hafta içi her gece bilmem kaçta yaklaşık 2 bölümlük bir kısmı yayınlanan dizi.
dizinin eleştirilecek çok yanı var ama nedense ağzı açık izlerken buluyorum kendimi. sanırım o saatte limbik sistemim coşuyor. anlamsız bir mutluluk, anlamsız bir hüzün, heyecan...
bebek taklidi yapmayan, iki lafından biri yalama olmuş "aşkım" olmayan, dudaklarını büzerek andaval gibi naz yapmayan, çok konuşup kafa sikmeyen menekşe... izleyenler tarafından ne kadar "aptal lan bu kız" denilse de insanı kendi gibi olana özendiren bir yanı var.
ağlatan,
hüznü taa içinizde hissettiren,
her izleyişinizde canınızı acıtan,
vayy be dedirten,
boğazı düğüm düğüm yapan,
yutkunmayı güçleştiren,
müziği ile yerle bir eden,
sadece aşkın işlendiği,
en saf duygularla beslenmiş,
aileyle izlenilmesi kolay,
sürekli kumanda kontrolü gerektirmeyen
şehveti kullanarak reyting hesabının yapılmadığı
türk tarihinin gelmiş geçmiş en iyi aşk dizisidir.
ece-melek'in yaptığı en düzgün iş tek sezonda çekilip mutsuz sonla bitirilmiş olması hala saygı duymamızı sağlamaktadır.. ayrıca
kıvanç tatlıtuğ ve sedef avcı bir an önce evlenmeliler.. *
tek bir sahnesi aklımda kalan dizidr.
menekşe ile başka bir adam zorla evlenmıştı sanırım ve menekse ılıskıye gırememıstı adamda utanmasın annesıne karsı dıye e malum gelenek gelının bakırelıgını kanıtlaması ıcın kanını bır beze surup kaynanaya vermelı.
adam kendı elını kesmeye calısmıstı o kadar korkaktı kı kızın elını kesip beze surmustu.
nedense bu sahne kazınmış aklıma bir bunu hatırlıyorum.