Zamanında diyanete gereksiz olduklarını, şayet isterlerse diğer insanların yaptığı gibi vakıf dernek vb. Şekilde milletin parasını almadan yollarına devam etmeleri gerektkiğini, çünkü bu ödeneklerde müslüman olmayan, ya da olup da bu oluşuma onay vermeyen vatandaşların olduğunu belirten bir yazı yazdım.
ilginç bir yanıt vermişlerdi. Hatırladığım kadarıyla ve özetle, halkın mutlu ve güzel şekilde yaşamaları için kendilerinin gerekli olduğunu, aksi takdirde toplumda kargaşa çıkacağını belirtiyordu.
Kötü niyetimi bağışlayın ama ben şöyle açıkladım bunu:
Bu kadar imamhatipli aç mı kalsın?
Sonuç: gerektiği kadar imam, gerektiği kadar mühendis, bilim adamı vb. Yetiştirelim.
Tabi ki bu "gerekli" kelimesini koşullara, ihtiyaçlara göre yorumlamalıyız. Birilerinin ideolojilerine göre değil.
ilk sırada her zaman diyanet ve imam hatiplerin olduğu listedir. son zamanlardaki müthiş atakları ile aile bakanlığı ( her gelen bakan bambaşka skandallara imza atıyor ) ve "başbakanlık" kurumları da zirveye yaklaşıyor.
başbakanlık kurumunun gereksizliği son başbakanımızın kendi kendisini imha etme çabalarından dolayı listeye girdi. makamın sahibi ben gereksizim bu kurum gereksiz diye bağırıyorsa bize bir şey söylemek düşmez..
diyanet işleri.
şahsen bu kuruma hiçbir ihtiyaç duymuyorum.
bana hitap eden bir hizmeti de yok.
ama buna rağmen imamların, müezzinlerin maaşlarını, camilerin elektrik, su faturalarını bana ödetiyorlar.
ben de haram ediyorum.
haram olsun.
görünüşe bakılırsa kesilikle diyanet işleri başkanlığıdır.. bir müslüman olarak bunu açık açık dile getirebilirim.. saçma sapan fetva vermek milleti allah ile kandırmak nasıl bi yavşaklıktır.. sen böyle yaparsın millet cübbeli denilen zevatı senden daha çok önemser ve bu da islama vurulan en büyük darbedir...