bugün

Babür'ün karizmasından falan bahsedilmiş de bence asıl konu karşılıklı verilen emek. Yazar çok sevdiği abisi babür'e çok emek veriyor bunu görüyoruz ama Babür de ona emek veriyor olmalı ki bu sevgi gün geçtikçe daha da büyüyüp yeşeriyor. Çünkü yazar hak etmeyen kimseye günahını bile vermeyecek biri. Güçlü karaktere sahip bir kadın. Babür de güçlü bir karaktere sahip olmasa ruh ikizi olmazlardı.

Peki Güçlü karakter nedir? Değer gördüğü insana vefa duygusu ile karşılık vermek, kıymet bilmek ve öte yandan değer görmediği insandan uzak durmak ve gururunu asla ezdirmemek güçlü karakterli olmanın ilk şartıdır. Ha eğer Babür kız kardeşinin değerini bilmezse ne olur? Yazar Türk milliyetçisi olduğu için hiç sevmeyecek ama Ahmet Kaya'nın dediği gibi "ezdirmem sana kendimi, gövdemi yakar giderim" deyip gider. Çok sevse de gider gibime geliyor. Babür zaten kendisi uğruna her savaşa gözü kapalı gidecek bu kızı harcamaz bence o ayrı. Kimse böyle büyük bir sevgi ve sadakati kaybetmek istemez. Peki ya hanım kızımız Babür'ün değerini bilmezse? O zaman zaten kıyamet alametlerinden deccal de çıkmak üzere demektir.
Günümüzde daha çok resmi yerlere yada böyle topluma açık şekilde yazılıyor. Ama zamanında yazılmış muhteşem mektupları okuyarak insanların görmedikleri kişilere yazdığı , sözün sanat olduğunu gösterenleri okumanız kişiliğinizi geliştirir .
Bazı mektuplar cidden muhteşem. Bir sigara yakıp okumaya başladım. Sonlara gelince dellendim. Beyler, kız kardeşim bana bir bardak su getirmiyor kalk kendin al ben senin hizmetçin değilim diyor. Elalemin bacısı sayfa sayfa destan yazıyor. Ulan ne şanslı adamlar var bu dünyada! Aynı anne ve babadan doğmamışlar ama işte gel gör ki özden daha öz. Ne babürmüş arkadaş! Adamdaki karizma kimsede yok. Benim için şu yazılanların milyonda biri yazılsa havalara girip herkese alem buysa kral benim derim. Aksine Mütevazi bir adam sanırım.

Sevgili fadimenin düğününde halay başı, Babür bey ile olan bu muazzam abi-kardeş ilişkin için kurşun döktür, ağaca çaput bağla, ne bileyim git yasin falan oku. Çok şirin ve bıcır bıcır bir bacısı olan Babür bey yapsın hatta. Allah nazardan saklasın. imrenmemek mümkün değil.
(bkz: babür)

gün ışığım, ruhumun şuası,

sanırım bu dünyada hiçbir kız kardeş yoktur ki ağabeyini benim kadar çok ve derin seviyor olsun. sana bu mektubumda özlemekten söz edeceğim. aslında hayatımın en değerli varlığı olman o kadar büyük bir şey ki... seni özlemek içimi burkmakla birlikte tarifi imkansız bir zevk veriyor. çünkü bir zamanlar seni özleme lüksüm bile yoktu. bir zamanlar sadece adını biliyordum ve b-a-b-ü-r harflerinin kalbimin en güzel yerine kazınacağını bilmiyordum.

sana sarılmak sıcak bir yaz gününde güneşin alnında soğuk su içmek gibi... içtikçe içmek istiyorum ve kanmak asla mümkün değil. içinde senin olmadığın bir hayalim yok artık. yapmayı düşlediğim her şeye senin elin değsin istiyorum. sen benim hayatımın nüvesisin ve her şey senin etrafında dönüyor. sensiz geçen her yılı, her ayı değil her anı telafi etmek istiyorum.

bizim aramızdaki bağ eminim dünyada çok az kişiye nasip olmuştur. bir buzdağı gibi olan düşüncelerinin yüzeyin altındaki kısmını da hissediyor ve biliyorum. bu bazen çok güzel, bazen de çok yorucu oluyor. canının bir şeye sıkıldığını hiçbir şeyden haberdar değilken bile hissediyorum. senin bir yerin ağrıdığında, hasta olduğunda, moralin bozuk olduğunda ruhum bir mengene tarafından sıkılıyormuş gibi hissediyorum. bunun tam tersi de oluyor elbette. mutlu olduğunu da seni düşündüğüm zaman içimin huzurla dolmasından anlıyorum.

