mersiye

    4.
  1. arapça övgü anlamındadır. ölen kişilerin ardından onların yaşamları, fikirleri ve duruşlarıyla ilgili olarak övücü mahiyette olurlar. eski türklerde sagu ve halk edebiyatında ağıtın karşılığıdır. en meşhuru baki'nin kanuni sultan süleyman için yazdığıdır.

    bektaşiler tarafından tekkelerde sıkça kullanılmıştır. özellikle muharrem aylarında aşure pişirmek ve mersiye okumak sık görülen bir davranıştır.
    3 ...
  2. 3.
  3. "mersiii, iyi ki öldünüz de mirasınız bize kaldı" demeye getiren nazım türü.
    2 ...
  4. 9.
  5. Ölen birinin ardından duyulan üzüntüyü ve onun iyiliklerini dile getirmek amacıyla kaleme alınan şiirlerdir. Çoğunlukla terkibibent nazım biçimiyle yazılır.
    1 ...
  6. 2.
  7. ölen birisinin ardından yazılan, ağıta benzer kaside türüdür.
    1 ...
  8. 8.
  9. islamiyet döneminde sagu, halk edebiyatında ağıt, divan şiirinde mersiye denilen edebiyat türüdür.
    1 ...
  10. 10.
  11. Şehzade mustafa en fazla mersiye yazılan kişi olma unvanına sahipmiş.
    0 ...
  12. 7.
  13. beddua yerine dinlenebilir kanımca insana huzur verir çoğunlukla.

    en iyi örneklerini şuradan dinleyebilirsiniz; http://www.metrodasiesta....ah-kabartan-filmleri.html
    0 ...
  14. 6.
  15. günümüzde iran'da ve azerbaycan'da devam eden edebiyat türü. sanırım en çok mersiye kerbela üzerine yazılmıştır.
    0 ...
  16. 12.
  17. divan edebiyatta ölen önemli şahısların ardından yazılan övgü dolu şiirlerdir. eski türklerde sagu, halk edebiyatında ağıttır. alp er tunga mesela en meşhur sagudur. divan edebiyatında adına en çok mersiye yazılan kişi şehzade mustafa'dır.

    ikinci bayezid'in, cem sultan'ın 2 yaşındaki oğlunu boğdurmasından sonra cem sultan'ın oğlu için yazdığı güzel bir mersiyesi vardır.

    o mersiyeden örnekler;

    işidelden Şâh Oğuz Hânun şehid olduğını
    Derd ile oldu Frengistân’da Cem mecnun, felek
    (Ey felek, Şâh Oğuz Han’ın şehit olduğunu işittiğinden beri Cem, Frengistan’da onun derdiyle mecnun oldu)

    Yakamı yırtıp dünden nicesi âh itmeyem
    Cânumı odlara atdı derd-i Oğuz Hân, felek
    (Ey felek, Oğuz Han’ın derdi canımı ateşlere attı, senin elinden yakamı yırtıp nasıl ah etmeyeyim)

    Bir kılına virselerdi virmezdim Oğuz Hân’umun
    Genc-i Kârûn-ıla bin bin mülket-i Osman, felek
    (Ey felek, Karun’un hazine teriyle binlerce Osmanlı ülkesini verseler Oğuz Han’ımın bir kılına değişmezdim)

    Dökmedi Yakup ben denlü gözlerinden kanlu yaş
    Çekmedi ben çekdüğüm zulmetde iskender felek
    (Ey felek! Yakûp benim kadar gözlerinden yaş dökmedi. iskender, karanlıkta benim çektiğimi çekmedi)

    (bkz: üzdün be cem sultan)
    0 ...
  18. 11.
© 2025 uludağ sözlük