bugün

güzel yurdumun sınav sistemi nedeniyle hayata geçirilemeyen, neredeyse hayal olan durum...
(bkz: össden sonra hangi yuvarlakları dolduracağını seçmek demek hayat biçimini seçmek demektir)
maalesef ülkemizde geçerli olmayan, olamayan önermedir. zira; yüzde 20'lere varan genç işsizliğinin olduğu, üniversite mezunlarının bile kendi alanlarında iş bulamadıkları bir ülkede, insanlar, sevdikleri, ilgi duydukları mesleklerden çok hayatlarını idame ettirebilecekleri mesleğe yönelmektedirler. böyle olunca da, yapılan iş, seçilen meslek bir hayat tarzını değil, hayat kavgasında geride kalmamak için atılan bir adımı ifade etmektedir.
çok doğru bi sözdür.. isteyerek yada istemeyerek bi mesleği seçeriz. * seçtiğimiz mesleğin şartlarına göre de yaşarız, gayet normal bi durum, hani uyku ve yemek düzeni, arkadaşlarla görüşebilme, tatil olanakları falan.. ama insanın mesleğine göre şekil aldığı düşünülünce (bkz: ayakta çalışanlar varisli oturarak çalışanlar basenli) bedeninden taviz veriyosun bari isteyerek yapabilsen' e takılıyosun. onu geçsen maddi yönüne takılıyosun.. ***
bu memlekette nasıl bir manyak, psikopat olunacağı seçimidir. söz konusu, hitap edilen kitle, lanet olası bir üniversite okumak ve sonunda diplomalı bir işsiz olmak için çocukluğunu, ergenliğini, gençliğini feda etmiş kitledir. seçimin önemi de bu yıpratılmışıktan, yorgunluktan ve baskıdan kaynaklanmaktadır. hiç acımadan, yıllarca, sonu gelmez bir rekabete sürüklediğiniz, yarış atı muamelesi yaptığınız bu bireylerin meslek yaşamlarındaki hayat felsefelerinden, yaşam biçimlerinden ne bekliyorsunuz efendiler...