seni önce tuz kadar seviyordum. hayatın tadına varabilmemi sağladığını düşünüyordum. sonra tanıdıkça su kadar sevmeye başladım. şimdi ise nefes kadar seviyorum. sanırım bunun bir üst seviyesi yok. hayatımın sonuna kadar nefesim olarak kalacağına tüm kalbimle inanıyorum.

bu kadar uzun bir girizgâhtan sonra nihayet özlemekten söz edeceğim. beş dakika gözümün önünde olmasan, görüş açımdan uzaklaşsan bile çok özlüyorum. esasen bu uçsuz bucaksız hasret denizinin senin varlığından haberdar olduğum halde yıllarca sensiz kalmış olmamdan kaynaklandığının farkındayım. yıllarca her anlamda çok benzediğim diğer yarımı aradığımı ve nihayet bulduğumu bilmenin verdiği mutmain olma hissini yaşıyorum. bu nedenle sana her sarıldığımda diğer yarımla bütünleşmiş, tamamlanmış gibi hissediyorum.

sana olan özlemim bazen revan'a olan özlemim gibi içimi yakıyor. o zaman çölde vahaya koşan bir kervancı gibi iştiyakla sana gelmek istiyorum. hatta kimi zaman farkında bile olmadan her şeyi üçümüz ekseninde düşünüp ona göre yaptığımı fark ediyorum. başka bir şehre gidebilecek ve orada akademisyen olabilecekken bu şehirde kalmamın belki de en önemli nedeni ikinizsiniz. sizleri çok özlemeyi, sizlerden uzun süre ayrı kalmayı göze alamayacağımı biliyorum.

bir gün bana çok kızarsan veya kırılırsan beni sensizlikle sınama, ne olur... bunu dilediğim, "ne olur" dediğim ilk insansın. bilirsin, biz gururumuz için yaşarız. ama bazen her şeyden çok sevdiğimiz insanlar söz konusu olduğunda o çok katı ilkelerimizi delip geçebiliyoruz. biz ne olursa olsun birbirimizden asla vazgeçmeyelim. hayatın bizi ayrı yerlere savurmasına asla izin vermeyelim. bunu yüksel hocamla 22 yıldır başardık, seninle de başaracağız.

güneşim, dünyanın bütün güzel en'leri sensin. elbette en şanslısı da sensin. yengem ve yeğenim her an yanında olduğu için çok şanslısın. dünyanın en mükemmel kadınıyla evli olduğun için gözüm arkada değil. ama eğri oturup doğru konuşalım, benim gibi bir kız kardeşe sahip olduğun için de dünyanın en şanslı adamısın. bu konuda mütevazı olmamı bekleme. çünkü neyi hak ettiğimi çok iyi biliyorum. bak bu da bizim ortak özelliklerimizden biri. harika olduğumuzu bildiğimiz için asla daha azına razı olmuyoruz. seni bu hayatta en çok seven iki kadının birbirini çok sevmesi, gelin-görümce değil abla-kardeş gibi olması da şanslı olduğun bir başka konu. ilginçtir, allah bu sefer bu nimeti değerini bilene vermiş. genellikle tam tersi olur. ah bir de gösterebilsen... (gülümsediğini görür gibiyim.)

seni beş dakika görmese özleyen kız kardeşin gücünü senden alıyor. sen benim ağrı dağımsın. yanımda olduğun müddetçe üstesinden gelemeyeceğim bir şey olacağını zannetmiyorum. lütfen seni her şeyden çok sevdiğimi daima kalbinde tut. evet, kalbinde. bu akılla, mantıkla izah edilecek bir sevgi değil çünkü.

söylemek istediklerim asla bitmeyecek ama şimdilik burada noktalıyorum.

