Mektup sanki hep yıllar önceden gelir gibi. Bugün yazılamaz, yazılmaz gibi.
Çok istemiştim bir mektup arkadaşım olsun, geçmişten bana mektuplar atsın. Hatta belki, tanınmayan bir yüzü bir anlığına gülümsetmek isteyen bir kuru papatya bile çıkabilir o zarftan.
Bilinmeyeni tanımaya, anlamaya çalışmak, kağıttaki mürekkebin nasıl dağılmış olabileceğini tahmin etmek... Ben herhalde kurşun kalemle yazardım. Yanlış yapmaktan bu kadar korkarsan başka kalem kullanamazsın.
2 adet mavi ticki anında görmek ya da iletildi raporunu almak için ; gözümüzü ekrandan ayıramadığımız bir zaman diliminde unutulmaya yüz tutmuş bir arkadaşlıktır. olsa güzel olur. hatta şimdi olsun . kokulu ve ucu yanık mektup göndereceğim garantisini de veriyorum .
Ortaokul ve lise boyunca mısır'dan bi çocukla mektup arkadaşıydım. Çok da keyifliydi. Ama meğer tüm mektupları ben açtıktan sonra annemle babam, abime tercüme ettirirmiş .
Kelimelerinde elinin gözünün izi olan arkadaşlık. Olduğu gibi gerçek. Ürkek harfleri duygusal imlaları, düşünen hisseden kağıtları kokusunu taşıyan zarfları, yaşayan arkadaşlık.
Zarfın içine kendini koyup postalamış gibi duyulan heyecan.
Bir çalışma için geçen yıl rastgele seçilmiş adreslere atılmış 20 mektuptan hiç bir tanesine bile cevap gelmemesi sonucunda edinemediğim. 90'lı yıllarda kalan güzel bir anı, arkadaş çeşididir.
Lisede okurken çok meşhur olan kavram. ismi bile bir naiflik içeriyor: "mektup arkadaşı".
O zamanlar internet ve sosyal medya bu kadar hayatımızın içinde değildi. öğretmenlerimizin de yönlendirmesiyle çoğu arkadaşımız birer mektup arkadaşı edinmişti. Tanımadıkları şehirlerden, hatta bazıları tanımadıkları ülkelerden öğrencilerle mektuplaşırlardı. Mektubun içinden bazen bir de fotoğraf çıkardı. Ya da küçük başka hediyeler...
Mektupta anlatılanlar çok edebi konular olmazdı belki, iki edebiyatçının mektuplaşması gibi değildi sonuçta. Ama samimiyet olurdu şüphesiz. Henüz kirlenmemiş bir dünyada yaşanan değerli dostluklar oluşurdu. O günlere ait havayı yaşamak ve hissetmek isteyenler için aziz nesin'in "şimdiki çocuklar harika" kitabı doğru bir tercih olacaktır sanırım.
Her gün beraber okula gittiğim, sokakta oynadigim arkadaslarimla yaptigim faaliyetti. Mektubun yeri ayrıydı tabi. Hatta geçen arkadaş atmış ne tatliymisiz dedim. Masumken ki haller. Yazdığım şeyler baya komikmiş o ayrı tabi de. Mektuplasmak ayrı bir güzeldi ve zamanında güzeldi. Şimdi nerdeee .
eskiden hazırlıktayken bir tanesine sahip olduğum arkadaştı. finlandiyalı biriydi ama adını dahi hatırlamıyorum şu an. yılbaşında falan ailesiyle birlikte çekilmiş fotoğrafını yollamıştı onu hatırlıyorum bir tek. güzeldi bence ya. keşke şimdi de hep mektupla iletişsek. şimdi internet var tabii on finlandiyalı ile aynı anda konuşabilirsin, ya da dünyanın herhangi bir yerindeki biriyle. o zaman da tadı kalmıyor işte işin.