buluşmaya gidilirdi genelde sonuç hüsran olurdu. messenger icat oldu , chatte tanışıldı , kamerada görüldü , sonra buluşmaya gidildi.
türkçemizin yozlaştırılmadığı, saçma sapan iğrenç kısaltmalara sahip kelimelerin henüz kullanılmaya başlanmadığı ayrıca günün 12 saatinin internet başında boşu boşuna lak lakla geçirilmediği dönemdir. *