imza: başının belası (tatlı mı acı mı olduğunu senin takdirine bırakıyorum )
günümüzde yerini maillere bırakmış ve tahtı sarsılmış nostaljik ileti aracı.
ömrümde bir kez bile yazmadığımdır.
yakında dil öğrenmek için mecburi olarak yazacağım birine.
samimi bir iletişim aracı.
Buraya yazıyorum sonra demedi demeyin;
Dolar patlayacak adeta bir süper nova gibi.
Ardından “Rise of Crypto Currencies” filmi çekilecek.
Rusya dağılacak.
Çin karşısında yeni bir Çin bulacak.
Türk halkı 2025’lerin ortalarına kadar kahır çekecek.
Ülkenin ihracatı artış göstersene halkın refah düzeyini yakalaması 2030 sonlarına doğru gerçekleşecek.
Ölmezse Uzun Adam hepsini ben yaptım diyecek.
Merkez sağdan iktidar kademeli olarak sola kayacak.
Vs
Vs
Vs
artık yaygınlığı azalmış bir iletişim aracı.
Arapça ketebe(yazmak) fiilinin ismi mef’ulü, yazılan.
haluk levent in eski bir albümünün ismi.
2008 li yıllarda Uludağ sözlükten özel mesaj göndermek mektup göndermek gibiydi. Sırf internet yok diye 1-2 gün cevapsız kaldığımı bilirim.
Mesajlar kısa sürede konuşmayı sağladığı için tercih edilir. Eğer geç cevap verilmesi istenseydi zaten meptupla haberleşebilirlerdi, ki mektup bile hızlı gelir oldu.

Eski zamanlarda insanların iletişimini sağlayan bir hatıra, anı parçasıdır.
Mektuplar aşkın resmidir anıların bekçisi gurbetin temsilcisidir.
islama göre allahın insanlığa en son 1500 yıl önce gönderdiği hede.
Karanlığa kayıp gitmesin diye sözcüklerin, satır satır döküldüğü bir kâğıt.
Üstü gideceği diyarla yazılı, kapaklı kağıt.
gönderip cevap alamamak mı daha kötüdür yoksa hiç yollayamamak mı? Alacağın cevaptan korkmak mı daha kötüdür, yoksa aklından geçenleri hiç bilmeyip yalancıdan farksız olmak mı? Korkudan utanmak mı daha kötüdür yoksa unuttuğun yalanlarla köşeye sıkışmak m?

bir alıp bir verildi; hiç gelmedi belki de hiç gönderilmedi.

Postacı düştü, köpekler saldırmış duydum. Pul kalmamış diyorlar diğer postaneye git dediler. inanır mısın kalemin mürekkebi bitti aksilik bu ya şişedeki de kurumuş. Kağıt tutuştu biliyor musun? Öylece kül oldu gitti.
"...Seni mektupla da olsa öpmek büyük şey..."

(Leylim Leylim - Ahmed Arif)
Bu aralar eski edebiyatçıların sevgililerine yazdıkları mektuplardan derlenmiş kitaplara sardım...

Sanki bildiğim, tanıdığım insanların günlüğünü okuyormuş hissiyatını yaşıyorum okurken.
Bir yanları tanıdık, bir yanları mahrem mektuplar...
Bilmediğim yönleriyle satır aralarında tanışmayı, bir yandan geçim sıkıntılarına ortak, diğer yandan aşklarına tanık olmayı çok sevdim.
https://kapkaramazov.blog...t.com/2020/04/mektup.html
Eski bir haberleşme yöntemi. Şimdilerde kullanan var mıdır bilinmez.
Teoman"ın "teo'man" isimli albümünün alıp götüren hissiyatlı şarkılarından.
Şarkı formatı, konuşma havasında ve mektup karalar bir ruhiyyeyle yazılmıştır.

Giden sevgiliye karşı cool bir duruşun kıvançla dışa vurumudur.

https://youtu.be/q8HrWE_Mrzs
(bkz: geri gelen mektup)
Çocukken yazardım memleket deki akrabalara, arkadaşlara şimdi herkesin elinde telefon, pc. Nerde kaldı mektup, nostalji...
çok iyi bir teoman şarkısı.

bu şarkının bende çok başka bir havası var 2009 civarıydı zannedersem bir kıza aşıktım. günışığına hasret günler yaşıyordum. işsiz güçsüz aptal bir sürgündeydim. gerçi yıllar geçti benim sürgünüm bitmedi. yalnız şunu diyebilirim. ben o zamanlar zannederseö aşka inanır onu içimde saklardım. şimdi bu şarkı çalmaya başladı arka fonda fark ettim ki ben çok değişik biri olmuşum sanki her yeerimde nasır var gibi sanki büyük savaşlar vermişim gibi. tuhaf biri olmuşum şimdi o günlerden geriye hiçbir his kalmammış öyle ki düşünsene öyle tutkulu zamanlardan geriye kalan bir sözlükte bunlara atıfta bulunmak. bir de teoman serseriliği.