bugün

Mektup

istersen mutlu oluruz seninle 
Evimiz ve çocuklarımız olur 
Yemek pişirirsin kendi elinle 
Kalplerimizde esenlik ve huzur 
istersen mutlu oluruz seninle 
Birbirimiz için yaratılmışız 
Ruhlarımız düşüncelerimiz bir 
Bizim gibi olur çocuklarımız 
Ben şair, sen baştan ayağa şiir 
Birbirimiz için yaratılmışız 
Ayrılık olmaz fikirlerimizde 
Kahkahamız ta uzaklardan duyulur 
Mutluluk parıldar gözlerimizde 
Rüyalarımız bile aynı olur 
Ayrılık olmaz fikirlerimizde 
Ne hayaller kurarız uzun uzun 
Üzüntüleri atarız bir yana 
Gizli bir şeyi kalmaz ruhumuzun 
Bütün şiirlerimi okurum sana 
Ne hayaller kurarız uzun uzun 
Kim ne derse desin mutlu oluruz 
içimizde ümit, arzu teselli 
Bende aşk ve sende güzellik sonsuz 
Aşkımız gözlerimizden besbelli 
Kim ne derse desin, mutlu oluruz 

ümit yaşar oğuzcan
bir diziyle gündeme gelen güzel şarkı. diziyi bilmiyorum valla.

http://www.youtube.com/watch?v=38BeCP0FmXE
Apolas lerminin iç ısıtan parçası.

Mektup yazdım kış idi da kalemim gümüş idi.
Okuyan incinmesin da yüreğim yanmis idi.
en güzel iletişim yoludur. o posta kutusuna her eve girişte göz atmalar, acaba geldi mi diye heyecanlanmalar, elinin neredeyse her yere değdiği o mektubu tutarken el titremeleri kalp çarpıntıları... ne yazık ki yerini bir telefon ekranına bakmaya terk etmiştir. unutulmaya yüz tutmuştur. artık insanoğlunun elinde herkese kolayca ulaştıran süper akıllı(!) cihazlar olduğundan unutulması da kaçınılmazdır.
romantik bir iletişim aracı.

bir kere el yazısı ile yazıyorsun.

kalbim kadar temiz
aşkım kadar saf gibi kavramlar türetmiş bir kağıttır mektup komik olsa da romatiktir.

el yazısının bir hikayesi vardır sms gibi değildir.
mektup gelir sevdiğinden acarsın beklemeden (kafiyeli oldu bilerek değil)

bakarsın yazmış el yazısıyla, ona ait bir şey o yazı, y'lerin kuyruğunu biraz değişik yapıyor veyahut
şurda sevgilime yazıp silmiş aşkıma yapmış (alttaki izden anlarsınız)

kısacası hikayesi olan her şey gibi güzeldir mektup.
Simon garfield'in yeni kitabı.
apolas lermiden dinlenir dinlenir dinlenir...
zulfu livaneli'nin gec ogrendigim ici heyecanla duygusalliga ayni anda surukleyen guzel parcasi. bir mektup uc satir yazi..
--spoiler--
Canlı cenaze gibiydim.
Tek düşündüğüm bir an önce ölmekti. intihar edecektim, beceremedim.
Bu son ifademdir.
Bana inanmayan dalga geçer gibi davranan aşağılayan mahkemenize gelmeyeceğim.
Sizi adalet ve vicdanınızla baş başa bırakıyorum!
--spoiler--

8 kişi tarafından tecavüze uğrayan, fakat rızası vardı iddiasıyla hakim tarafından tecavüzcüleri serbest bırakılan 15 yaşındaki kızın mahkeme heyeti için kaleme aldığı mektubun son cümleleri...

--spoiler--
Hâkim amca ben yaşadıklarımı utandığım için bir de polisler ve siz bana inanmıyor gibi davrandığınız, alay ettiğiniz için anlatamıyorum.
Her erkeğin bana tecavüz edeceğini sanıyor, korkuyorum.
Hakimsin bir daha bana bağırma!
Beni azarlamayın!
15 yaşında 38 kilo bir kızım. Benim gücüm bu adama yetmez ki karşı koyup onu yeneyim.
Polisler de siz de beni suçladınız. 'Neden karşı koymadın' diye.
Bu adamın benim üç katım kilosu ve gücü var.
Bir erkekle benim gücümü nasıl bir tutuyorsunuz.
--spoiler--

adalet nedir?

adalet, insanoğlunun en temel, en büyük açmazı...
Birbirinden uzak kişi veya kurumlar arasındaki kişisel veya resmi, haberleşmeyi sağlayan metinlerdir.

Eski türkçede "betik" anlamına gelen "mektup", dilimize Arapça'da geçmiştir. Eser ya da tür adı belirtmek için "name" de kullanılmıştır. (bkz: şikayetname)

Mektubun tarihi, m.ö. 15-14. Yüzyıllara kadar dayanmaktadır. Mısır ve Hitit krallarına ait diplomatik mektuplar bu döneme aittir. Kağıdın bulunmasıyla mektubun kullanım alanı genişlemiştir. Çiçero ve Horatius bu türde eserler vererek mektubun edebi bir tür olmasını sağlamışlardır.

Türk edebiyatında, fuzuli'nin şikayetname adlı eseri en ünlü mektuplardandır. Divan edebiyatında mektupların toplandığı eserlere münseat denir. Halk edebiyatında ise mektuplar daha çok haberleşme amaçlı kullanılmıştır. Aşıklar birbirinin bilgisini ölçmek için birbirine muammalar yöneltmişlerdir.

Tekke tasavvuf edebiyatında, sufilerin irşad için birbirine yazdıkları mektuplar mektubatadlı eserlerde toplanmıştır.

Mektup türü, gerçek kimliğine Tanzimat edebiyatında kavuşmuştur.

Mektuplar 3 başlıkta incelenir:
1- Özel mektup
2- resmi mektup
3- iş mektubu
Mazide kalan güzellik..

Yardan gelse..
Yarin soluğunu, kokusunu getirse..
Yarin ellerini, gözlerini getirse bana..
Okusam sayfa sayfa..
Okudukça ağlasam, öpsem koklasam..
bağrıma bassam..
Kurdelelerle bağlayıp sandıklarda saklasam..
"Günümüzde ideal aşk ilişkisi postayla yürütülendir."

George Bernard Shaw, 1925 suları. hala geçerli.
günümüz teknoloji ve yaşam tarzından dolayı kullanılmayan özel bir iletişim yoludur. günümüzde anlık mesajlaşma programları öylesine yayıldı ki kimse beklemeyi istemiyor. sanki o mektupların ruhu var diye düşünüyorum kullandığımız o programlar ise sanki birer duygu katili. hem el yazısıyla bir mi o ekrandaki kelimeler. her kelimesi özenilerek işlenilerek yazılan sevgiyi ruhu öylesine güzel anlatan bir mektubun yerini tutamaz o programlar. hep yapılmasa da arada yazılacak bir mektup en değerli hediyedir.
Mektup yazdım kış idi da
kalemim gümüş idi,
okuyan incinmesin da
yüreğim yanmış idi..
görsel
Cezaevi anıları. Özgürlüğümüze içelim dostum!
Kesinlikle en sevdigim iletisim araclarindan biridir.
En az 3 yil adanadaki kuzenimle mektuplastik. Butun mektuplari sakladim,ara ara bakiyorum hepsi guzel ve tatlis anilar. Cep telefonundan yazilan mesajlarin da asla yerini tutmaz.
Beklemenin tadini alirsiniz,o heyecanin.
Sevgiliye de ara ara yazilmali,okudugu kitaplarin arasina konulmalidir. Bunlar hep supriz.
en sevdiğim karadeniz türküsü .
Depresyona iyi gelen teoman sarkisidir.
Unutulmaya yüz tuttuğu, yakında yok olacağı sanılan haberleşme aracıdır.

Öyle mi olacaktır? Sanmıyorum.

Bakın, şimdi e posta var.

Dikkat edin, biçim değiştirecektir ama yok olmayacaktır.

insan oldukça, haberleşme olacaktır; mektup da...

"Bak postacı geliyor." şarkısı yok olsa da.
Mektup demisken, bayilirim yazmaya da almaya da... Devir milenyum cagi oldugundan mektubun basina e- takisi getiriyoruz ama olsun... Anlik mesajlasma olayindan daha cok seviyorum uzun uzun yazmayi, yazismayi... Hic bir e-mektubuma kiyamam... Yazanlar ya da yazilanlar gider ama onlar kalir, onlar benim canim cigerimdir.
Bir zamanlar yazmayı oldukça seviyordum. Sevdiğim insanlara mutlaka yazardım duygularımı, tüm açıklığı ile hemde.Bana göre konuşularak halledilmeyecek bir şey yoktu ve duygular gizlenmeyecek kadar önemliydi. Arkadaşlarıma veya sevgilime göstermeliydim sevgimi tüm heyecanıyla. Sonra her şey gibi bu da bitti. Bitirdiler. Mektupları çöpe attım. Duygularımı içime. Mücadele edecek gücünüz yoksa onlara benzemekten başka şansınız yok.
Keşke biri bana mektup yazsa ben de ona.. Mektuplaşsak öyle.
Ah ah bir mektup bile yazmadik almadik da ama hep istemişim * )annemin babamin zamaninda ne güzel mektup yazmak varmiş * )bizde SMS bence mektup daha güzel olurdu :(
Ruhun danteli. Mektup yazan erkekle olur ya .
görsel
Kağıt, kalem, mürekkep hazır ama...